Marvel Evreni'nin en psikopat karakteri belki de, hatta anti-kahramana kayan bir kahramanlık janrı söz konusu.
Adamımız Frank Castle, Deniz Kuvvetleri'nde görevli bir eğitimli askermiş. Düşman hattındaki başarılarından ötürü sevilen, saygı duyulan, -ona "aday ol oy verelim, iste can verelim" diyen- askerlerle kurulan gizli bir ekibin lideriymiş. Tek isteği sağ salim askerliğini bitirip karısına ve kızına kavuşmakmış. Ama dahil olduğu ekiple, gizli görevlerde çok acımasız işler yaptığından psikolojisi bozulmuş. En son pislik olduğuna ikna olduğu bir komutanına saldırınca askerliği yanmış, kaçak göçek adam olmuş. Sonra öğrenmiş ki karısı ve kızı eğitimli askerlerce öldürülmüş. Nasıl kafayı yemesin?!
Zaten psikolojisi gidik olan Frank, önüne geleni hırpalamaya, çok hakkettiyse o kişi, işi parçalamaya, vurmaya, mahvetmeye vardırır. Sonra kendi kanunlarınca, başta ailesinin katilleri olmak üzere eli kana bulaşmış her pisliği yok etmeye ant içer. Ve halk ona cezalandırıcı yani 'The Punisher' ismini takar. Kimi onu haklı bulurken, kimi de kimseninin kendi kanunlarını yazamayacağı yönünde fikir beyan eder.
İlk kez 1974 Şubat'ında, Spider-Man'in bir çizgi romanında denk geldiğimiz karakterin yaratıcıları Gerry Conway, John Romita Sr. ve Ross Andru'dur. Normalde kahraman dediğimiz tipler, suçluları yakalayıp adalete/polise teslim eder, Frank böyle yapmaz ve çoğu zaman kahramanlarla karşı karşıya gelir. Ama asla masum olduğuna inandığı birine zarar vermeyip, genelde pataklayıp, etkisiz hale gelince bırakır. Ama kötü adamsanız yandınız!..
Şimdiye kadar 3 sinema filmi yapılmış karakterin son olarak Netflix'te yayınlanmış 2 sezon dizisi yer alıyor. Benimle yaşıt The Punisher (1989)'ın yönetmeni Mark Goldblatt senaristi Boaz Yakın; Frank rolüyle ise Dolph Lundgren'i izliyoruz. Bunu çok sonra çekilen Thomas Jane'li The Punisher (2004) takip ediyor. Jonathan Hensleigh'ın yönettiği bu filmde kötü adamı ise Jhon Travolta oynuyordu. Sonraki film Punisher: War Zone (2008) ise Lexi Alexander yönetiminde, Ray Stevenson baş rolünde çekilmiş; Punisher'ın Jigsaw'la mücadelesini anlatıyor. Jigsaw da Frank'in eskiden kardeşim dediği silah arkadaşı Billy'den başkası değil!
Netflix'te ilk olarak Daredevil (2015-18) dizisinde yan karakter olarak karışımıza çıkan Frank, bir sene sonra baş karakter olduğu The Punisher (2017-19)'da maceradan maceralara koşar. Her seferinde bir sürü kötü adamı kıyma makinasından çıkmışa benzeten psikopat Frank, hatırlı dostlarından da ister istemez faydalanır. Herkes içten içe haklı olduğunu bilir ama kimse yaptıklarını doğru bulmaz. Onun için Frank'in tarafında olmak, onun arkadaşı olmak işleri zorlaştırır. Dizide Frank'i oynayan isim Jon Bernthal.. "Whorr Horrğ!.." diye kükreye kükreye oynuyor bütün diziyi..
Daredevil (2015-18)'da ilk başlarda Matt Murdock'ın asistanı olarak tanıdığımız ve sonra kendi kendine bir çok belaya atılan Karen Page ile Frank arasında kaç sezondur yaşanan kaçak aşk ve The Punisher (2017-19)'ın ikinci sezonunun başında barmen kızla arasında olanlar Frank'in aslında hala sevgiye aç olduğunu gösterir gibi karakter analizi gibi bişey gibi bişey de yazıp burada konuyu kapatıyoruz..
Marvel'in en karanlık dizisi belki de.. Çok fazla kan revan, gereğinden fazla şiddet içerdiğini hatırlatıp meraklısına tavsiye ediyorum.. Özellikle diziyi tavsiye edeyim yani, efektleri falan haliyle daha derli toplu ama Son sezondaki Jigsaw makyajına da sövmeden edemiyorum, Hakan: Muhafız (2018- ) mı çekiyosunuz Netflix, bu ne özensizlik, keşke daha cesur bir makyajla karşımıza çıksaydı Billy.. Bu kadar..
5 Nisan 2020
