Dom Hemingway (2013)


Filmi ilk gördüğümde Hemingway isminin ne kadar yaygın kullanıldığını unutup "Acaba mı?" diye konunun, ilk akla gelen isim Ernest Hemingway ile ilgili olabileceğini bi süre aklımdan geçirdim. Bu arada ben ne açıklama okurum, ne fragman seyrederim kolay kolay, sürpriz olsun isterim her şeyi.. Yani normalde şu an sizin yaptığınızı pek yapmam.. Kendimi de böyle baltalarım..


Dom Hemingway (Jude Law) hapiste.. Bulmuş bi eleman sakso çektiriyor.. Nasıl ego.. Skim de skim, yrram da yrram.. Çok seviyor organını, övüp duruyor.. Daha filmin başında olan oluyor..

Çıkıyor hapisten, 12 sene yatmış.. Çelik kasa hırsızıymış, Mr. Fontaine (Demian Bichir) diye bi adama çalışırken girmiş içeri.. Adam vefalı, çıkınca gel payını veriyim diyor.. Payı da dünya para.. Adamın sarayında yemek yeniyor, kafalar coşturuluyor. Fontaine'in hatunu Paolina (Madalina Ghenea) ve Dom'un çakacağı Melody (Kerry Condon) ile burda tanışılıyor..


Kaza oluyor. Hikaye tersine dönüyor.. Dom yine çulsuza bağlıyor.. Yapacak bi şey de yok, kızı Evelyn'in (Emilia Clarke) yanına gidiyor. Sen yıllarca umursama, sonra git kızın yanına, yemezler, yemiyolar.. Onun hikayesi..

Yazan yöneten, aslen televizyona çalışan -yani 'para orda' diyen ama orda da tutunamayan- ama sinemayı da boşlamayan Richard Shepard.. Jude Law'a da iyi olmuş, hiç böyle bi kararkterle izlememiştim mesela.. İyi olmuş, çeşit olmuş..


Filmin sürprizi, hiç beklemiyoken bi anda ortaya çıkan Emilia Clarke..
Baya kızıl-kahve saçlar falan.. Game of Thrones'taki halinden daha tatlı bence.. Ama öteki de ejderha anası falan..

28.04.2014
Oku..

The Deaths of Chet Baker [2009]


Chet Baker, amerikalı cazcı, trompetçi.. Bilirsiniz, caz biraz zenci müziğidir, zenciler daha iyi kıvırır o işi.. Sesleri, nefesleri daha yatkın demek ki.. Ama arada da böyle efsane beyaz cazcılar çıkıyor işte..
Chet, 68 senesinde uyuşturucu muhabbetine giriştiği bi sokak kavgasında ağzı burnu dağılan bir abimiz.. Dişleri dökülüyor falan.. Takdir edersiniz ki trompet ağızla çalınan bi alet olduğu için adamın ekmek parası tehlikeye giriyor. Sonra dişleri düzeltmeye çalışıyor falan ama olmuyor.. Neyse, o haliyle çalıyor.. Ve trompet çalışı ve çıkan sesteki o acayiplik, tarz oluyor.. İmza oluyor.. Ama şu heroin ayağına hep kötü çocuk olarak biliniyor, hep bi sevilmeyen tarafı oluyor.. Az bilinen hayatından, hiç bilinemeyen ölümüne geçelim: Kaldığı otel odasının penceresinden düşerek/atlayarak hayatını kaybeden bi adam. Durduk yerde. "Lan n'oldu" demeye kalmadan..


Bu ilginç ölümün ihtimallerini film yapmış İngiliz kısa filmci Robert Budreau.. Film, altı dakika falan, pek bi şeyi yok ama hakkaten 'la noli' olmuş yani.. Chet'i, Kanadalı aktör Stephen McHattie oynuyor. Sinematografisi kuvvetli bir kısa film olmuş. 8/10 verdim, sevdim.

Bi anda,
30 Nisan, Dünya Caz Günü olarak kutlanan bi gün.. Kutlanıyor da n'oluyor, bol bol caz konserleri oluyor, o tarz müzik sevenlere pek çok alternatif sunuluyor.. Türkiye'nin de en baba caz organizasyonlarından Garanti Caz Ağacı, bu sene Chet Baker'ı tema bilmiş, onun parçaları çalınacak o gece Salon İKSV (Şişhane)'de. Trompette İmer Demirer'i dinliyecez..

Geceye alternatif etkinlik ise Date İstanbul (Asmalımescit) sahnesinde Soon You'll Be Free [2014] klipleriyle gönüllerde taht kuran Miss Crowley.. Trompetsiz kutlayacaklar dünya caz gününü.. Üstelik caz yapmıyolar bile.. Çok tatlılar.. Alternatif diye boşa demedim..

28.04.2014
Oku..

Captain America BoxSet


Joe Simon ve Jack Kirby'nin yarattığı çizgi roman karakteri, ilk kez 1941 senesinin Mart ayında Marvel Comics tarafından basıldı. Gösterişli bir şekilde Amerikan milliyetçiliğine oynayan tasarım tabii ki çok tuttu.

2. Dünya Savaşı zamanı.. Asker olmak için çok heveslenen ama boyu kilosu gereği askere alınamayan, en son artık güç bela bi katakulliyle orduya adını yazdıran Steve Rogers, alay konusu olur. Çünkü üflesen uçacak bir tiptir. O sırada Amerika, Howard Stark'ın da aralarında bulunduğu bir bilimadamı grubunun geliştirdiği süper askerler yaratma iksirini kullanmak ister. İşte ilacı alan kişinin kas gücü falan artacak bi şekilde... Bizim pısırığı seçip, adam etmeye karar veriyolar.. Sonra orduya sızmış casuslarıyla, Hidra, bu ilacın peşine düşüyor. Steve güçleniyor baya ama sır çalınıyor. Projeyi rafa kaldırıyor ordu, Steve'i de.. Eğlencelerde falan 'güçlü asker' konseptiyle sirk hayvanı gibi gezdiriliyor. Ama tabii Steve bi şekilde kahramanlığını yapacak mecralara kayıyor. Gidiyor Adolf'u tokatlıyor..


E tabii, çizgi filmleri, dizileri, oyunları derken sinemada Captain America:

Captain America (1979) yön: Rod Holcomb | Steve: Reb Brown
Captain America II: Death Too Soon (1979) yön: Ivan Nagy | Steve: Reb Brown
Captain America (1990) yön: Albert Pyun | Steve: Matt Salinger

Sonrasında modern dönem Captain America geliyor sinemaya, Steve'i Chris Evans oynuyor.. Chris Evans'ı, önce Fantastic Four'un iki filminde Johnny Storm'u oynarken izlemiştik.. Storm da Marvel'ın ilk yarattığı kahraman tipidir bu arada.. (Bu birden fazla karakteri oynama durumunu Ryan Reynolds filmografisinde de görebiliriz. Önce Blade serisinde Hannibal King rolüyle izlediğimiz Reynolds, 5 sene sonra yine Marvel'in, X-Men Origins: Wolverine (2009)'inde Deadpool rolüyle karşımıza çıkıyor. Geçen sene de Green Lantern (2011)’le DC'ye transfer oldu.)


Captain America: The First Avenger (2011) yön: Joe Johnston
The Avengers (2012) yön: Joss Whedon
Captain America: The Winter Soldier (2014) yön: Anthony Russo ve Joe Russo
Avengers: Age of Ultron (2015) yön: Joss Whedon

The Avengers (2012)'ta, S.H.I.E.L.D. ekibine dahil oluyor Kaptan.. Son filmi Captain America: The Winter Soldier (2014)'da da gördük ki, Kaptan, S.H.I.E.L.D.'in vazgeçilmezi olmuş.. Kankisi Bucky düşman olmuş, uçabilen asker Falcon'u yerde ararken gökte bulmuş..


Seride Steve'i Chris Evans oynuyor. İlk filmin kadrosunda Ajan Carter'ı, Hayley Atwell; Kumandan Philips'i, Tommy Lee Jones; Kötü adam Red Skull'u, Hugu Weaving ve Dr. Abraham Erskine'i, adamım, Stanley Tucci oynuyor.
İkinci bireysel film olan, ancak baya baya Agents of S.H.I.E.L.D. dizisinin kaliteli bir bölümü gibi duran Kış Yiğidi filminde, S.H.I.E.L.D.'e sızan kötü adamların başı olarak Robert Redford'u, iyi taraftaki asıl ajanlar olarak da yine Nick Fury rolünde Samuel Jackson'ı, Natasha Romanoff rolüyle Scarlett Johansson'ı ve biraz da Marie Hill ile Cobie Smulders'ı izliyoruz. Falcon'u, Anthony Mackie; birde iyi, ikide kötü adam, olan Bucky'yi ise Sebastian Stan oynuyor.


Kaptan'ın en belirgin özelliği, kimseye zarar vermek istememesi ve herkese iyi davranan bir beyfendi olması.. İyi bir asker olarak bir de bu özelliklere sahipseniz, kahramansınız zaten..

Natalie Dormer'ın oynadığı Kşr. Lorainne, Kaptan'ı sıkıştırıyor kenara, yapışıyor dudaklara.. Tam da o sırada.. Ajan Carter geliyor, görüyor bunu, trip atıyor.. Sonra içerde kalkan denerken çatır çatır boşaltıyor ya şarjörü Kaptan'ın üstüne.. Çok tatlı sahne.. İkinci filmde de komşu kızı Kanadalı Emily VanCamp var.. Bu arada Ajan Carter'ın da, Marvel One-Shot: Agent Carter [2013]'ı vardı..


21.04.14
Oku..

Günce (2013)


2. kalite bir melodram olan filmin senaryosunu Mete Şener'le Namık Üstünel yazmış, Mete Şener'le Kemal Uzun da yönetmiş. Kemal Uzun, Vay Arkadaş (2010)'ın yönetmeni.. Belli ki Şener yönetmenlik yapmak istemiş, Uzun da yardım etmiş, ama belli ki çok etmemiş.. Çünkü film tırt.

Sesler çok kötüydü, rahatsız ediciydi. Müzik kullanımı falan leş zaten. Kurgu desen, aşırı amatör. Diyaloglar zayıf, hikaye kurgusu eksik ama gel gör ki yine ağladım yine ağladım. O da oyuncuların kalitesi biraz.


Mutlu bir çift, adam radyocu, karısı hamile, kızları olur, kadın ölür, baba-kız kalınır. Klasik dram girişi, biraz komedi var kız büyürken, kız babası tripleri, bakıcı genç-güzel bi çıtır, hayat güzeldir.
Ufak kız kanser, ağla, adam işinden kovulur, hastane masrafları, ağla, kız öldü ölecek, ağla..


Ama kızdaki hastalık başka bi şey çık, kanser yok, adam çok sevin, kızın en sevdiği şarkıcı filmde belir (o da Haluk Levent yani, ufacık kızın hayranlığa bak), ama yine de adamın işinden kovulduğu gerçeği ile evi arabayı sat, karavanda yaşa, mutlu son..

2. kalite diye başladım ya yazıya.. Abi Haluk Levent'i jeneriğe "ve Haluk Levent" yazmak ve 2 dakikalık kötü bi playback sahneyle göstermek nedir ya.. Bi kelime etmedi ya la adam.. Hayır, filmdeki oyunculara ayıp..


Cemal Hünal, radyocu baba rolüyle, -bi an "Sizinle yatmış mıydık?" diyecek diye çok tırstım-, yalnız bu adamı Çağan Irmak yaktı ya, n'aparsa yapsın çıkamaz ıssız adamlıktan artık.. Bi de tipi de değişemiyo ya, saçlar falan, yazık..

Nisa Melis Telli, afacan kız, rahat da kamera önünde, güzel iş çıkarmış yani. Cimcimenin bi kaç tecrübesi daha varmış hatta..

Leyla Lydia Tuğutlu, bakıcı çıtır, Karadayı dizisinde oynamış.. Tatlı kız baya, 89 Berlin doğumlu, 2008 Türkiye güzeli.. Oyunculuk fena diil..

Levent Sülün,  kötü adamımız.. Son zamanların en popüler kötü adamı oldu, Sadece Sen (2014)'de de kötüydü.. Ama biz onu tabii ki Acemi Cadı'daki avanak biyoloji öğretmeni olarak tanıyoruz.. Hayat işte.. Bu arada Acemi Cadı'ya da ayrı bi deyinelim, aşırı tatlı kızlar çıktı ordan..

Gürkan Uygun ve Ayça Varlıer de konuk oyunculardan.. Yalnız film kötü olunca oyuncu n'apsın.. Sesler hakkaten kötüydü, oyunculukları düşürmüş baya.. Kötü olmuş..


Bu arada filmin 5. dakkası falan, annenin ölüm sahnesi var, bi ara filmden "çıksam mı lan acaba" dedim, yani bi aklımdan geçti.. O ne kötü efekt ulan.. Hiç gösterme daha iyi.. Neyse fazla yerdim. İyiydi iyi, he.. 3/10

16.04.14
Oku..

Agents of S.H.I.E.L.D. (2013- )


Marvel'ın Avengers serisiyle tanıyıp bildiğimiz S.H.I.E.L.D., direktör Fury idaresinde, olağanüstü olaylara müdahale kurumu..

Devlete bağlı ama öyle herkesin bilmediği bir birim. Sadece üst düzey yetkililer biliyor, yerleri hep gizli, son teknoloji araç gereç.. E haliyle süper kahramanlar da bu birimde.. Önemli bir durum olduğunda Fury, topluyor aslanları The Avengers (2012)'ta olduğu gibi.. Bu filmde ölen Ajan Coulson (Clark Gregg) başrolde.. Herhalde dedim öncesi anlatılacak.. Joss Whedon, kardeşi Jed Whedon ve Maurissa Tancharoen ile birlikte yaratıcılığını paylaştılar dizinin; ilk bölümünü de Joss yönetti. Dizi başladı.. Öncesi değil, Coulson diriltilmiş, büyük teknoloji.. Her bölüm de ayrı bir aksiyona koşuyor Coulson'ın ekibi..


Kocaman bi uçakları var, dünyanın her yerine hemencecik ulaşabilmek ve acayipliğe müdahale etmek için.
Ekip, iki laboratuvar faresi (Elizabeth Henstridge & Iain De Caestecker), iki ölüm makinası (Ming-Na Wen & Brett Dalton) ve bir de bilgisayar kurdundan (Chloe Bennet) oluşuyor. Coulson da başlarında işte. Üç bölümde Fury'yi (Samuel L. Jackson), üç bölümde de Agent Hill'i (Cobie Smulders) gördük, diziye konuk oldular, namı yürüdü.


Mesela bi durum oluyor; Thor'un yan karakterlerinden Lady Sif (Jaimie Alexander) dünyaya gelmiş, bi mesele var, bizimkiler müdahale ediyor.
Bi kadın çıkıyor, özel yetenekleri olduğunu fark etmiş, sağa sola zarar veriyor, bizimkiler gidip duruma el koyuyor.

Mesela en son, Captain America'nın savaştığı Hydra'nın, S.H.I.E.L.D.'e sızdığını öğrendik falan.. Filmlerle de alakalı oluyor, bağımsız hikayeler de oluyor, bu böyle. Bir nevi filmlerde görünmeyen hikayeler gördüğümüz için backstage izliyo gibi de olunuyo.. Marvel's One-Shot'lar var ya, hah onlar gibi bi yandan.


Tabii ki filmler kadar kaliteli efektler olmuyor, hikayeler bazen tırta kaçıyor falan ama ben baya izliyom abi, çok eğlenceli... Ayrıca Chloe dünyanın en tatlı şeyi olabilir yani. Babası Çinli anası Amerikan bir melez, 91'li..

Dizi iddialı, 2. sezonu görmez dediler, şu an 3. sezon çekiliyor.. Ve genişleyen ekipteki yeni isimler: Nick Blood, Henry Simmons ve bebeğim Adrianne Palicki..

11.04.2014


Dizinin 3. sezon 13. bölümünde Bobbi ve uzatmalı eski kocası Hunter'a ajan vedası yapıldı.. Ölmeden çıktılar yani diziden, bu da her an geri gelebilirler demek oluyor.. Zaten dizinin ne kadar gideceği de meçhul ya.. Sadece Adrianne Palicki'nin kadro dışı kaldığını belirtmek istedim.. Bu vesileyle epeydir yapmak istediğim, Adrianne'ı Yazılı Kadınlar listesine almak işini gerçekleştirmiş olayım.. Sevgiler..

030416


Dizi harika bir sezon finaliyle tamamladı 3. sezonu. Sonraki sezonu çekecekler mi'yi bırak, Quake'nin filmi bile gelebilir. Tamam film biraz abartı olur da Avengers filmlerinde görünür belki.. Diziye Sky olarak başlayıp, sonra ailesini bulup gerçek kendini öğrenince adını Daisy yapan tatlı ajanımız en son Quake oldu. Altı ay sonradan kesit verdikleri finalde S.H.I.E.L.D.'dan kaçarken göründü, uçarak.. Dizi kendi içinde spoiler verdi, benim burada yazmam çok da şey olmasa gerek..

210516
Oku..

Blood Ties (2013)


Bi abi-kardeş hikayesi.. Biri polis olmuş, biri hapisten yeni çıkmış.. Polis olan kardeş, aşık olduğu kadının eski suçlu kocasını hapse tıkarak mutluluğa kavuşuyor. Hapse giren abiyse, sevgilisine tecavüz eden adamı öldürdüğü için hapis yatmış. Kimse ne tam iyi, ne tam kötü..


Clive Owen, Billy Crudup, Zoe Saldana, Marion Cotillard ve Mila Kunis kadronun temelini oluşturuyor. Mila çok az görünüp, akılda en çok kalma konusunda yine çok başarılı.. Ben de Mila'yı omzundan öpmek istiyorum.


Filmin yönetmeni ise, Cotillard ile beraber Jeux d'enfants (2003)'ta oynayıp popüler olan Guillaume Canet. Bundan sonrası acayip bilgi: Canet, abi kardeş Papetlerin kaleme aldığı otobiyografik romanlarından uyarlama olan Jacques Maillot yönetiminde Les Liens du Sang (2008)'da oynamış.


Daha sonra artık, "Film öyle yönetilmez, dur sen" mi dedi, "Şu hikayeyi daha geniş kitlelere ulaştıralım" mı dedi bilmiyorum ama 4-5 sonra aynı hikayeyi bir de kendi yöneterek film haline getirmek istemiş. Ve kadroyu sağlam tutup, herkese -en azından bana- izletmiş oldu. İlk film nasıldı bilmem, hele kitabı nasıldı hiç bilmem ama bu film gayet, normal. Pek ahım şahım bir durum yok ama oyuncular çok iyi, yönetim desen, öyle 'harikalar yaratmış' değil.. Hikaye de fena değil işte.. Ben filme 5 verdim, sonra 6 yaptım sırf kızların hatrına.. Çünkü sırf onlar yüzünden izlemiştim..


Pişman mıyım? Değilim.
Tavsiye eder miyim? Bunu kesin izleyin diyemem ama izlenir işte.
Sonuçta, güzel ne varsa izlemek, görmek, bilmek gerekir; güzeli almak gerekir..

04.04.14
Oku..

The Secret Life of Walter Mitty (2013)


Taa önceden, sinemaya gittiğimde koridorda gelecek program afişlerine bakarken dikkatimi çekmişti bu film. Ayakları yerden kesilmiş bir adamın saklı kalmış hikayesinin gün yüzüne çıkacağı iddia ediliyordu. Bi an ilgilendim mevzuyla, sonra unuttum gitti. Geçen denk geldim, izledim, derken, şimdi yazıyorum..


Bu arada ben böyle indirdim falan deyince kesin kıllanan oluyodur. Geçenlerde Çağan Irmak da dedi: "Benim filmlerimi izleyebilirsiniz korsandan, sonuçta birilerine izletmek için çekiyorum," dedi, sonra yapımcısı aklına geldi herhalde "ama korsana hayır, ama izleyebilirsiniz.." falan diye geveledi. Mantık şu, parası olan ve kaliteli izlemek isteyen sinemada izler, blu-ray izler, dvd izler.. Ha, çok kalite aramayan, merak eden, zaman geçirmek için isteyen, oturur korsan izler, internetten indirir izler..
Yeni çıkan bir film dvd'si 20-25 tl, sinema desen 8-26 tl, korsan dvd 3-5 tl, internette film bedava..
Tabii ki benim de dvd koleksiyonum var, arada bir sinemaya giderim var, ama en çok internetten indirdiğim cigabaytlarca film var.. En güzeli tabii ki sinemada izlemek ama ona paradan da ziyade zaman gerek..


Yönetmeni de başrolü de Ben Stiller olan filmi, James Thurber'in öyküsünden geliştirerek senaryolaştıran Steve Conrad imiş. Ben Stiller'ı zaten biliyorsunuz; Thurber, 1900'lerin ilk yarısında çok çalışmış gazeteci-yazar-çizer; Conrad ise senaryocu, Will Smith'li The Pursuit of Happyness (2006) ve Nicolas Cage'li The Weather Man (2005)'in senaristi. Filmde Stiller'a, Kristen Wiig, Adam Scott ve biraz da Sean Penn eşlik ediyor.


Walter Mitty, efsanevi Life dergisinin negatif fotoğraflar departmanında çalışıyor. Derginin fotoğrafçısı meşhur Sean O'Connell'ın bir nevi asistanı, onun gönderdiği negatifleri işleyerek dergiye basılacak hale getiriyor. Sean, maceracı fotoğrafçı, Walter'la sadece telefonda konuşarak işleri idare ediyor. Walter da, dergideki bu işinden başka hiçbir şeyi olmayan bir adam..

Küçükken kaykay yapmasını ve sürekli aksiyonlu hayaller kurmasını saymazsak tabii. Dergide yeni işe başlamış bir kıza da yanık, ama işte... Dergi el değiştirmiş, kapanacak, son sayısı çıkacak ve Sean son sayıya kapak için Walter'a 25 negatif gönderdiğini yazıyor. Ancak 24 negatif var ortada, Walter'ın kayıp 25. kare için Sean'a ulaşması gerekiyor ama maceracı fotoğrafçı kim bilir hangi ilginç fotoğraf için Dünya'nın neresinde.. Aksiyon peşinde koştuğu hayalleri gerçek olacak Walter'ın, Sean'ı bulması ve 25. kareyle kapağı tamamlaması gerekiyor.


Yani, fena değil aslında ama bilemiyorum ya.. Çok eğlenerek izledim aslında, tabii ki bir sürü de rahatsız edici detay buldum ancak genel olarak tatlı film olmuş. İzlenebilir notu verdim yani, çok iyi değil ama iyi işte..


03.04.14
Oku..

300: Rise of an Empire (2014)


İlk film olan 300 (2006)'le o kadar farklı ki.. Kalite baya düşmüş; ilkinin yönetmeni Zack Snyder'ın senaryo ve yapımcı kadrosunda olmasını şaşkınlıkla öğrenirken, yönetmeni Noam Murro'nun da daha önceki işi olarak sadece Smart People (2008)'ı görmem, başka da bi şey görmemem, "Nasıl olmuş da güzelim filmin devam hali böyle birine verilmiş" dememe sebep oluyor.


Frank Miller'ın, 'Xerxes' isimli çizgi romanının uyarlaması. Bu hikaye, 300 (2006)'ün devamı niteliğinde, evet, ama Spartalı yiğitleri değil, Atinalıları merkeze alıyor. Xerxes (Rodrigo Santoro), hatırlayacağınız üzere, Leonaides'ın (Gerard Butler) atarlandığı, Pers kralı.. Tanrı-kral.. Xerxes'i Xerxes yapan, Yunan asıllı Pers kumandan Artemisia (Eva Green) imiş. Artemisia, Atinalıların komutanı Themistocles'le (Sullivan Stapleton) kapışıyor. Yani ortada Spartalı yok, bi şey yok.. Yani bilmemkaç Atinalı.. Tabii sonda, Atinalılara yardıma gelen Kraliçe Gorgo (Lena Headey) idaresinde 300 bin Spartalı ile film bitiyor. Yani üçüncü film yakında deniyor..


Hikaye zayıf, diyaloglar leş.. Oyunculuklar kötü, kurgu çok tırt.. İlk filmdeki ustalık bu filmde yok; her anlamda.. Efektler falan da.. 3 boyut yapacaz diye gereksiz kan fışkırtmalar falan.. Resmen beğenmedim lan. Hayal kırıklığı.. Savaşın denizde geçmesi hikayeyi iyice sevimsiz yapıyor. 4 verdim 10 üzerinden.. İlki 8 idi..


DipNot: Eva Green bazen güzel bazen değil, ama hep sevişiyor.. Memelerinin gözükmediği filmine rastlamadım galiba..

02.04.14
Oku..