İngiliz yazar J. K. Rowling'in ölümsüz eseri... Efsane mi bilmem ama okumuştum bi yerlerde, parasızlıktan çocuklarına hikaye kitabı alamayıp oturup kendi yazan bir anne. Hikayenin karakterleri çocuk olduğu için çocuk dünyası anlatılıyor, haliyle çocuk kitabı gibi olabilir ama hikaye kurgusu o kadar başarılı ki; yedinci kitapta bile ilk kitaptaki bi detay önemli bir hal alabiliyo. O ilk kitaptaki çocuk hikayesi sonlara doğru gerilim korku macera ve tabii hep fantastik.
Bilmeyenler için Harry Potter, sihirli bir dünyanın seçilmiş çocuğudur. Büyücülük Okulu Hogwarts'ta eğitim alırlar. Uçmalar kaçmalar ışınlanmalar, lanetler büyüler iksirler... İsmi lazım değil o bir Voldemort çıktı... Çok okudum, çok beğendim, hatta beşinci ve en kalın -1100 sayfa falan- kitabını bi gecede bitirmişliğim var. O derece sürükleyici bir hikayedir, tabii meraklısına. Ki meraklısı da çoktur yani, 1997'de ilk kitabı piyasaya çıkmış, ardından filmleri yapılmaya başlamıştır..
Hikayesi şudur: daha bebekken anne-babası Voldemort isimli bir karabüyücü tarafından öldürülen Harry, o katliamda sağ kalan çocuktur.. Peki nasıl olmuştur. Ailesinin sevgisi onu korumuş, Voldemort, Harry'ye saldırdığı anda büyüsü ters tepmiş ve Harry'nin anlında sadece küçük bir şimşek izi bırakabilerek ve gücünü kaybederek kayıplara karışmıştır. Ailesiz kalan Harry efsane olmuş ama biraz büyüyene kadar büyücü olmayan teyzesinin evinde, hiç hoş olmayan şartlarda büyümüştür. Ta ki Dumbledore, okul çağına gelen Harry'yi Hogwarts'a davet edene dek.. Ünlü Harry Potter artık sihir dünyasındadır ve Voldemort gücünü toplayıp Harry'den intikamını almak isteyecektir.. Harry'nin bu maceralarında yanında olan kankileri de Ron ve Hermoine'dir..
Steve Kloves'un başarılı uyarlama senaryolarıyla filme çekilen hikaye, en az kitapları kadar etkiliyor hayranlarını. Hatta kitap okumaktan kaçanları da yakalamayı başarıyor bu yolla. 4. kitaptan sonra filmler geliyor arka arkaya.
İlk iki film olan Harry Potter and the Sorcerer's Stone (2001) ve Harry Potter and the Chamber of the Secrets (2002)'ın yönetmeni Chris Columbus, Home Alone (1990)'la tanınmış bir yönetmendi o zaman kadar.
Harry Potter and the Prisoner of Azkaban (2004) ile hikaye ciddileşip, biraz da korku ekleniyor ve çocuklar büyüyor. Yönetmen koltuğuna ise Gravity (2013)'nin yönetmeni Alfonso Cuaron oturmuş.
Dördüncü film, Harry Potter and the Goblet of Fire (2005)'ın yönetimi Donnie Brasco (1997)'yla isim yapmış Mike Newell'e bırakılmış.
Zemeckis'in Contact (1997) filminin senaristi Michael Goldenberg, Kloves'ın işini bir filmlik elinden alıyor ve Harry Potter and the Order of the Phoenix (2007)'le fark yaratmayı başarıyor.
Kloves bundan sonrakilere yine devam ediyor. Harry Potter and the Half-Blood Prince (2009), Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 1 (2010) ve Part 2 (2011)... Bu son dört filmin yönetmenliğini David Yates yapıyor. Yates, bu filmlere kadar televizyon için dizi-film ne varsa yapmış bir adam. Artık sinemacı..
Bu filmlerle beraber Rowling, bırak Birleşik Krallığı dünyanın en zenginlerinden oluyor.
Gözümüzün öünde büyüyen Daniel Radcliffe, Rupert Grint ve Emma Watson'ın dışında, oyuncu kadrosunda adanın önde gelen oyuncuları yer aldı: Maggie Smith, Alan Rickman, Gary Oldman, Robbie Coltrane, Helena Bonham Carter, Ralph Fiennes ve Robert Patinson... Tabii bu küçük bir kısmı; başka filmlerde denk geldikçe tanıyorum "Aaa, bu o adam!" falan diye şaşırıyorum. Çok izledim çünkü bu seriyi ve oyuncular artık özdeşleşmiş durumda o karakterlerle.. E, kolay değil sekiz filmlik seride -hele fantastikte- bir karakteri oynamak.
Serideki filmler sırasıyla 3, 0, 2, 1, 1, 2, 3 teknik kategoride Oscar için yarışmış ama hiç kazanamamıştır.. Son film top#250 listesindedir...
Geçen düşündüm de mesela böyle bir seri filmde oynuyo olsam, bi filmde oynayıp öbür filmde hiç görünmeyen yan karakterleri kabul etmem. Bi kere filmografine bakınca tırt duruyo.. Misal, Son Durak 2, Son Durak 5, Son Durak 6... İnsan bi kıllanıyo 3-4'te kesin çok eğlenmişlerdir diye.. 1'de yoksan zaten tırışka karaktersin...
Bir çok gence, çocukluğundan gençliğine kadar belki okumayı sevdiren, belki film izleten bir iş olarak tarihe geçti. Bilmeyen yoktur mesela 'magıl'ı, 'kuğidiç'i, 'hortkuluk'u... Yahu, hiç bilmesen yine bilirsin Hermoni'yi...
10.01.14