Yönetmenler: Wes Anderson..


Teksas'ta üniversitede okuduğu dönemlerde Owen Wilson'la tanışan Wes, beraber yazdıkları Bottle Rocket [1994]'i film yapar. Sonra çektikleri bu kısa filmi bir yapımcıya gönderirler ve aynı filmin uzun metrajı için finansman sağlamış olurlar. Bottle Rocket (1996) bu şekilde çekilmeye başlanır. Hemen sonra yine Owen Wilson'la Rushmore (1998)'un senaryosunu yazarlar. Bu filmi kendi okuduğu okulda çeken Wes de, o dönemlerde tıpkı filmdeki karakter gibi okulda tiyatro oyunu yazıp sahnelemiş. Ayrıca bu film kadrosunda yer alan Bill Murray ile araları o kadar iyi olmuş ki bunda sonra yaptığı her filmde beraber çalışmışlar. Filmlerinin yazarlığını da yapan yönetmen aynı zamanda görüntü yönetmenliğini de yapıyor. Filmde kullandığı müzikler de her seferinde büyük beğeniyle karşılanıyor. Yani en az filmleri kadar müzikleri de dikkat çekiyor.

Arkadaşı Brian Tenenbaum'un soyismini kullanarak yine Owen Wilson'la beraber kaleme aldıkları The Royal Tenebaums (2001), o sene Oscar'da 'en iyi orijinal senaryo'ya aday gösteriliyor ama A Beautiful Mind (2001)'a kaptırıyor ödülü. Owen Wilson, Luke Wilson, Bill Murray ve Kumar Pallana isimleri yer alıyor yine kadroda.
The Life Aquatic with Steve Zissou (2004), senaryosunu Noah Baumbach ile yazdığı, Murray ve Wilson'ı gözünün önünden ayırmadığı bir diğer projesi olarak kayda geçiyor. Genel itibariyle sıkıcı bulduğum bu filmi aynı zamanda Anderson'un filmografisindeki en zayıf film. Bence..

The Darjeeling Limited (2007), senaryosunu Roman Coppola ve Jason Schwartzman'la beraber yazdığı ve Schwartzman, Wilson, Murray ve Pallana ile beraber çalıştığı bir diğer projesi. Bunun müzikleri efsane cidden. Üstelik bunun devamı niteliğinde bir de kısa film var Hotel Chevalier (2007) diye, Schwartzman'ın yanı sıra Natalie Portman'ın kısa saçlı halinin yer aldığı efsane bir kısa metraj.

Bir sonraki projesi Fantastic Mr. Fox (2009) isminde bir animasyon film. Roald Dahl'ın romanından uyarlanan, Anderson imzalı olunca müzikleriyle dikkat çeken, seslendirme kadrosunda Schwartzman ve Murray'nin yanı sıra George Clooney, Meryl Streep yer alıyor. Döneminde 'en iyi müzik' ve 'en iyi animasyon film' Oscar'ına aday gösterilen film ödülü Up (2009)'a kaptırıyor. Ama izlemeye değer, kaliteli bir yapım olarak benim favori animasyonlarımdan oluyor.

Senaryosunu Roman Coppola ile beraber yazdığı son filmi Moonrise Kingdom (2012)'da Edward Norton, Bruce Willis, Bill Murray ve Jason Schwartzman var. Anderson, şu sıralar The Grand Budapest Hotel (2014) filmi için çalışmalarını sürdürüyor. Bu filmde baş karakteri Saoirse Ronan oynayacak; kadrodaki diğer isimler ise şöyle Owen Wilson, Bill Murray, Adrien Brody, Edward Norton, Ralph Fiennes ve Jude Law.

Sinemanın yanı sıra arada bir de reklam filmleri çekiyor.

28.02.2013
Oku..

Moonrise Kingdom (2012)


Wes Anderson'ın senaryosunu Roman Coppola ile beraber yazdığı son filmi Moonrise Kingdom (2012). 

Geçen gün düzenlenen Akademi Ödülleri töreninde 'en iyi orijinal senaryo' kategorisinde ödülü Tarantino'nun Django Unchained (2012)'ine kaptırdı. Bence 'en iyi film' kategorisinde de yarışmayı hak ediyordu. Gayet iyi bir film gerçekten. 


Kadroda Edward Norton, Bruce Willis, Bill Murray ve Jason Schwartzman var. Filmde Sam'i oynayan Jared Gilman, bakalım ilk filmini Wes ile çeken Jason abisi gibi olabilecek mi? Kara Hayward da büyüyecek daha..

İzci kampına katılan ve bir takım ailevi sıkıntıları olan Sam, ailesiyle sorunu olan Suzy'yi gözüne kestirir. Ve bu iki çılgın romantik, tehlikelerle dolu bir maceraya atılırlar. Muhteşem manzarada, tadına doyulmaz bir zaman geçirirler. Keşke her şey düşündükleri kadar kolay olsa.

Moonrise Kingdom için iki dakikalık bir de tanıtım filmi çeken Anderson, kendi filmlerini görüntü yönetmenliğini yapan çılgınlardan.. Şu plana bak hele..


Bu arada İngiliz grafik tasarımcı Olly Moss'un hazırladığı şöyle bi poster buldum, 'Kısa Oscar Tarihi'. Çok tatlı olmuş paylaşayım istedim.. Her senenin 'en iyi film ödülü'nü kazananını kullanmış heykel tasarımında..

Oku..

Rushmore (1998)


Olivia Williams'ın en iyi performanslarından birini izleyebileceğiniz The Postman (1997)'dan bir sene sonra yer aldığı bu proje Jason Schwartzman'ın ilk işiydi. İzleyenleriniz mükemmel bir başlangıç olduğunu görmüştür zaten. Bill Murray'nin ise yönetmen Wes Anderson ile ilk çalışmasıdır ama kesinlikle son olamayacak kadar güzel bir iş çıkarmışlardır.


Senaryosunu Owen Wilson'la beraber yazan yönetmen Wes Anderson'ın ikinci uzun metraj filmi olan bu film, zamanında Murray'ye Golden Globe'da 'en iyi yardımcı erkek oyuncu' adaylığı kazandırmış. Ödülü alamaması üzücü ancak ödülü kaptırdığı adam da The Truman Show (1998)'la aday olan Ed Harris. Sıkıntı yok yani.


Max (Schwartzman), Rushmore isimli bir okulda okumaktadır. Daha doğrusu orayı yaşamaktadır. Dersleri hariç her şeyi iyi olan, okulun gelişimi için elinden gelen hatta çok daha fazlasını yapan bir öğrencidir. Mesela okuldaki çoğu kulübün kurucusu veya yöneticisi veya en azından üyesidir. Sürekli okulun sosyal gelişimi için çalışır. Diğer öğrencilerden biraz farklı çalışan bir kafası vardır ve okula yeni gelen öğretmen Miss Cross'a (Williams) aşık olur. Kankisi Herman Blume (Murray) da kendini tutamaz, o da Miss Cross'a aşık olur.

Oyunculukların muhteşem bir seyire zemin hazırladığı filmde hikayenin sıradışılığı da epey eğlenceli bi bir buçuk saat geçirmenizi sağlıyor. Bence kesin izleyin bu filmi. Schwartzman'ın gençliğinin pek sevimli bir tarafı yok hatta epey itici ama bu da karakteri daha ilginç yapmış. 8 verdim 10 üzerinden.

27.02.2013
Oku..

Sıralı Tam Liste: Oscar 2013


Akademi ödülleri Los Angeles'ta, eski Kodak yeni Dolby Theatre'da, Seth MacFarlane'in vasat sunumuyla sahiplerini buldu. Canlı performanslarla dikkat çeken gecede kim ne kazandı bir bakalım. Hatta benim kehanetlerim ne kadar tuttu ona da bakalım.. Tikliler bildiklerim..

En İyi Film: Argo

En İyi Yönetmen: Ang Lee - Life of Pi  ✔

En İyi Erkek Oyuncu: Daniel Day-Lewis - Lincoln  ✔

En İyi Kadın Oyuncu: Jennifer Lawrence - Silver Linings Playbook


En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Anne Hathaway - Les Miserables  ✔

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Christoph Waltz - Django Unchained  ✔

En İyi Uyarlama Senaryo: Chris Terrio - Argo  ✔

En İyi Özgün Senaryo: Quentin Tarantino - Django Unchained  ✔

En İyi Sinematografi: Claudio Miranda - Life of Pi

En İyi Kurgu: William Goldenberg - Argo  ✔

En İyi Yabancı Dilde Film: Amour (Avusturya)

En İyi Animasyon: Brave  ✔

En İyi Film Müziği: Mychael Danna - Life of Pi

En İyi Orijinal Şarkı: Adele - Skyfall  ✔

En İyi Sanat Yönetimi: Lincoln ✔

En İyi Ses Kurgusu: Skyfall ve Zero Dark Thirty (paylaştılar ödülü, hak geçmesin)

En İyi Ses Miksajı: Les Miserables

En İyi Kostüm: Anna Karenina

En İyi Makyaj ve Saç: Les Miserables

En İyi Görsel Efekt: Life of Pi

En iyi filmi de bildim aslında ama içimden geçen o değildi. Onun dışında genel olarak tahminlerim tuttu. Sadece makyaja anlam veremedim. Bir de şu ses kurgusuyla miksajının farkı ne ki - bi de berabere kalmalar falan iyice, o kadar mı önemli?


Tören öncesi herkes güzel güzel giyinip pozlar verdi falan böyle. Onlar arasından da favorim Amy Adams, ne zaman istese veririm yani o derece.

25.02.2013
Oku..

Hitchcock (2012)


Scarlett Johansson'ın projeleri arasında görmüştüm bu filmi geçen sene ve o günden beri izlenecekler listemde. İlginç bir adam ve gerilim filmlerinin usta yönetmeni olarak bilinen Alfred Hitchcock'un kariyerindeki en önemli film olarak gösterilen Psycho (1960)'nun yapım sürecini anlatan biyografik film Stephen Rebello'nun 1990 senesinde yayınlanan kitabından uyarlanmıştır. Yönetmenliğini Sacha Gervasi'nin yaptığı filmde Hitch'i, Anthony Hopkins; her başarılı erkeğin arkasında olduğu gibi bunun da arkasında olan kadın Alma Reville'yi, Helen Mirren oynuyor. Vera Miles rolünde ise Jessica Biel'i izliyoruz.


imdb.com'ın gelmiş geçmiş en iyi 250 film sıralamasında 29. sırada yer alan Psycho (1960)'da Norman Bates karakterini oynayan Anthony Perkins'i, James D'Arcy canlandırırken; Scarlett Johansson ise Marion Crane karakterini canlandıran Janet Leigh'i oynuyor. Filmde, orijinale müdahale etmemek adına kurgudan sonrası gösterilmiyor. Yani Psycho (1960)'nun sadece setine konuk olup çekimlerini görebiliyoruz. Belki çok da önemli bir nokta değil ama ben takıldım işte. İyi anlamda ama, beğendim yani bu çabayı.

Çok eğleneceğinize de eminim. En azından ben böyle şeylerle çok eğleniyorum.


Son olarak dikkat çekmek istediğim bir nokta ise Hopkins'e yapılan makyajın Oscar'da Hobbit makyajıyla kapışacak olmasıdır. Filmin tek Oscar adaylığı 'en iyi makyaj' kategorisinde.
1980'de hayatını kaybeden Hitchcock filmleriyle hiç Oscar kazanamamıştı.

22.02.2013

Sıralı Tam Liste: Oscar 2013
Oku..

Flight (2012)


Bu filme -ilk çıktığı zamanlar- bir önyargım vardı. Yani "Çok izledik bu uçak aksiyonunu, yapmayın artık" diye düşünüyordum. Oscar adayları açıklandı ve bu filmle; Denzel Washington 'en iyi erkek oyuncu', aynı zamanda Real Steel (2011)'in senaristi de olan John Gatins ise 'en iyi özgün senaryo' kategorilerinden aday gösterildiler. Merakıma yenik düşüp izledim ve pişman olmadım.


Back to the Future (1985-89-90), Forrest Gump (1994) ve Cast Away (2000) gibi efsane filmlerin efsane yönetmeni Robert Zemeckis'in iyi filmleri arasına girmeyi başarıyor Flight (2012). Alkolik pilot Whip Whitaker, kötü bir koca ve kötü bir babadır. Peki iyi bir pilot mudur? Bir pilotun alkollü olması bütün yolcuların hayatını tehlikeye atar, ancak havada arızalanan ve çakılmak üzere olan bir uçağı her pilot kurtaramaz. Yolcuların hayatını kurtaran bir pilot aynı zamanda alkollüyse kahraman mıdır, suçlu mudur?


Film boyunca bunun cevabı aranıyor. Muhteşem bir gerilimle başlayan film havasını bozmadan devam ediyor. İki gün sonra gerçekleşecek Oscar'da adaylıkları çok kuvvetli olmasa da genel olarak güzel film. Ben 7/10 verdim, imdb.com da zaten 7,3 demiş. Zemeckis'in efsaneleri arasına giremeyecek olsa da iyi filmleri arasında sayılacaktır.

Filmde, pilotun karısını Kelly Reilly, latin ateşi hostesi ise Nadine Velazquez oynuyor..

Oku..

Cocktail (1988)


Cem Yılmaz bir gösterisinde laf arasında diyordu "Hayat öyle Tom Cruise'un Kokteyl filmindeki gibi değilmiş, hep öyle sandık". Merak etmiştim, yazmıştım bir köşeye hemen.

The Bank Job (2008)'un yönetmeni Roger Donaldson'ın kariyerindeki önemli işlerden biri olan Cocktail (1988), zengin bir iş adamı olmak isteyen genç Brian'ın (Tom Cruise) takım elbisesini giyip Manhattan'ın yüksek binalarındaki pek çok ofise iş görüşmesine girerek önce üniversiteye gitmesi gerektiğini öğrenmesiyle başlar. Pazarlama ve reklam konusunda yeteneği olduğunu anlatsa da her gittiği yerde önce diploma sorarlar. Kararlı çocuk Brian üniversiteye gitmeye karar verir.


Okuyabilmek için de bir yandan geçici bir iş yapması gerekecektir. Bir barın kapısında eleman arandığı yazmaktadır, girer ve işini iyi yapan bir barmene dönüşür. Okul sistemine de ayak uyduramayıp milyoner olma yolunu başka yöne çevirir. Barmenliği öğrendiği patronu Doug'dan (Bryan Brown) ayrılır, Jordan (Elisabeth Shue) diye tatlı bir kıza aşık olur ama milyoner olma tutkusundan hiç vazgeçmez. Bakalım olabilecek mi? Ben keyifle izledim, tavsiye de ederim henüz izlemediyseniz.


85'te çekilen ilk Back to the Future filmi beğenilince 3-5 yıl sonra devam filmi yapılmak istenmiş. Zaten benim pek beğenmediğim Claudia Wells'in oynadığı Martin'in sevgilisi Jennifer rolü için bu sefer Cocktail (1988) filmiyle meşhur olan Elisabeth Shue'ya teklif edilmiş. O da seve seve kabul ederek filmografisine iki klasik 'devam filmi' eklemiş. Hatta devam eden kariyerinde bir de benim çok beğendiğim Leaving Las Vegas (1995) var. Nicolas Cage'in başrolünde olduğu filmde Shue da başarılı bir performans sergilemişti. Sonra da zaten aldı yürüdü.

17.02.2013
Oku..

Yönetmenler: Andrew Dominik..


Hakkında çok fazla bir şey bilinmeyen Yeni Zelandalı yönetmen. Sarışın. Ve son iki filminde Brad Pitt'le çalıştı. Zaten toplamda üç filmi olan bir yönetmen. O kadar yani çok bilgi yok. Filmlerinden bahsedelim.

Chopper (2000), Mark Brandon Read'in otobiyografik romanından senaryolaştırılıp filme çekildi. Read, filmde de anlatıldığı gibi birçok adam öldürmüş ama öldürdüğü adamlar kötü adamlar olduğu için bir kısım tarafından kahraman olarak görülen bir suçlu. Hapse girmeler çıkmalar, delilik diz boyu, psikopat herifin teki. Hücredeyken hayatını anlattığı bir kitap yazıyor ve çok satan oluyor. Sonrasında ünlü bir yazara dönüşüyor.
2000 yılında yapılan bu filmde Read'i, Eric Bana canlandırıyor. Ki benim izlediğim en iyi Eric Bana performansı. Yazarlığıyla meşhur olan Read filmden sonra iyice popüler oluyor. Oyunculuğa falan girişiyor hatta; Trojan Warrior (2002) diye bir komedi film yapılmış ve Read orada Eric Bana'yı oynuyor. Şu sıralar çekimleri devam eden Groomless Bride (2014) isimli bir komedi filmde de rolü var. Neyse konuyu çok dağıtmadan Chopper'ın başarılı bir film olduğunu söyleyeyim. Hatta Hollywood'daki Türkçe başlığına giren şöyle de bir sahnesi var..


İlk filmiyle dikkatleri üzerine çeken Dominik, bu kez de Ron Hansen'in aynı isimli romanından The Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford (2007)'u beyaz perdeye taşıyor. Başrolde Brad Pitt'in yer aldığı proje gayet başarılı bir iş olarak hafızama kazınıyor. Çektiği iki filmde iyi olunca insan "Hadi bu adam film çeksin de izleyelim artık" diyor.

Killing Them Softly (2012). Fragmanı yayınlandığı günden itibaren merakla bekledim. Başrolde yine Brad Pitt ve yine kitap uyarlamasından vaz geçemeyen Dominik. Bu sefer George V. Higgins'in Cogan's Trade isimli romanından uyarlamış senaryoyu. Hatta Brad Pitt'in yanına da Ray Liotta'yı koymuş. Nasıl beklemem ben bu filmi.
Film indi, oturdum izledim, uyumamak için zorladım kendimi. Bu kadar kötü bir film beklemiyordum gerçekten. Pitt'in en kötü performansı diyecem ama o ne yapsın yönetmen ne istese onun yapıyorlar sonuçta. Şöyle ki ben Pitt'in oynadığı Jackie karakterini hiç anlamadım, neden orada o. Hatta neden böyle bir film var. Bu adam neden böyle bir film yapmış olabilir hiç anlam veremedim.

16 Şubat 2013
Oku..

A Good Day to Die Hard (2013)


John McClane hayırsız oğlunun Rusya'da ne haltlar yediğini görmek için yıllık izninde atlıyor uçağa gidiyor yanına. Önceki Die Hard filmlerinden edindiğimiz bilgilere göre McClane için tatil günü demek aksiyon demek, vurdu kırdı demek. Daha uçaktan iner inmez oğlunun acayip işlere karıştığını görüyor; e sonuçta babasının oğlu. Sürekli 'durduk yere aksiyon'a giren John McClane parçalanmadık araba, öldürülmedik kötü adam, düşürülmedik helikopter bırakmıyor.


Yalandan çernobil temalı bir senaryo yazılmış gerisi aksiyon, salt aksiyon. Bruce Willis'in oğlu rolünde izlediğimiz isim Jai Courtney (ki Jai, Spartacus'ün ilk sezonunda Varro rolüyle tanındı). Willis'in kızı rolündeki Mary Elizabeth Winstead'ı da azıcık izliyoruz bu filmde. Filmin Rus kötü adamını Sebastian Koch oynarken yönetmen koltuğunda ise Max Payne (2008)'in İrlandalı yönetmeni John Moore var.


15.02.13
Oku..

Vizyon: Şubat Ayının 2. Haftası


CM101XXMI Fundamentals (2013) ve Celal ile Ceren (2013) ile başlayayım. Yine dopdolu bir haftasonuyla başladılar haftaya -sinemalarda hafta cumadan başlar-.
Cem Yılmaz'ın gösterisini sinemada izlemek isteyen kalabalığın arasına karışan bi 'masum köylü' vardı bu hafta. Başlarda bir ara dışarı çıktı "Pardon, ben yanlış mı girdim acaba? Cem Yılmaz'ın filmi diyorlardı." dedi. Dedim "E, film dedikleri bu işte!", "Fragmanı vardı ama böyle değildi" dedi. Artık yapacak bir şey kalmamıştı. "Abi almışsın artık bileti, gülmene bak, bu da fena değil" dedim ve içeri teptim adamı.

Vizyonda ikinci haftasında daha çok izlenen bir Hükümet Kadın (2013) gördüm; bir de üçüncü haftasında küçük salona alınan G.D.O. Karakedi (2013)'ye yer bulmakta güçlük çekenleri. Bu hafta 3D gözlüklerden kurtulup normal bir salonda normal haliyle izlenen Hollywood temsilcisi Hansel & Gretel: Witch Hunters (2013) aksiyonseverlerle buluşmaya devam etti. Bir de küçük izleyiciler için bu hafta da devam eden Kahraman Maymun / Marco Macaco (2013). Hep tam dolu.

haftanın karesi: G.D.O. Karakedi (2013)'den..

Bu hafta yeni bir şeyler arayanlara Mutlu Aile Defteri (2013) ve The Penguin King (2012) vardı. Geçen hafta -kimeydi hatırlamıyorum- birine dedim ki sinemalarda neden belgesel oynamıyor yahu. Hani biz belgesel izleyip caz dinliyorduk hep. Bir kaç gün sonra da işte The Penguin King (2012) isimli belgeselimsi eğlenceli film izleyiciyle buluşmak istedi. Tam olarak amaç neydi anlamadım ama filme çocuklarının gönlünü hoş etmek isteyen aileler ve masum çocuklar girdi. Bekledikleri kadar hareketli olmayan filmi çok beğenmedi çocuklar, sıkıldılar. Ama lafı açılmışken geçen yeğenini bu filme getiren bir kız vardı hani, bizi okuyorsa buradan çok selamlar.

Mutlu Aile Defteri (2013) ise haftanın yeni yerlisi. Nihat Durak yönetimindeki filmde, Tuncel Kurtiz'in babası olduğu ailenin fertlerini İlker Aksum, Öner Erkan, Bülent Parlak, Binnur Kaya, Büşra Pekin... Bunların hepsi aile ferdi olmayabilir ya; fragmanını bile doğru düzgün izlemedim. Film kalabalık topladı mı peki? Çok değil. Ama az da değildi. Mesela bir Hükümet Kadın kadar izlenmedi ilk haftasında.

10.02.13
Oku..

Black Snake Moan (2006)


Daha önce hiç bir filmini izlemediğim Craig Brewer'ın yazıp yönettiği ve bütün filmlerini izlenecekler listeme eklettiren güzellikte bir film. Christina Ricci bebeğimin baş rolünde olduğu ve Samuel L. Jackson, Justin Timberlake gibi isimlerin ona eşlik etmekten kendilerini alamadıkları dram hatta romantik-dram türündeki bir film.


Çocukluğuna inilmesi gereken bir sevişme bağımlısı hatun, ezik mi ezik aşık bir çocuk, karısından ayrılan eski bar şarkıcısı yeni pazarcı bir adam. Yollar kesişir, birbirlerinin yarasına merhem olmaya çalışırlar. Anlattırmayın bana filmi işte, seksçi kızı zincire vurarak terapiyle iyileştirebileceğine inanan siyah adam var, hikaye bu..

Gayet başarılı bir film. Tam bir Amerikan.

Virginialı yönetmenin kasaba hikayesi işte. 8 verdim ben 10 üzerinden.


04.02.13
Oku..

1. Geleneksel: Oscar Adayları ve Kehanetlerim


the 85th academy awards, 


Seth MacFarlane'in sunacağı 24 Şubat gecesi 85.'si düzenlenecek olan Akademi Ödülleri Töreni öncesi kehanetlerimi çok ciddiye almayın - ama öyle çok boş da konuşmam yani. Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi'nin yaklaşık 6000 kişi olan üyelerinin -ki üye olmak için sinema alanında seçkin bir kariyere sahip olmak ön koşuldur- oylarıyla belirlenen adaylar aşağıdaki gibidir. 

(belgesel ve kısa film kategorilerini çıkardım kimse ilgilenmiyor diye)

Aşağıdaki listede bold yazılanlar kazanana dair kehanetlerimi müjdelemekte.


En İyi Film

Amour
Life of Pi
Lincoln
Argo
Beasts of the Southern Wild
Silver Linings Playbook 
Django Unchained
Zero Dark Thirty
Les Misérables

En İyi Yönetmen

Amour - Michael Haneke
Beasts of the Southern Wild - Benh Zeitlin
Life of Pi - Ang Lee
Lincoln - Steven Spielberg
Silver Linings Playbook - David O. Russell

En İyi Kadın Oyuncu

Jessica Chastain (Zero Dark Thirty)
Quvenzhané Wallis (Beasts of the Southern Wild)
Naomi Watts (The Impossible) 
Jennifer Lawrence (Silver Linings Playbook)
Emmanuelle Riva (Amour)

En İyi Erkek Oyuncu

Bradley Cooper (Silver Linings Playbook)
Joaquin Phoenix (The Master)
Daniel Day-Lewis (Lincoln)
Denzel Washington (Flight)
Hugh Jackman (Les Misérables)

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu

Amy Adams (The Master)
Sally Field (Lincoln)
Anne Hathaway (Les Misérables)
Helen Hunt (The Sessions)
Jacki Weaver (Silver Linings Playbook)

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu

Alan Arkin (Argo)
Robert De Niro (Silver Linings Playbook)
Philip Seymour Hoffman (The Master)
Tommy Lee Jones (Lincoln)
Christoph Waltz (Django Unchained)

En İyi Sinematografi

Anna Karenina - Seamus McGarvey
Django Unchained - Robert Richardson
Life of Pi - Claudio Miranda
Lincoln - Janusz Kaminski
Skyfall - Roger Deakins

En İyi Animasyon

Brave
Frankweenie
ParaNorman
The Pirates! Band of Misfits
Wreck-It Ralph

En İyi Kurgu

Argo - William Goldenberg
Life of Pi - Tim Squyres
Lincoln - Michael Kahn
Silver Linings Playbook - Jay Cassidy, Crispin Struthers
Zero Dark Thirty - Dylan Tichenor, William Goldenberg

En İyi Görsel Efekt

The Hobbit: An Unexpected Journey 
Life of Pi
The Avengers 
Prometheus
Snow White and the Huntsman 

En İyi Orijinal Şarkı

"Before My Time" / Chasing Ice - Söz ve Müzik: J. Ralph
"Everybody Needs A Best Friend" / Ted - Müzik: Walter Murphy; Söz: Seth MacFarlane
"Pi's Lullaby" / Life of Pi - Müzik: Mychael Danna; Söz: Bombay Jayashri
"Skyfall" / Skyfall - Söz ve Müzik: Adele Adkins, Paul Epworth 
"Suddenly" / Les Misérables - Müzik: Claude-Michel Schönberg; Söz: Herbert Kretzmer 

En İyi Film Müziği

Anna Karenina - Dario Marianelli
Argo - Alexandre Desplat
Life of Pi - Mychael Danna
Lincoln - John Williams
Skyfall -Thomas Newman

En İyi Makyaj

The Hobbit: An Unexpected Journey
Hitchcock
Les Misérables

En İyi Sanat Yönetmeni

Anna Karenina - Sarah Greenwood, Katie Spencer
The Hobbit: An Unexpected Journey - Dan Hennah, Ra Vincent, Simon Bright
Les Misérables - Eve Stewart, Anna Lynch-Robinson
Life of Pi - David Gropman, Anna Pinnock 
Lincoln - Rick Carter, Jim Erickson

En İyi Ses Miksajı

Life of Pi
Argo
Skyfall
Les Misérables
Lincoln

En İyi Kostüm

Mirror Mirror
Anna Karenina
Lincoln
Snow White and the Huntsman
Les Misérables

En İyi Ses Kurgusu

Life of Pi
Zero Dark Thirty
Argo
Django Unchained
Skyfall

En İyi Özgün Senaryo

Amour - Michael Haneke
Django Unchained - Quentin Tarantino
Flight - John Gatins
Moonrise Kingdom - Wes Anderson & Roman Coppola
Zero Dark Thirty - Mark Boal

En İyi Uyarlama Senaryo

Argo - Chris Terrio
Beasts of the Southern Wild - Lucy Alibar & Benh Zeitlin
Life of Pi - David Magee
Lincoln - Tony Kushner
Silver Linings Playbook - David O. Russell

En iyi film kategorisinde Argo (2012) bir sürpriz yaparsa şaşırmam; bkz. Golden Globe. 

En iyi kadın oyuncu kehanetimi tecrübelerime dayandırdım. 
Görsel efekt kategorisinde The Avengers (2012) alsın ya. 
Ses miksajı ile kurgusunun farkı nedir bilmiyorum attım. 
Ben kehanetlere inanmam.

04.02.13


Sıralı Tam Liste: Oscar 2013
Oku..

Anna Karenina (2012)


Edebiyat avcısı sinemacılardan olan Wright, Jane Austen'ın Pride & Prejudice (2005)'ı ve Ian McEwan'ın Atonement (2007)'ından sonra Leo Tolstoy'un Anna Karenina (2012)'sını da filme çekti.

Defalarca filme çekilmiş bu hikayelerle üne kavuşan yönetmen Wright son filmiyle bence bekleneni veremedi. Bu filminde de öncekilerde olduğu gibi baş karakteri Keira Knightley oynarken, diğer seçtiği klasikleşmiş romanlardan farkı İngiliz değil Rus edebiyatına ait olmasıydı. Bir de tabii diğerleri gibi düz bir kurguda değildi bu film. Zaten yeni bir şeylerin peşinde olduğu belliydi bu ara.. Sahnelerin tiyatro dekoru olması, filmin en çarpıcı özelliği. Sahne değişirken gerek kamera hareketiyle gerek dekorun değiştirilmesiyle tiyatro sahnesi havası verilmiş.


Seyircisini içine almaktan çok uzak bir kurgu olmuş aslında. Hayır hikaye güzel, ortam müsait değil. Kostümler falan muhteşem olsa da sahne olmamış yani. Ayrıca Knightley bildiğin yaşlandıkça çirkinleşiyor, önceki filmlerde de gülünce çok güzel olmuyordu ama sevimliydi; artık o kalmamış. Ayrıca hatun daha 30'una gelmeden nasıl giydirdim yaşlanmış falan diye. Yok yok güzeldi yine ama önceden daha güzeldi sanki..

En iyi film müziği, sinematografi, kostüm ve sanat yönetmeni dallarında Oscar adaylığı bulunan filmin bence pek gideri yok ama belki kostüm ve sanat; ama yani rakipler çok güçlü. 7/10'dur puanım da. Aslında ilk izlediğimde çok daha düşüktü puanım ama daha dikkatli izlediğim ikinci de yükseldi. Bu arada Sıralı Tam Liste: Oscar 2013'de kazandığı 1 Oscar görülebilir.


Keira Knightley'in başrol olduğu kadrodaki öne çıkan diğer isimler: Jude Law, Aaron Taylor-Johnson, Matthew Macfadyen, Domhnall Gleeson ve Alicia Vikander.. Çok karakterli hikaye için kadroda yer alan diğer önemli oyuncular da: Guro Nagelhus Schia, Kelly Macdonald, Olivia Williams ve o kalın sesini hiç duyamadan izlediğimiz güzellik Cara Delevingne..

Anna Karenina, tıpkı Madam Bovary gibi dünyayı kasıp kavuran, hatta yasaklanan edebiyat eserlerinden. Çünkü aldatan kadın hikayesi anlatılıyor. Aslında hikayede bir de aldatan adam var ancak Anna çok duygu yüklü olduğu için adam aldatması göze batmıyor. Anna, saygıdeğer bir yönetici ile evlidir. Kızkardeşini ziyaret için Petersburg'tan Moskova'ya gider ve Kitty'nin sözlüsü Vronsky'ye vurulur. Başta yüz vermese de adamın ısrarlarına dayanamaz ve büyük bir yasak aşk başlar. Onu anlatır Anna Karenina. Tolstoy'un kapkalın kitabını senaryoya çeviren Tom Stoppard'dır.


Romanın bilinen ilk filmi Anna Karenina (1935), Clarence Brown yönetiminde.. Sözkonusu filmden bir önceki uyarlama ise Sophie Marceau ve Sean Bean'li Bernard Rose yönetimindeki Anna Karenina (1997).. Sadece sinema değil, sahnede de çok kullanılmış hikayenin bizdeki örneğini ise Kent Oyuncuları 2006-07 sezonunda sergiledi.. O oyunda Demet Evgar da vardı ama Kity'yi oynuyordu..

04.02.2013 Güncellendi 020316
Oku..

Vizyon: Şubat Ayının 1. Haftası


İlk olarak, beşinci haftasına giren CM101MMXI Fundamentals (2013) tek salona düşüp tüm koltuklarını doldururken; dördüncü haftasına giren ve toplamda gişede Cem Yılmaz'ı geçen Celal ile Ceren (2013) iki salonda oynuyor ve salonları neredeyse doldurmaya devam ediyor. Celal ile Ceren (2013)'de +13 yaş sınırı olmasına aileler tepkili. 'İnternetten neler öğreniyorlar, bu film ne yapacak onlara' mantığındalar. Hatta dün bir anne, bu filmde yaş sınırı olup Cem Yılmaz'ın gösterisinde olmamasına sinirlenmişti.

Derken vizyonda ikinci haftasına giren G.D.O. Karakedi (2013) ilk haftaki kadar olmasa da hala seyirci çekebiliyor. Ancak beğenmeyen sayısı beğenen sayısıyla kafa kafaya gibi. Ben de her geçen gün bir kısmını daha izlediğim film hakkında başta biraz soğuktum ama izlenebilir gibi duruyor. Özellikle müzikleri epey beğeni bonusumu topladı. Mama (2012) ise çizgisini bozmadan hala kendi çapında bir kitleyle vizyondaki yerini korumaya devam ediyor. Ama bu hafta son haftası olur gibi.

haftanın karesi: Hansel & Gretel (2013)'den: Gemma Arterton

Bu hafta vizyona giren, Demet Akbağ'ın başrolünde olduğu, yönetmenliğini Sermiyan Midyat'ın yaptığı  Hükümet Kadın (2013) filmi bu haftanın en kalabalık çeken filmi oluyor. Ve çıkanlar da filmden tatmin olmuş duruyorlar. Ama filme giren insanların yaş ortalamasının biraz orta üstü olduğunu belirtmek gerekir.
Bu hafta vizyona giren ve çocuk seyircilerin büyük hevesle geldikleri  Kahraman Maymun / Marco Macaco (2013)'dan çıkan çocuklar çok mutlu, anne babalar "Oh be bitti".

Geliyoruz bu haftanın 3D vizyon filmine: Hansel & Gretel: Witch Hunters (2013). Snow White and the Huntsman (2012)'dan sonra yakın zamandaki bir diğer masal uyarlaması olarak çıkıyor karşımıza. Klasik bir masal, aksiyon sahneleri yaz, efektini bol tut, 3D'yi de çak, sal gitsin piyasaya. İzlenir, izlenmez değil ama yer mi anadolu çocuğu?! Başrolde iki sene üst üste Oscar'a aday olmuş Jeremy Renner ve yönetmen koltuğunda Tommy Wirkola var. Herhangi bir olay yok, zaman geçirmelik izlenir işte. Ki izleniyor da. Ama kişisel tahminim ömrünün uzun olmayacağı yönünde.

03.02.13
Oku..

Fasle Kargadan (2012)


İranlı yönetmen Bahman Ghobadi'nin Martin Scorsese'nin desteğiyle yaptığı Fasle Kargadan (2012) İran-Türk ortak yapımı bir film. Filmin bir kısmı İran'da bir kısmı da Türkiye'de geçiyor - 70'ler İran'ı ve günümüz Türkiye'si.

Scorsese, Ghobadi'nin önceki işlerini beğenerek takip ediyormuş; bu filminde de destek olmak istemiş. Ne açıdan destek oldu bilmiyorum filmin başında adı geçiyor - muhtemelen Amerika'da da izlenmesini sağlamıştır.
Ghobadi'nin, derdini başka şekilde anlatma, metafor peşinde koşma çabası dikkat çekiyor her filminde. Bu filminde de havadan düşen kaplumbağalar ve gergedanlar var, acaba bize ne anlatmak istiyor bir izleyin bakalım. Benim puanım 6/10'dır. Bi izlenebilir yani.


Filmde bir şair ve karısı (Behrouz Vossoughi ve Monica Bellucci); bir de bunların şoförü var (Yılmaz Erdoğan).. 77'de İran'dalar. 2010'da Türkiye'de, İstanbul'da, karısını arayan şair önce karısının kızını buluyor (Beren Saat).
Kadrodaki diğer isimlerden Caner Cindoruk, şairin gençliğini; Yılmaz Erdoğan'ın karısı Belçim Bilgin ise kızın arkadaşını oynuyor.

Bu arada, bi adamın, gençliğinde şoförlüğünü yapan adamın kızının şoförü olması da 'ey gidi zalım dünya' dedirtiyor.

03.02.13
Oku..

Life of Pi (2012)


Çok güzel film. Hatta muhteşem yani. Ancak rahatsız eden, filmin kalitesini düşüren bir şeyler var tam anlayamadığım. Anlayamadığıma göre öyle çok göze batmıyor demek ki; sıkıntı yok o zaman.

O kaplanı nasıl yaptınız, ulan o okyanus.. bence teknik anlamda -ses olsun, kurgu olsun, efekt olsun- eli boş dönmez Akademi töreninden. Biliyorsunuz 11 dalda Oscar adayı gösterildi. Gerçi ülkemizde çok seyirci yakalayamadı ama genel olarak gayet izlendi bu Oscar muhabbeti sayesinde. (bkz. Vizyon)


Yönetmenliğini Ang Lee'nin yaptığı film Yann Martel'in romanından uyarlanmış. Filmde, babasının hayvanat bahçesinde doğup büyümüş Pi'nin (Suraj Sharma), günün birinde bir Bengal kaplanıyla baş başa kalması hikayesini anlatması anlatılıyor.

Oscar'da aday olduğu kategoriler: En iyi uyarlama senaryo, ses kurgusu, ses miksajı, sanat yönetimi, orijinal şarkı, film müziği, görsel efekt, kurgu, sinematografi, film ve yönetmen.

31.01.13

Sıralı Tam Liste: Oscar 2013
Oku..