Alev Alev (2012-13)


Tam oldum!
Alev Alev diye bir diziye de blogta başlık açtım ya, tam oldum!.. Ne güzel gizli gizli izliyodum milletten, ne oldu da bu duruma geldim bilmiyorum. Hatta son zamanlarda iyice yerli diziye sarmam da biraz değişik, farkındayım. Ama tutamıyorum kendimi, kötü kötü şeyler izlememi engelleyemiyorum. Aşırı yermek de değil niyetim ama kafayı yiye yiye dizi izlemek de nedir ya?!. Acilen kendime gelmem lazım.

Hande Soral var diye izlemeyi bir an aklımdan geçirip, sonra hemen kendime gelip vazgeçmiştim. Sonra baktım Rojda Demirer de var, dedim bi kaç bölüm indireyim oynasın bi kenarda.


Yönetmenliğini Atilla Cengiz'in yaptığı dizi, Tarık Akan, Gülşen Bubikoğlu ve Cüneyt Arkın'ı bir araya getiren Halit Refiğ'in yönettiği Alev Alev (1984) filminin uyarlamasıymış.

Ya tamam uyarla, bana ne, ama mantık evrensel bir kavramdır. Film nasıl bilmem ama dizide bir gram mantık yok. 16 bölüm sürmüş. Artık, kaldırıldı mı yoksa zaten bitiyo muydu bilmem?! Bu kalitede bir dizi için 16 bölüm büyük başarı aslında..


Evlenmek üzere olan Murat ve Alev; zengin kız Ümran ve dayısı Demir. Kısa bir süreliğine Murat, Demir'lerin teknenin kaptanlığını yapar. O sırada Ümran, Murat'a aşık olur. Aşkına kavuşmak için intihara kalkışan Ümran'a kıyamayan dayısı, Murat'ı ikna edip formaliteden evlendirir bunları. Alev yıkılır tabii, dinlemez Murat'ı, sadece ihanete odaklanır ve intikam almak için Demir'i kendine aşık eder. Sonra intikam kime girecek diye bekleriz.


Dizinin başrol kızları çok tatlıyken, adamlardan ne Berk Oktay, Tarık Akan; ne de İlker İnanoğlu, Cüneyt Arkın. Bu pencereden bakınca Rojda Demirer de Gülşen Bubikoğlu değil tamam da yine de var bi aurası, oyunculuk yeteneği. Oktay'ın sadece göğüs kasları, İnanoğlu'nun ise sadece parası var. Hande Soral gerçekten çok tatlı, oynadığı kötü karaktere rağmen.

Berk Oktay'a biraz taktım ben, hani böyle mahallede çok iyi top oynayan ama çok sevilmeyen çocuk olur da mahalle maçını kazanmak için gel oyna dersin ama o da sevilmediğini bilir ve gıcıklık yapar hep, işte o çocuklara benziyo bu herif ya. Mankenden bozma olduğu için oyunculuk yok denecek kadar az, bakışlar boş, başarısız bir başrol. Yakışıklı olunca derim ben, vallaha derim, ama bu adam değil. Dizi boyunca da yok yakışıklı kaptan, yok yakışıklı sevgilim diye bütün kızlar peşinde. Senaryoya uymayan tip resmen.

Bi de Simel Keçici diye bi tatlış var, dizinin bonusu resmen... Acayip isimli kız seni.. Sibel olsa kimse dönüp bakmaz ama Simel.. Ayrıca Rojda Demirer'in vikipedia başlığında Kürt kızı olması neden aşşırı belirtilmiş.. Anlıyoz zaten adından.. Adı normal olup kendi anormal güzel olan da Hande işte..


Yine aynı konuya gelicem ama bu kadar kalitesiz de olmak zorunda değil bu sektör ya. Çok üstlerine gitmeyelim, yok süre, yok maddi/teknik imkanlar derken iyice laf edemez oluyoruz. Yapan yapıyor abi, örnek vermek gibi olmasın ama bi Medcezir mesela idare eder, bi Leyla ile Mecnun gördük biz bu televizyonlarda. Hadi lafı açılmışken söylensin Yabancı Damat gördük ya... Hep senaryosunda, diyaloglarında bir tutarlılık olduğu için sevilen işler bunlar. Madem yerli dizilere girdim; Eski Hikaye ve Bir Zamanlar Osmanlı: Kıyam dizilerini de yazdım burda, onlarda da sevdiğim sevmediğim tarafları sakınmadım..


Geçen bir abimiz dedi ki, aman kimsenin kalbini kırmadan yaz, emek var ortada... Çok haklı, zaten ben bunları buraya yazıyorum, olur da okunursa, onları anlayan, onlardan daha iyi işler bekleyen biri olarak yazıyorum. Benimki de emek nihayetinde. Hatta, anlayana en güzel kritik işte!..

11.01.14