Arif v 216 (2018)

Konuk Yazar // Seçkin Sürücü


Yazıma başlamadan önce uyarımı yapayım, eğer iyi bir sinema izleyicisi değilseniz bu filmden bir şey anlamazsınız. Öte yandan, -bunu da baştan söyliyim- film bitiminde, beğenmeyenler için gayet olumsuz sıfatlar düşünmeden edemedim. Gerçekten, filmi beğenmeyenleri anlayamadım.

Çünkü gerçekten ama gerçekten çok ince ve çok fazla esprilerle dolu bir filmdi. Sonunda resmen zihninizin ne kadar yorulduğunu hissediyorsunuz. Bir sürü şey hatırlatıyor. Filmin her sahnesi günlerce çizilmiş saatlerce çekilmiş gibiydi.

Bu kadar çok güldürürken Kerem Alışık'a yapılan jeste de gözlerimiz doldu. Sahne sonrasındaki iki dakikayı yaşlı gözlerle, bulanık vaziyette izledik. Zeki Müren rolüyle Çağlar Çorumlu harikaydı, konuşurken ellerinin titremesi falan. Cüneyt Arkın'ın oğlu Murat Arkın'ın Cüneyt Arkın'ı canlandırması, Filiz Akın'ın Filiz Akın'ı oynayan kişiye senkronsuz dublaj yapması.
Filmde X-Men'e de gönderme vardı, Christopher Nolan'a da. Çok iyiydi abi ya, filmin başında Wolverine oluyor, "Ben herhangi bir X kişi miyim, neden böyle yapıyorsunuz?!" diyor. Ama Sadri Alışık - Ayhan Işık sahnesi harbi ağlattı, "Hakkını helal et baba!" diyor!

Cem Yılmaz herhangi bir gösterisini sinemada gösterime sokup çok daha fazla kar elde edecek bir iş de yapabilirdi ama bence büyük bir sorumlulukla, Türk Sinemasına büyük bir eser bırakmayı tercih etti. Sonuç olarak ben filmi çok beğendim ve Türk Sinemasının çıtasını çok yukarılara taşıdığı düşüncesindeyim. Her yıl çok sayıda saçma sapan komedi filmleri üretiliyorken, bu filmde eleştirecek yer aramak bence haksızlık olur.


Diyerek bitireyim... Sen beğendin mi bu arada? :)
Ben sadece Ozan Güven'in performansını sevmedim, onu genelde de sevmiyorum diye belki.. Bence de güzeldi ama vardı tabii eksikleri. Fakat görmezden gelinecek şeyler diyelim..
216 robot zaten, robot de geç :)  Sondaki GreenBox'lar çok kötüydü mesela.
Heh işte, öyle şeyler.. Neyse, eline sağlık, ben bu yazıyı toparlarım şimdi.. (Naçizane, toparladım işte..)

Yönetmen: Kıvanç Baruönü (Ömer Faruk Sorak yönetimindeki serinin ilk filmi G.O.R.A. (2004)'da asistandı. Hey gidi..)
Senaryo: Cem Yılmaz
Oyuncular: Cem Yılmaz, Ozan Güven, Özkan Uğur, Seda Bakan, Zafer Algöz, Çağlar Çorumlu, Mert Fırat, Farah Zeynep Abdullah, Şükrü Özyıldız, Kerem Alışık..
Konu: 216, Dünya'ya insan olmaya, en azından Yeşilçam filmlerinde gördüğü insanlar gibi olmaya gelmiştir. Arif, önce hevesini kırmak istemez ama ısrarlarına dayanamayıp sert çıkar. Kaos ortamında zaman makinesiyle bir anda 69 senesine gidilir ve Arif-216 mücadelesi burada devam eder.


(Seçkin Sürücü sağ olsun, -ben tembelin yazmaya üşendiği filmi- izledikten sonra yazmış. Te ne zaman izledim, hep erteleyip durdum, yazmadım, ilaç gibi geldi bu kıyak. Aslında benim de sizinle paylaşacaklarım vardı bu filmdeki detaylarla ilgili. Dayanamayıp birini araya sıkıştırayım. Mağara'nın ilk sayısı için Cem Yılmaz'la söyleşi yaptım, Türk Sineması üzerine konuştuk. Fotoğraf çekemedik, dedi ki "Görsele Kemal Abi beni babalarla çizse keşke." Kemal Aratan da sağ olsun çizivermişti hemen, Ayhan Işık ve Sadri Alışık'la karikatürü olmuştu Cem Yılmaz'ın. Filmde de görüyoruz bu babalara tutkusunu. Bakın size başarının sırrını vereyim, tek kelime, Tutku!)

31 ocak 2018
Oku..

6. Geleneksel: Oscar Adayları ve Kehanetlerim


23'ünde açıklandı adaylar. O günden bu yana sadece bu kadarını izleyebildik. Bekledik bekledik bazı filmler çıkamadı piyasaya. Ne vizyona girdi, ne internete düştüler. (Bu yazıyı yazdığımda filmlerin çok azını izlemiştim, sonradan izledim baya..) Sonra dedim ki kehanette bulunmak için hepsini görmeme gerek yok. Bu sene 90.'sı düzenlenecek Oscar Ödül Töreni için yükseliyorum şu an, toplanın kazanacakları söylüyorum.

En İyi Film
Call Me by Your Name (2017)
Darkest Hour (2017)
Dunkirk (2017)
Get Out (2017)
Lady Bird (2017)
Phantom Thread (2017)
The Post (2017)
The Shape of Water (2017)
Three Billboards Outside Ebbing, Missouri (2017) 🔴

Ödülü alacak film belli, hislerimde yanılmam. Gerçi bu yazı dizisini beş senedir yapıyorum, tutturma oranım yerlerde ama olsun.. Ne işi var bu kategoride dediğim filmler de yok değil hani yukarıda. Get Out (2017) niçin mesela, The Shape of Water (2017) peh..


Kendi kategorisinde Oscar almaya en alışık kişi olduğu için bu sene de Day-Lewis kolayca alır gibi geliyo bana, heykel eline oturuyo sonuçta. Beş sene sonra yeni bir filmle seyirci karşısına çıktığı için, hazırlıklı gelecektir törene.. Her şey önceden belli, bu adam alır o gece bu ödülü.. Ha olur da sekerse, Gary Oldman'a gider. Kehanetin yedeği mi olurmuş demeyin!
Kadınlarda da Frances McDormand o kadar yetenekli ve çirkin ki, başarı için biçilmiş kaftan!..

En İyi Erkek Oyuncu Performansı
Daniel Day-LewisPhantom Thread (2017) 🔴
Daniel Kaluuya - Get Out (2017)
Denzel Washington - Roman J. Israel, Esq. (2017)
Gary Oldman  - Darkest Hour (2017)
Timothée Chalamet - Call Me by Your Name (2017)

En İyi Kadın Oyuncu Performansı
Frances McDormand - Three Billboards Outside Ebbing, Missouri (2017) 🔴
Margot Robbie - I, Tonya (2017)
Meryl Streep - The Post (2017)
Sally Hawkins - The Shape of Water (2017)
Saoirse Ronan - Lady Bird (2017)

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Performansı
Christopher Plummer - All the Money in the World (2017)
Richard Jenkins - The Shape of Water (2017)
Sam Rockwell - Three Billboards Outside Ebbing, Missouri (2017) 🔴
Willem Dafoe - The Florida Project (2017)
Woody Harrelson - Three Billboards Outside Ebbing, Missouri (2017)

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Performansı
Allison Janney - I, Tonya (2017)
Laurie Metcalf - Lady Bird (2017)
Lesley Manville - Phantom Thread (2017)
Mary J. Blige - Mudbound (2017) 🔴
Octavia Spencer - The Shape of Water (2017)

En Başarılı Yönetim
Christopher Nolan - Dunkirk (2017) 🔴
Greta Gerwig - Lady Bird (2017)
Guillermo del Toro - The Shape of Water (2017)
Jordan Peele - Get Out (2017)
Paul Thomas Anderson - Phantom Thread (2017)

Ne yapacaklardı, bana mı vereceklerdi. Tabii ki Nolan!..

En İyi Senaryo
Jordan Peele - Get Out (2017)
Greta Gerwig - Lady Bird (2017)
Kumail Nanjiani, Emily V. Gordon - The Big Sick (2017)
Guillermo del Toro, Vanessa Taylor - The Shape of Water (2017)
Martin McDonagh - Three Billboards Outside Ebbing, Missouri (2017) 🔴

En İyi Uyarlama Senaryo
James Ivory - Call Me by Your Name (2017) 🔴
Scott Frank, James Mangold, Michael Green - Logan (2017)
Aaron Sorkin - Molly's Game (2017)
Dee Rees, Virgil Williams - Mudbound (2017)
Scott Neustadter, Michael H. Weber - The Disaster Artist (2017)

En Başarılı Sinematografi
Roger Deakins - Blade Runner 2049 (2017)
Bruno Delbonnel - Darkest Hour (2017)
Hoyte Van Hoytema - Dunkirk (2017) 🔴
Rachel Morrison - Mudbound (2017)
Dan Laustsen - The Shape of Water (2017)

En Başarılı Görüntü Kurgusu
Paul Machliss, Jonathan Amos - Baby Driver (2017) 🔴
Lee Smith - Dunkirk (2017)
Tatiana S. Riegel - I, Tonya (2017)
Sidney Wolinsky - The Shape of Water (2017)
John Gregory - Three Billboards Outside Ebbing, Missouri (2017)

En Başarılı Görsel Efekt
Blade Runner 2049 (2017) 🔴
Guardians of the Galaxy Vol. 2 (2017)
Kong: Skull Island (2017)
Star Wars: Episode VIII The Last Jedi (2017)
War for the Planet of the Apes (2017)

En Başarılı Prodüksiyon Tasarımı
Beauty and the Beast (2017)
Blade Runner 2049 (2017)
Darkest Hour (2017) 🔴
Dunkirk (2017)
The Shape of Water (2017)

En Başarılı Kostüm Tasarımı
Jacqueline Durran - Beauty and the Beast (2017)
Jacqueline Durran - Darkest Hour (2017)
Mark Bridges - Phantom Thread (2017)
Luis Sequeira - The Shape of Water (2017)
Consolata Boyle - Victoria & Abdul (2017) 🔴

En Başarılı Saç-Makyaj
Kazuhiro Tsuji, David Malinowski, Lucy Sibbick - Darkest Hour (2017) 🔴
Daniel Phillips, Loulia Sheppard - Victoria & Abdul (2017)
Arjen Tuiten - Wonder (2017)

En Başarılı Ses Miksajı
Tim Cavagin, Mary H. Ellis - Baby Driver (2017)
Ron Bartlett, Doug Hemphill, Mac Ruth - Blade Runner 2049 (2017)
Gregg Landaker, Gary Rizzo, Mark Weingarten - Dunkirk (2017) 🔴
Michael Semanick, David Parker, Stuart Wilson - Star Wars: Episode VIII The Last Jedi (2017)
Christian T. Cooke, Glen Gauthier, Brad Zoern - The Shape of Water (2017)

En Başarılı Ses Kurgusu
Julian Slater - Baby Driver (2017)
Mark A. Mangini - Blade Runner 2049 (2017)
Richard King - Dunkirk (2017) 🔴
Matthew Wood - Star Wars: Episode VIII The Last Jedi (2017)
Nathan Robitaille - The Shape of Water (2017)

En Başarılı Müzik (Şarkı)
The Mystery of Love, Sufjan Stevens - Call Me by Your Name (2017)
Remember Me, Kristen Anderson-Lopez, Robert Lopez - Coco (2017)
Stand Up for SomethingAndra Day, Common - Marshall (2017)
Mighty RiverRaphael Saadiq, Mary J. Blige - Mudbound (2017)
This is MeBenj Pasek, Justin Paul - The Greatest Showman (2017) 🔴

En Başarılı Müzik (Partisyon)
Hans Zimmer - Dunkirk (2017)
Jonny Greenwood - Phantom Thread (2017) 🔴
John Williams - Star Wars: Episode VIII The Last Jedi (2017)
Alexandre Desplat - The Shape of Water (2017)
Carter Burwell - Three Billboards Outside Ebbing, Missouri (2017)

Tabii bütün bu adaletli kehanetleri bi kenara bırakırlarsa, 13 dalda aday gösterdikleri  The Shape of Water (2017)'a 13 ödül de gidebilir, Akademi arada yapıyor böyle. Ama yok yok, o kadar yükseldim, Oscar'ın kaderini gördüm, kazananlar listesini ele geçirdim, bunlar yazıyordu. Bu sene hakkını hukukunu ve dahi hududunu gözeten bir Oscar olacak diye yemin billah içip mühürledikleri zarfları güneşe tutup baktım içine. Son anda bi çakallık yapıp, her zarf açılışında La La Land (2016) demezlerse gerçek kazananlar bunlar olacak.


Buraya kadar az çok izleyip fikir sahibi olduğum filmler hakkında kehanette bulundum ama bundan sonrası saf kehanet, zerre fikirsiz atıyorum şu an bakalım ne kadar tutacak..

Yabancı Dilde En İyi Film
L'insulte (2017)
Nelyubov (2017)
Teströl es Lelekröl (2017)
The Square (2017)
Una Mujer Fantastica (2017) 🔴

En İyi Animasyon Film
Coco (2017) 🔴
Ferdinand (2017)
Loving Vincent (2017)
The Boss Baby (2017)
The Breadwinner (2017)

En İyi Belgesel Film
Abacus: Small Enough to Jail (2016) 🔴
De sidste mænd i Aleppo (2017)
Icarus (2017)
Strong Island (2017)
Visages Villages (2017)

En İyi Kısa Film
DeKalb Elementary [2017]
My Nephew Emmett [2017]
The Eleven O'Clock [2016]
The Silent Child [2017] 🔴
Watu Wote: All of Us [2017]

En İyi Animasyon Kısa Film
Dear Basketball [2017]
Garden Party [2017]
LOU [2017]
Negative Space [2017] 🔴
Revolting Rhymes Part One [2016]

En İyi Belgesel Kısa Film
Edith+Eddie [2017] 🔴
Heaven is A Traffic Jam on the 405 [2016]
Heroin(e) [2017]
Knife Skills [2017]
Traffic Stop [2017]

Özel Başarı Ödülü Alacak Kişi
Alejandro G. Iñárritu - Carne y Arena [2017]

Yaşlı Oldukları İçin Onur Ödülü Alacak Sinemacı Kişiler
Agnès Varda
Charles Burnett
Donald Sutherland
Owen Roizman

Ödül töreni 4 Mart Pazar gecesi gerçekleşecek. O zamana kadar eksik filmleri de izleyip eğlencenin doruklarında bir zaman geçirmek niyetindeyiz. Siz de aday filmleri izleyin, kendi favorilerinizi belirleyin, bakalım tahmin isabeti konusunda beni geçebilecek misiniz..

31 ocak 2018
Oku..

No (2012)


Hızlıca şu an bizi ilgilendiren kadar Şili tarihine göz atalım.. 70 seçimlerinde, solcular güçlerini birleştirmiş UP'yi kurmuş ve seçimi kazanmışlardır; Salvador Allende devlet başkanı olmuştur. Şili bağımsızlık yolunda hareketler yapınca Amerika ilişkilerini kesmiştir. 73 yılında, -muhtemeldir ki Amerikan desteği gören bir- darbe gerçekleşmiştir. General Pinochet kendisini devlet başkanı ilan etmiş, bu sırada bir sürü insan öldürülmüş, kaçmış, kaybolmuş, tutuklanmış, işkence görmüş ve daha bir sürü şey. Darbe işte! Bu arada ekonomi düzelmiş yani zenginler daha zengin, fakirler daha fakir olmuştur. Yıllarca süren bu dikta rejimi 88 yılında referanduma sunularak, "Herkesin keyfi yerinde mi?" sorusu sorulacak ve "Hüloğ!" nidalarıyla böyle devam edilecektir. Öngörülen budur.

Antonio Skarmeta'nın tiyatro oyunundan sinemaya uyarlanıp Pablo Larrain yönetiminde filme alınan No (2012), bu referandum sürecini, Sİ/NO kapışmasını anlatıyor. İşte seçimlere kadar iki taraf siyasetçilerine devlet televizyonunda nedenlerini paylaşacakları, taraftar toplayacakları bir 15'er dakika veriliyor. Sİ'ciler "Bakın ne kadar güzel yaşıyoruz, bir sürü villa var ülkede, böyle devam için Sİ diyoruz!", NO'cular da "Bunca ölen, kaçan, kayıp insanın hesabını kim verdi, kim verecek, NO diyoruz ve bu tipsizler yargılansın istiyoruz!"..


NO'cuların ekip başı Thomas Urrutia, (isimler değiştirilmiş bu arada) bu işin böyle olmayacağını hissedip ülkenin en parlak reklamcısı Rene Saavedra'ya gidiyor. Diyor ki "Televizyon senin işin ve sen bir adamın dibisin.." gazlıyor falan ama eleman cool "Sence kazanma ihtimalimiz var mı, ne için uğraşcaz yani!.." Aslında kimsenin dile getiremediğini bu çocuk söylüyor. "Evet, NO'cuyuz ama kazanma şansımız yok, kabul edelim!" Araştırmalara göre %70 gibi büyük bir grup kararsız. Yani %30 'Kesin Sİ'ci, gerisinin de çoğu 'Mecbur Sİ'ci!.. "Tamam lan," diyor Saavedra, "bak nasıl kazanacağımızı söyliyim!" Ve reklamcılık tekniklerini kullanarak, mutlu insanlar göstererek, kötü şeylerden bahsetmeden, rüya gibi bir Şili hayal ederek kazanıyor. Çok karşı çıkan dinozorlar oluyor tabii ama bir şekilde ikna ediliyorlar. Bir reklamcılık başarısı, bir 'umudunu kaybetme' filmi!

Gazimağusa'da, çok da güzel bir lokasyonda, birileri hayalimi gerçekleştirmiş ve kitapçı açmış. Onlar yapmasa ben yapacaktım ne yalan söyliyim. Neyse ben sapık gibi her gün gidip çok da geniş olmayan seçkilerinden bir şeyler seçmeye başladım. Geçen gün baktım NO diye bir kitap, bizdeki referandum zamanı Şubat 2017'de çıkmış, bu film üzerinden Şili'deki referandumu anlattığı yazıyor arkasında falan. Hani bizim referanduma umut ışığı olsun diye, hatırlatılması gereken bir konu diye düşünülmüş. Karakarga Yayınları basmış, Başak Tan yazmış. Başak mı?! Enee!.. Aldım hemen, bu ne ya, niye yeni gördüm diye. Bi de taa Kıbrıs'ta!.. Başak'la kitapçıda çalıştığım zaman tanışmıştık, Karakarga dergisinde yazıyordu bir yandan, yazdığını oradan biliyorum. Birkaç gün arayla kovulmuştuk aynı kitapçının başka şubelerinden asdfghjkl!.. Ne saçma be!..

Kitabı okurken, çaktırmadan filmi açtım izledim arada, filmle ilgili mevzular kaçmasın diye. Fakat bu konsantre kitabın sadece bir bölümü filmle ilişkiliymiş, o da 'aslında sadece reklamcılık başarısı değildi o' itirazıymış. Gerisi Başak'ın Hayır'a ve Hayırcılık'a dair görüşlerinden ve Mini Ayaklanma Tarihinden oluşuyor. Kendisini sosyalist olamayacak kadar anarşist hisseden yazar, "The Beatles dinlememi yasaklayan sosyalist hükümeti protesto etmeyi, benim adıma masum sivil kanı akıtıp duran faşist hükümeti protesto etmeye yeğlerdim." diye bir cümle kuruyor. Dayanamayıp, "Yine de bu, ülkeye göre değişebilir." diye ekliyor hemen. Kıyamadı Beatles'a dedim okuyunca.. Bir de ilginç bir konuya değinmiş, paylaşmadan edemiycem. 

Kredi kartlarından ve ihtiyaç harici harcamalardan uzak durduğunu anlatıyor bi yerde, "Her şeyim stoklu, iki hafta sokağa çıkmadan yaşayabilirim ve bu alışkanlık, borçlandırmaya dayalı sistemin işine hiçbir şekilde yaramayan bir insan yapıyor sizi zamanla. Mülk edinmiyor, dünyaya düşünmeniz gereken çocuklar getirmiyorsunuz. Ben de uzun zaman boyunca bütün bu krizlerden bir tek ben mi bu kadar az etkileniyorum diye düşünüp durdum. Hayır böyle yaşayan yığınlarız. Bazılarımız bunu eğlenceli hale getirmeyi başardı. Yeryüzünde en mutluluk verici şey, asla bu heriflerin aradığı o insan olmamaktır."

Akıllı adama belki yetecek bu ipuçları ama benim sadece heyecanlanmamı sağladı, bana bu konuyla ilgili kocaman bir kaynak lazım. Keşke Başak Tan yapsa bunu!.. O yığınlarla tanışmak ve bu heriflerin aradığı o adam olmamak istiyorum!


Filme dönelim. Başroldeki reklamcı Saavedra'yı, Amores Perros (2000)'un Octavio'su ve Diarios de Motocicleta (2004)'nın Che'si Gael Garcia Bernal canlandırıyor. Sİ'ci reklam patronunu Alfredo Castro, NO'cu kampanya liderini Luis Gnecco ve Saavedra'nın aktivist eski karısını da Antonia Zegers oynuyor. Pablo Larrain yönetimindeki film o sene 85.'si düzenlenen Oscar töreninde En İyi Yabancı Dilde Film adayı gösterilmiş ama Haneke'nin Amour (2012)'u kimseye fırsat vermemişti.

30 ocak 2018
Oku..

The Shape of Water (2017)


13 Dalda Oscar Adayı oldu bu film. Hepsine tek tek bakalım. Ama önce şunu hatırlayalım, 7 dalda aday olduğu Golden Globe'ta En İyi Müzik ve En İyi Yönetmen ödüllerini kazanmıştı. Oscar'a dönelim..

Prodüksiyon Tasarımı: prodüksiyon nedir bir kere, çoğu zaman filmin bütçesiyle doğrudan ilişkili olan, hikaye ekseninde, izleyiciyi dünyasına sokabilmek için, o proje için tasarlanıp kullanılan malzemelerdir. İşte ne var bu filmde, Amerika'nın gizli projeleri için hazırlanmış, anormal bir canlı formunun incelendiği laboratuvar, o anormal canlının kendisi; işte 60'larda geçiyor hikaye, sokak, sokakta görünen her şey, evler, arabalar.. Evet gayet güzeldi, izlerken sahte gelen, göze batan hiçbir şey yoktu. Ve bu alanda senenin en iyilerinden olduğunu düşündü Akademi. Teşekkür ediyoruz.


Görüntü yönetimi ve görüntü kurgusu adaylıkları var. Açıkçası çok da öyle pırıl pırıl bir ekranda izlemedik filmi, internetten, bulabildiğimiz en iyi haliyle işte izleyiverdik. Truffaut diyor ki, "Bir film hakkında eleştiri yazabilmek için en az on kere falan izlemek gerek filmi. Bir insan manyak mı ki birden fazla izlesin?" diye de ekliyor sonra. İlk birden fazla izlediği filmi şöyle anlatıyor: "Kasabaya gelir gelmez izlemeye gittiğim bir filmdi, okuldan kaçıp, ilk gününde ilk seansta izlemiştim. İki gün sonra halam filme gitmeyi önerdi. İzlediğimi söyleyemedim ve böylece filmi ikinci kez izledim." Ve o zaman anlamış filmi tekrar tekrar izlediğinde ne kadar farklı hissettirdiğini. Ama benim konumla ilgisiz bu, ben eleştiri metni yazmıyorum :)

En iyi kostüm tasarımı, prodüksiyondan aldığı tam notu pekiştiriyor. Film müziği, ses kurgusu ve miksajı da başarılı görüldüğü diğer teknik konular.
En iyi yönetmen, en iyi senaryo ve en iyi film kategorilerindeki adaylığı ise tamamen siyaset olarak yorumlayabilirim. Yazan ve yöneten Guillermo del Toro.. Başarılı bir senaryo diyebiliriz belki ama en iyi olacağına inanmak mümkün değil. Yahu, bir numarası olmayan, gayet düz bir aşk hikayesi yazılmış. Tamam belki aşıklardan biri için amfibiyen diyoruz ama mantık düz, aşk hikayesi, imkansız aşk. Diğer kategorilere geçersek, e, tabii başarılı bir yönetim, oturmuş bir karakter var ortada. Ama senenin en iyi filmlerinden biri olarak bunu göstermeleri, henüz izlemediğim üç aday filmden de ümidimi kesmeme sebep oluyor. Bu sene çok da güzel filmler yapamamış dünya demek ki... Ne dersiniz?!


Ve son olarak da kadrodan, Sally Hawkins, Richard Jenkins ve Octavia Spencer filmin performans kategorisinde Oscar adayları.. Octavia Spencer ne yaa.. Yani bence bu film 13 dalda aday olmayı hak etmiyor, dediğim gibi durumun böyle olması izlemediğim diğer 2017 yapımı filmler leş gibi herhalde diye düşündürtüyor. Benim filme genel puanım 6/10 oldu, imdb ortalaması ise 7,9... Kadroda olup da bi şeye aday gösterilmediği için adını söylemeyi unuttuğum kimse var mı diye bakıyorum: Michael Shannon.. En iyi de o ha ekipte, te allam..

25 ocak 2018
Oku..

Dünyalı John Şimdi N'apıyor?


Dr. John Oldman 14000 yaşında olduğunu arkadaşlarına itiraf ettiğinde, bunu sadece onları çok sevdiği ve onlara kendisi olarak veda etmek istediği için yapmıştı. Zaten bu itiraf ilk ve son olacaktı. Şimdiye kadar kimsenin kafası karışmasın diye bu konuyu dillendirmemiş, on senede bir de başka yerlere taşınarak izini kaybettirmişti. Çünkü yaşlanmıyordu, ölmüyordu. 2007 senesinde akademisyen olduğu okuldaki arkadaşlarıyla vedalaşırken söyleyivermişti öylece. Hepsi çeşitli dallarda uzmanlaşmış bilim insanıydılar ve John'un bu iddiası hepsini tepetaklak etmişti. Başta tabii ki inanmadılar ama konuştukça ikna oluyorlardı. 35 yaşına kadar yaşlanıp orada öylece kalan bir adam. Adamın tarih bilgisi muazzam. Dünyanın küre olduğunu ispatlamaya çalışan araştırma gemisinde bulunuyormuş mesela. Van Gogh'un bizzat kendisinden aldığı bir tablosu var. "Peki İsa'yı gördün mü?" diye soruyor bir arkadaşı. BUM! Cevap daha bombaydı: "Aslında... Bir tepeye çıktım ve orada Buda'dan öğrendiğim şeyleri birkaç kişiye anlattım... Sonra ellerim bağlı olan bir çarmıhtan kaçmam gerekti... Bir süre sonra işler benim kontrolümden çıkmıştı!.." BUM BUM BUM!

Eşyaları toplanmış evinin boş salonunda arkadaşlarına bunları anlatalı tam on sene oldu. Yani bu günlerde, Kuzey California'da öğretmenlik yaptığı bir kolejden de ayrılma vakti gelmiş olmalı. O gün o odada bulunan ve saygın biri olan eski arkadaşı Prof. Art, üç beş sene önce John'dan dinlediği bu inanılmaz hikayeyi kitaplaştırdığında bilim-kurgu romanı sanıldı. Her ne kadar "True Story" dese de kimse ciddiye almadı.

Ve John'un zaten terk etme zamanı geldiği bu hayatında, her zamankinden farklı şeyler olmaya başladı. Mesela normalde yaşlanmayan John'un yüzünde ufak kırışıklıklar oluştu, saçında gri teller peydahlandı. Yetmezmiş gibi teknoloji gelişti ve bilgiye ulaşmak çok kolaylaştı. Devir değişiyor demek ki. E şimdiki öğrencisi bir grup genç de biraz araştırmacı çıkınca ortalık biraz karıştı. Kitap kurdu Isabel hocasının kitaplığında denk geldiği Prof. Art'ın bir kitabından yola çıkarak John Oldman'ın hikayesine ulaştı. Isabel, hocaları John Young'a hasta olan kankisi Tara'yla beraber, "Yoksa o o mu lan?!" sorusunu deşerek Art'a ulaştılar. Arkadaşları dindar Philip'i rahatsız eden şey ise "Siz İsa mısınız?" sorusunun saçmalığıydı. Sonuçta çocuk yıllarca İsa'ya inanmış, onunla büyümüş.

John sürekli kaçamak hareketlerle ortamdan uzaklaşmaya çalışınca mecbur kalıp zor kullanır gençler. Elleri kolları bağlı karşısında oturan ve İsa olduğunu iddia eden John'a, Philip, "Tabii öyle diyeceksin, çünkü sen Deccal'sin!" der. Yazık, o da öyle büyümüş bir çocuktur, n'apsın?!

Ocak 2018

Not: Normalde yazdığım Şimdi N'apıyor? yazıları, üzerinden belli bir zaman geçmiş filmlerin devamı niteliğinde, benim uydurduğum şeyler olurdu. Buradaki gelecek uydurmacası bana ait değil; Jerome Bixby'nin senaryosunu yazdığı ve ölümünden çok sonra çekilen The Man from Earth (2007)'ün devamı, yönetmen Richard Schenkman'ın çalışmalarıdır. The Man from Earth: Holocene (2017)...
Epeydir Şimdi N'apıyor? yazmıyordum, yıllar önce izlediğim filme böyle bir devam çekildiğini görünce dayanamadım. Hem bu haberi sizinle paylaşmak hem de aylardır yazmadığım bir yazı dizisine ışık çakmak istedim.
Poster Kaynak: jiachenhu.com Güzel poster olmuş, tebrik!..
Oku..

Three Billboards Outside Ebbing, Missouri (2017)


Vee muhtemelen senenin en iyi filmi bu, yani daha izlemediğimiz onlarca film var tabii ama şimdilik böyle. Tam da "Bu seneki filmler ne kadar da tırt pff" diyorken karşımıza bu çıkıyor, sevindiriyor. Hikayesi, oyuncu performansları ve kaliteli sinematografisiyle göz dolduruyor film. Sadece adı biraz şey..
İtalyan sinemacı Truffaut'nun yıllar önce yazdığı sinema eleştiri yazılarını topladığı kitabını okuyorum bu ara, iyi filmin iki şartından bahsediyor, "Bir kere sinema için güzel bir hareket olmalı içinde, bir de toplum için güzel bir hareket olmalı" diyor. Cümle böyle değildi tabii de, gibi işte, bu film öyle, onu diyecem..

Haberlerde, gazetelerde görürüz ara sıra, yıllarca süren, çözülemeyen olaylar, halkın içinde elini kolunu sallayarak dolaşan katiller.. Bilmezsin o katil, o hırsız kim. Sadece ortada çözülemeyen bir dava vardır, yıllar olmuştur. Biri vurup kaçmıştır mesela. Ölenler, ağlayanlar vardır da ortada suçlanacak kimse yoktur. Bulunamaz yıllarca. Yetkililer/Devlet/Polis bazen beceremez, bulamaz suçluyu; bazen zaten becerebileceği bi şey değildir, hiç ipucu yoktur mesela; bazen de -en korkuncu- becermek istemez, uğraşmaz.


Ebbing Polisi Dixon'ı görseniz dersiniz zaten, bunlar yüzünden dünya bu halde diye. Türkiye'de çok sık denk gelinen tiplerden, azıcık yetkisi olunca insanlıktan çıkanlardan. Anladınız siz nasıl bi tip olduğunu. Bir kadının aylar önce kızı öldürülmüş. Ve hala daha suçlu yok ortada. Anne yılmış. Bir gün, Ebbing Çıkışındaki, Üç Reklam Panosu dikkatini çekiyor. Panonun sahibi reklam şirketini buluyor ve oraya reklam verdiriyor. Kızının akıbetiyle ilgili şunları soruyor: "Ölürken Tecavüze Uğradı", "Hala Kimse Tutuklanmadı Mı?" ve “Bu Nasıl Olur Şef Willoughby?”

Aslında Willoughby iyi bir adam, hatta gidiyor anlatıyor da Mildred'a durumu, "Yok diyor, ipucu yok, çözemiyoruz!" Mildred inatçı fakat, "Bana ne? Senin işin bu, kızımın katilini bulmalısın!" diyor. Biraz aksi bir kadın kabul etmek gerekirse. Üstelik Dixon da leş gibi bir polis. Ve daha bir sürü şey.. Peki iyi polis Willoughby neden Dixon'ı hala polislikte tutuyor?! Ya Ebbing ahalisi, bu iyi polisi kötüleyen reklam panolarına ne tepki gösteriyor?! Mildred başına gelecekleri göze almış bir kadın! Yürü be kadın!..


Çok iyi oynuyorlar ayrıca. Frances McDormand, Sam Rockwell ve Woody Harrelson. Hepsi de müthişler. Yazan yöneten Martin McDonagh'ın, bir önceki vasat filmi Seven Psychopaths (2012)'tan sonra ilaç gibi geliyor. Hep böyle devam.
Film, En İyi Film - Drama, En İyi Senaryo ve En İyi Oyuncu Performanslarıyla 4 dalda altın kürecik kazandı. Oscar'da da bekliyorum benzer başarıları. Bu arada Oscar adayları yarın açıklanıyor!

Bi de size ilginç bir bilgi buldum bak: Missouri Eyaleti'nin St. Claire şehrinde terk edilmiş bir kasaba olarak geçiyor Ebb, ghost town diyor. Herhalde kimse dava açmasın diye hayal ürünü bir yer olsun istemiş yazar ama biraz da gerçek gibi olsun diye böyle bir yerde geçirmiş hikayeyi. Cool bence..

22 ocak 2018
Oku..

Lady Bird (2017)


2002'de geçen hikayede 17 yaşında bir genç kızın dünyasına misafir oluyoruz. Christine 'Lady Bird' McPherson. Filmin yazan yöneten kişisi, aktris Greta Gerwig; kendisi, ekipçe yazıp oynadıkları Hannah Takes the Stairs (2007) ile kariyerine başlayıp, Baumbach ile yazdıkları Francis Ha (2012)'daki performansıyla da Golden Globe'a aday gösterilen başarılı bir oyuncu. Golden Globe'un bi numarası olduğundan değil, dikkat çekmişti yani, gerçekten çok başarılıydı, onun için diyorum. Joe Swanberg ile beraber yazıp yönettiği Nights and Weekends (2008)'ten sonra ikinci kez ve artık tek başına oturduğu yönetmen koltuğunda da gayet başarılı görünüyor Gerwig.

Christine 'Lady Bird' McPherson, kendine verdiği bu takma isimle dolaşan, farklı görünmek isteyen, zengin olmak isteyen, yaşadığı şehir California'dan nefret eden, her şeyine karışan annesine gıcık olan, tiyatro kulübündeki başrol yakışıklı çocuğa gönlünü kaptıran, sonra daha cool olan başka bir çocuktan hoşlanan, en yakın arkadaşını boşlayıp kalbini kıran daha sonra pişman olup tekrar kankisi olan, babasını annesinden daha çok seviyo gibi görünüp aslında gizliden gizliye annesine tapan, kendince dünyanın en büyük dertlerine sahip olan bir kız. Klasik hormonlar etkisindeki ergenlik dönemi muzdaribi genç bir kız işte Christine.


Her ne kadar derinlikli bir yapıya sahip senaryo izlediğimizi fark ediyor olsak da sıkılmaktan kendimizi alamadık. Kuşkusuz çok titiz çalışılmış, çok güzel bir film ama hikaye yeterince hareketlendirilememiş, sıkıcı olmuş film. Belki kurgu, belki müzik, bi yerlerde bi şeylerle oynamak gerekiyormuş daha. Yani bu haliyle Golden Globe'ta layık görüldüğü Best Motion Picture - Musical or Comedy ödülü yersiz gibi duruyor. Aday olduğu diğer üç kategori; En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Senaryo ve En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu'dan ilkinde de Saorise Ronan ödülü aldı. Bu kabul edilebilir belki.

Filmin başrolündeki Saorise Ronan'a annesi rolüyle Laurie Metcalf eşlik ediyor. Çok gerçekçi bir anne kız ilişkisi izletiyor ikili. Lady Bird'ün hayatına giren erkekleri ise bu sene Three Billboards Outside Ebbing, Missouri (2017)'de rol alan Lucas Hedges ve Call Me by Your Name (2017)'de başrol olan Timothee Chalamet oynuyor. İkisi de bu senenin dikkat çeken filmlerinden.

22 ocak 2018
Oku..

Justice League (2017)


Film üç ay önce falan gösterildi sanıyorum, ben yeni izledim. Çünkü DC filmleri artık çok heyecanlandırmıyordu beni. Ama bu filmle görüyoruz ki, DC de bu eksiğini kapatmanın yollarını aramaya başlamış ve yazar ekibine -Marvel'in adamı diyebileceğimiz, The Avengers (2012)'ın da yönetmeni- Joss Whedon'u katmış. Ve bu hareketle DC, tarz olarak Marvel'a çok yaklaşmış. Kendi karanlık dokusunu da korumayı başarmış ama. Ben bu filmi çok beğendim.

Man of Steel (2013) ile merak uyandırmışlardı ama hemen arkasından gelen Batman v Superman: Dawn of Justice (2016)'i kendileri de beğenmemişti, daha fenası çok müşteri kaybetmişlerdi. Sene başında çıkan Wonder Woman (2017) toparlanacakları sinyallerini vermişti ve Justice League (2017) de içimizi rahatlattı.


Hatırlayacağınız üzere 2016'daki filmde Batman ölmüş, şehir korumasız kalmıştı. Araları çok iyi olmayan Bruce Wayne bile üzülmüştü bu gidişe. Onun suçu olmamasına rağmen aralarındaki rekabetten dolayı o yaptı sanılıyordu. Bruce, nereden icap ettiyse özel güçlere sahip insanlardan bir ekip kurmak istiyor bu filmde. Wonder Woman Diana zaten arkadaşıdır. Efsaneyi takip ederek uzak diyarlarda Aquaman Arthur'un peşine düşer. Sonra hızlı çocuk Barry'ye ulaşır; Flash. Diana da Victor'la görüşür, babası onu bir Cyborg'a dönüştürmüştür yanlışlıkla. Barry hemen kabul eder ama diğer iki süper adamı ikna etmek kolay olmaz.

Ve kötü adam da çıkar meydana, uzayın derinliklerinden dünyayı fethetmeye gelir Steppenwolf. Yıllardır sürgündür falan.. Çok klasik mevzu.

Avengers hareketleriyle, topluca bi düşman için savaşılacak. Uh, çok heyecanlı. Ama bir de Süpermen'imiz olsaydı ne güzel olurdu. Düşmanın peşinde olduğu 'güç taşları' ölüyü diriltir nitelikte şeyler olduğu için, acaba Clark'ı geri getirsek mi diye düşünmeden edemiyorlar. Hatta fikir Bruce'dan çıkıyor. Allaaaah, Süpermen geri geliyor, Süpermen geri geliyor!! Tabii bu duruma en çok sevinenlerden biri Lois Lane oluyor. Filmde adı başroller arasında yazıyor ama iki sahnede görünüyor, ayıptır, mahrum kaldık yüzünden.


Zack Snyder'in yönettiği filme puanım tıpkı imdb ortalaması gibi 7,0. Bitmedi, bi dakka! Gal Gadot'yu kim yemek ister?! Bu arada çok kısacık da Amber Heard izliyoruz filmde, Aquaman'in 'kraliçesi' Mera rolünde. Sene sonuna doğru çıkması beklenen Aquaman (2018)'de rol daha da büyüyecek belli ki. Holley!

9 ocak 2018
Oku..

75. Altın Küre Ödülleri


Ya iki sene önce çok güzel yazmışım, dayanamayıp kopyalıycam: "Bi tek ben mi çok ciddiye alamıyorum, yoksa kimse mi sallamıyo bu ödülleri bilmiyorum ama sinema dünyasının -çok para harcanma, olay yaratma bakımından- en prestijli ikinci ödül töreni Golden Globe'ta dün ödüller sahiplerine dağıtıldı.. Bence benim bu töreni ciddiye alamayışımın sebebi Drama ve Musical or Comedy diye ikiye ayırdığı kategorileri.." Bence çok haklıyım :) Hemen kazananlara bi göz atalım..

En İyi Film - Drama: Three Billboards Outside Ebbing, Missouri (2017)
En İyi Film - Komedi/Müzikal: Lady Bird (2017)

En İyi Yönetmen: Guillermo del Toro, The Shape of Water (2017)
En İyi Senarist: Martin McDonagh, Three Billboards Outside Ebbing, Missouri (2017)

En İyi Aktör - Drama: Gary Oldman, Darkest Hour (2017)
En İyi Aktör - Komedi/Müzikal: James Franco, The Disaster Artist (2017)

En İyi Aktris - Drama: Frances McDormand, Three Billboards Outside Ebbing, Missouri (2017)
En İyi Aktris - Komedi/Müzikal: Saoirse Ronan, Lady Bird (2017)

En İyi Yardımcı Aktör: Sam Rockwell, Three Billboards Outside Ebbing, Missouri (2017)
En İyi Yardımcı Aktris: Allison Janney, I, Tonya (2017)

En İyi Yabancı Dilde Film: Aus dem Nichts (2017)
En İyi Animasyon Film: Coco (2017)

En İyi TV Dizisi - Drama: The Handmaid's Tale (2017- )
En İyi TV Dizisi - Komedi/Müzikal: The Marvelous Mrs. Maisel (2017- )
En İyi TV Mini Dizisi: Big Little Lies (2017-18)


Ödüle layık görülen filmlerin hepsi zaten izlenecekler listemdeydi, bir sürü başka filmle beraber; internete düşse de izlesek diye bekleyip dururduk. Ödül alanlara öncelik tanıyarak izleyelim hadi hepsini. Oscar'a kadar hepsi izlenecek bak, fikrimiz olsun ki, zikredelim. 23'ünde açıklanacak adaylar, kehanetlerimizi yazmayalım mı, di mi?!

8 ocak 2018
Oku..

2017'nin En Beğendiğim Filmleri


Öncelikle belirtmek isterim ki bu atanmış bir yazıdır. Başlıklar sıralamasında 2018 senesinin hemen başında yer alıyor fakat bilmenizi isterim ki Ocak 2020'de oluşturuldu. Bu, 2017 menşeili filmler arasından en beğendiklerimi bir araya getirmek için yaptığım bir çalışmadır. Bunu blogun 10 yıllık geçmişiyle ilişkilendirerek bir standart yakalamak istediğim için yapıyorum.

imdb.com üzerinden oyladığım filmlerden yola çıkarak hazırlanan bu listenin genel beğenimi yansıtacağını düşünmekle beraber, küçük bir ihtimal de olsa izleyip oy vermeyi atladığım ve şimdi düşününce de aklıma gelmeyen güzel filmler varsa nazarlık olsun diyelim. Ayrıca bu gibi bir çalışmayı o senenin sonunda yapmak çok efektif bir sonuç doğurmayacağını izlediğim filmlerin sayısı da gösteriyor. Bu senenin filmlerini gayet 3-5 yıl sonra da izlemiş olma ve bu listeye dahil etme imkanı sağlandı böylece.

Filmi izledikten sonra, o ruh haliyle 10 üzerinden verilen puanların en yüksekleri yani 8 ve üzeri olanlarla oluşturuldu bu liste. Geriye dönüp baktığımda 7 puan verdiğim ama gerçekten aklımdan çıkmayan filmler de olmuş ama o anki ruh halime güvenerek plana sadık kalıyor ve yüksek puan alanlardan da biraz eleme yaparak elit bir ilk 10 çıkarmaya çalışıyorum.

Saygılar.


9. Le Jeune Karl Marx (2017)
Oku..

Get Out (2017)


Bir çok listede yılın en iyi filmleri arasında gösterilen, Türkçeye Kapan diye çevrilen Get Out (2017), Black Mirror gibi, konusunun ilginçliğiyle dikkat çeken filmlerden. Altın Küre'de Müzikal veya Komedi Dalında Yılın En İyi Filmi adaylarından olan filmi izlemek istediğimizde bir baktık korku-gerilim yazmışlar türüne. Halla halla izlemesek mi acaba derken, hadi hadi izleyelim bakalım deyip, izleyip sevdiğimiz bir film oldu. Komedi unsurları da var aralarda.

Beyaz kızla siyah çocuk birlikteler. Kız, çocuğu ailesiyle tanıştırmak istiyor ama çocuk tribe girmiş. "Benim siyah olduğumu biliyolar mı?", "Siyah olduğumu görünce ne tepki verecekler?" Falan diye gerim gerim kardeş. Kız sakinleştirmeye çalışıyo, "Irkçı tipler değiller, rahat ol!" diye. Gidiyolar. Hiç de değiller canım. Yani en azından belli etmiyolar ırkçılıklarını. Canavar çıkıyo içlerinden canavar.


Filmi izlemek isteyenlerden bu paragrafı uzak tutalım! Ezelden beridir siyah gençleri hipnotize edip, genetik üstünlüklerinden faydalanmak suretiyle, çeşitli ihtiyaçlarında kullanmak üzere gasp ediyomuş bu aile. Başta melek görünen o kızın ne hallere girdiğini izleyin de görün. Tamamdır bence, çok öyle sürpriz bozacak bi şey yazmadım. Filmi izlemek isteyenleri geri çağırın.

Yazan yöneten Jordan Peele'nin ilk yönetmenlik deneyimi. Aslında komedi oyuncusu zaten kendisi. Filmin oyuncularından Daniel Kaluuya'yı, Black Mirror'ın Fifteen Million Merits bölümünde izlemiştik; analı kızlı kötü tipleri oynayanlar da Allison Williams ve Catherine Keener. Ara ara korku filmi efektleri koymasalar çok daha güzel bir film olurmuş. Bu haliyle puanım 7.

5 ocak 2018
Oku..

The Big Sick (2017)


Filmin yapımcısı Judd Apatow, vizyonuna güvendiğim ama daha çok yazdığı ve yönettiği filmleri sevdiğim bir sinemacı. Pakistanlı Kumail Nanjiani ise bir komedyen, ara sıra filmlerde küçük rollerle karşımıza çıkar. Kumail, anlatsam film olur dediği başından geçen bir aşk hikayesini, Apatow'a anlatıyor, o da, doğru, film olur bu, diyor; ki film oluyor. Kumail, eşi Emily ile birlikte, tanışmalarını, aşklarını yazdıkları senaryoyu -beraber yazmışlar-, yine bir komedyen olan Michael Showalter'ın yönetmesini istiyor. Apatow da okey diyor; ki film oluyor.

Kumail, Amerika'da bir Pakistanlı. Ailesi kültürlerini koruma gayesinde, Kumail oralı değil. Nasıl olsun?! Kurallara göre annesinin bulduğu Pakistanlı bir kızla evlenmesi gerekiyor çünkü. Namaz kılıp, doktor olması gerekiyor, kurallara göre. Kumail ise bir komedyen ve sahne işlerini ilerletmek istiyor, para kazanmak için Ubercilik yapıyor. Bir gün bir gösterisinde, seyirciler arasından Emily ile tanışıyor. Bir takılmalık diyorlar, eğleniyorlar. İki oluyor, beş oluyor, beş ay oluyor. Kumail ailesinin kurallarından Emily'ye, Emily yanlışlıkla öğrenmeden önce bahsetmediği için ayrılıyorlar. Bir süre sonra Emily çok hasta oluyor. Kumail, Emily'nin ailesiyle bu ara tanışıyor; Emily komadayken, aileyle kaynaşıyor. Emily uyandığında ise Kumail'i görmek istemiyor, lütfen gider misin?!


Bu arada Kumail ailesiyle de güzelce bir yüzleşiyor. Kız komada orada, siz neyin peşindesiniz burada diye yükseliyor. Neredeyse hepimize lazım olan bu yüzleşmenin çok çarpıcı cümleleri şöyleydi, direkt ayıklıyorum: "Sadece kurallara uymamı istiyorsunuz. Ama kurallar bana mantıklı gelmiyor. ... Benim için yaptığınız her şeye gerçekten minnettarım. Çok çok çok minnettarım. Gerçekten minnettarım. Ve islamın size iyi geldiğini ve sizi iyi insanlar yaptığını biliyorum. Ama ben neye inanacağımı bilmiyorum. Bunu kendi kendime çözmem lazım."

Kızın hastalığının ilginçliği, daha doğrusu anlaşılmasının zorluğu, kültürler arası çatışmanın da ilginç bir hastalığa benzemesi görüşünü kuvvetlendirilen bir anlatım oluyor. Yani bu amaçla yapılmadıysa bile ben ona yordum ve hoşuma gitti. Filmin de adı olan Kocaman Bir Sick (01:55), iki durum için de söylenmiş diyebiliyoruz. Kumail'in kendi adıyla kendi hikayesini oynadığı film, başta biraz sıkıcı olsa da sonradan açılıyo ve keyifli bir hal alıyor. İzlesek mi, izlemesek mi arada kalıp, hadi izleyelim madem diye oturduğumuz filmi iki parçaya bölüp izledik. Yani biraz izledik, uykumuz geldi bıraktık, sonra devam etmek üzere. Bitiğinde, güzel filmmiş dedim. Puanım 7.

Yalnız Emily Gordon filmde neden Emily Gardner olmuş bilemedim. Çünkü Kumail Nanjiani komple Kumail Nanjiani. Ha Emily'yi Zoe Kazan oynuyor. Anne babayı da Holly Hunter ve Ray Romano. Si Yu!

4 ocak 2018
Oku..

Call Me by Your Name (2017)


Senenin en iyi filmleri arasında sayılıp duran bir Luca Guadagnino filmi. İtalyan sinemacı geçtiğimiz dönem ortaya koyduğu 69 yapımı bir filmin yeniden uyarlaması olan A Bigger Splash (2015) ile çektiği dikkati üçe beşe katlıyor yeni filmiyle. Call Me by Your Name (2017), Andre Aciman'ın 2007'de yayımlanan aynı isimli romanından uyarlanmış; başrollerinde Timothee Chalemet ve Armie Hammer yer alırken yardımcı rollerde de Amira Casar ve Michael Stuhlbarg'ı izliyoruz.

Entelektüel bir ailenin, müzikle uğraşan ergen oğulları Elio, bu yaz odasını bir misafirleriyle paylaşmak durumunda. Yazlıkta bir süre misafir edecekleri kişi, genç, yakışıklı, cool Oliver. Başta birbirlerine alışmaları sıkıntılı görünse de, Elio ve Oliver kaynaşıveriyorlar. Birbirlerinden hoşlandıklarını belli etmeye çalışsalar da çok başarılı olamıyorlar. Ta ki Oliver'ın tatilinin sonlarına kadar. Her aşk hikayesi gibi bu da geç kalınmışlık içeriyor. Yani az kalsın geç kalınıyorluk. Ucuna yetişilmişlik.


Her aşk hikayesi gibi dedim ama diğer aşk hikayeleriyle çok yan yana koyabileceğim türden değil bu. Ne bileyim, erkek erkeğe bir aşk hikayesini çok samimi bulamıyorum ben. Bi derdim yok geylikle, sadece içime sinen bir görüntü değil. Kadın vücudu dururken.. Olacak iş değil bence.. Filmdeki genç yetenek Elio da deniyo gerçi, kız arkadaşı da var, sevişiyolar, öpüşüyolar.. Sonra bi de Oliver'la öpüşüyo, öyle yapıyo tercihini. Ama.. Bak şimdi, eğri oturup doğru konuşalım. Kız arkadaşı pek güzel bir kız değil, Oliver dünya yakışıklısı cool bir herif. Bence sağlıklı karar veremedi, çok aceleye getirdi Elio..

Neyse ne, çok sevdiler birbirlerini. Nereden anlıyoruz bunu? Filme adını da veren, romantizm yüklü o cümleden. Bana adınla seslen, sen ben olmalıyım, ben sen olsunlar.


Filmin üç Golden Globe adaylığı var, En İyi Film ve iki başrole ait En İyi Oyuncu ve En İyi Yardımcı Oyuncu kategorilerinde. 95'li Chalemet bu senenin bir diğer dikkat çeken filmi Lady Bird (2017)'te de yer alıyor.

Oscar adaylıkları 23 Ocak'ta! Bekliyoruz!

3 Ocak 2018
Oku..