One Night in Istanbul (2014)


Evet sayın seyirciler, kameralarımızı 2005 UEFA Şampiyonlar Ligi Finaline, İstanbul sınırları içinde olduğu iddia edilen Atatürk Olimpiyat Stadyumununa çeviriyoruz. Orada son zamanlarda, hele de sokağa çıkma yasaklarına maruz kalınan bu Korona Günlerinde, in cin top oynuyor. Son 5 senedir Ümraniyespor'un takıldığı bu stat, 15 yıl önce tüm dünyayının nefesini tuttuğu anlara ev sahipliği yapmıştı. Milan-Liverpool mücadelesinde ilk yarı sonucu 3-0 olup Milan tarih yazmak için kolları sıvamışken, soyunma odasında Türk'ün biri ikinci yarı için Liverpool'u gaza getirmiş olacak ki, 3-3 maç sonucuyla penaltılara giden maçı Liverpool kazanmıştı. Siz bu hikayeyi bir de Liverpoollu birinden dinleyin.


Liverpoollu taksici Tommy ve kankası Tony, takımlarının maçlarını izlemek için çok sefer deplasmanlara gitmişlerdir. Ve bu sefer de Şampiyonlar Ligi finali İstanbul'da oynanacaktır. Keşke gidebilsek diye çok içlenirler ama para pul yok, otur oturduğun yerde diye birbirlerini sakinleştirirler. Tommy'nin oğlu da futbolla hiç ilgilenmez aslında ama babası ve arkadaşının bu İstanbul geyiğini duyunca, "Off İstanbul'a mı gideceksiniz, çok iyi ya" falan der, Tommy de oğlunun İstanbul gezisi fikrine yükselmesini bir işaret olarak görür ve "Sen de gelmek ister misin?" der. Yani oğlanı maça götürmek için tek çare İstanbul'sa, öyle olsun anasını satayım diyerek battı balık yan gider..

Bir takım kötü adamlardan borç almaya çalışırlar. Olmadı aile yadigarı olan "Hitler'in kol düğmeleri" ortaya çıkar, bunu satmaya çalışırlar. (Hikayenin bu ve daha bir sürü kısmı çok salak, tefeci adam İstanbul'da kol düğmeleri için alıcı bulur, bizimkileri maçı izlemeye ama aslında malı teslim etmeye göndermiş olurlar. İstanbul'daki kötü adamlar parayı başkasından çalıp bizimkilere kaptırır falan saçmalık, o para kimindi, kim kime verecekti, kol düğmelerinin alıcısı kim, hiçbir şey anlatılamadan olan olur biten biter.) İstanbul'a hem maç izlemeye hem de bir emanet teslimatı için gelen 2 baba 2 oğul 4 İngilizin, maç için gelen başka taraftarlarla ve kötü adamlarla macerası...


O kadar düz ki film, algı gereği adamlar İstanbul'a gelir gelmez fes takıyorlar. Hayır bir de bu işe kalkışmadan önce çalışmışlar da, İstanbul'da geçiyor diye Midnight Express (1978)'i izlemişler, hapse düşme sahnesine Hollywood göndermesi de yazmışlar falan.. Stadı daha uzağa yapsaydınız amk laf sokmalı güzel şeyler de var.. Yani aslında anlattığı tipler çok gerçek olabilir ama kafalardaki İngiliz algısı o olmadığı için doğru gelmiyor; yoksa Liverpool'a giden hanzo Türk grubu da böyle, İstanbul'a gelen hanzo Liverpoollu grubu da.. Aynı aslında ama algı yanıltıyor.. Yani aslında bizim vizyon canavarı Lazlı Kürtlü şive komiği komedi filmlerimiz ayarında.. Hele bir de posterdeki plakayı kes ya, Amasya ne olum ya!.. Bilememek çok kötü lan..

Sonuçta maceradan maça vakit kalmayan İstanbul'da her an her şey olabilir mesajı çıkıyor. Steven Waddington'ın baş rolü oynadığı filmde Sedat Mert, Gamze Seber ve küçük bir rolle de Erkan Kolçak Köstendil yer alıyor, tabii ki, İngilizce-Türkçe karışık oynayarak, "Where is my money amına koyim!.."

20 Nisan 2020