Smallfoot (2018)


Uzun zamandır beklediğimiz bir filmdi. Neden beklenir ki bu film? Sevcan bir animasyonsever, kokusunu alıyor bunların... Aylar öncesinden geçti muhabbeti, "Böyle bir film varmış, izleyelim" diye... Baktık internete, açtık bir sitede ama başka isimle başka film koymuşlar, The Son of Bigfoot (2017) izlediğimizi sonradan anladık ama kapatmadık, izledik gitti. Bizimki henüz vizyona girmemiş bekledik, bi şey değil!.. Ama öyle hasretle beklenecek, vizyona girince hemen gidilecek film de değilmiş yani...


Başta sizi bambaşka bir dünyaya sokuyor hikaye. Günümüzde çok da bilmediğimiz bir tür dağ canlısı komününün yaşam telaşına tanık oluyoruz. Bulutların üzerinde bir tepede bir takım ritüellerle devam ediyor hayat. İnsanlardan uzaklaştırmışlar kendilerini te ne zaman. Ne güzel. Keşke biz de... Ama biz kendimiz insanız işte...

Onlar insanları, insanlar onları keşfetmeye meraklılar... Bir zamanlar neden birbirlerinden uzaklaştıklarını unutmuşlar. Eh, umalım da bir orta yol bulsunlar!..


Film, toplum olma, topluca hayatta kalma gerekliliklerine göz kırpıyor; din nedir, ahlak nedir, gerçekler neden gizlenir, gerçekten bir şeyler gizlemek gerekir mi? Kabaca bu sorulara cevap arayan, çok da basit, minimal cevaplar veren ama yer yer kafası karışıp R yapan bir hikaye örgüsüyle aktarılıyor. İzlerken çok da çocuklara yönelik bir hikaye değil gibi düşünsek de aslında böyle şeylerin izletilmesi ve çocuklara düşünme yetisi kazandırılması güzel diye düşündük. Hemen baktım, kaç kişi izlemiş diye: Türkiye'de ilk üç günde seyirci sayısı 58 bin, iki haftada 140 bin... 140 binin 100 bini çocuk seyirci olsa, bunların da yarısı izlediğini anlıyor olsa ve onların da üçte biri izleyip anladığı üzerine düşünse yine güzel bir çocuk kalabalığına fikir aşılamış olabilir şu film.

Benim filme puanım 6, o da Yeti denen canlıları epey sevimsiz yaptıkları için yani... Müzikal sahneleri de filme çok güzel bir hava katmış bu arada.. Sevdim, sevdik, seviniz, sevilir zor değil!..

14.10.18
Oku..