The Professor (2018)


Johnny Depp'in ne kadar klas bir adam olduğunu bir kez daha gördüğümüz, efsane havalı göründüğü bir film daha!.. Kız olsam çok fena aşık olabilirdim, veya kanser olsam!

Akciğer kanseri teşhisi geç bir aşamada konmuş Richard, üniversite binası yapılmış eski bir kalede edebiyat profesörüdür. Çok mutlu ilerlemeyen bir evliliğinden genç bir kızı vardır. Ayrıca aynı üniversitede görev yaptığı karısı onu rektörüyle aldatıyordur. Zaten mesleği gereği hafif melankolik olması gereken Richard, kanser olduğunu öğrenince iyice gevşer. Tedavi olsa en fazla bir yıl yaşayacağını öğrendikten sonra da tedaviyle uğraşamayacağını düşünür, 3-5 ay neyse bekleyip ölmek ister.


Edebiyat profesörlerinin biraz değişik olmaları adettendir, çünkü görevleri sonraki nesillere değişik olmayı öğretmektir. Richard da onu yapar derslerinde. Ve bu aşamadan sonra kendi sınırlarını da gayet güzel zorlayacaktır. Richard'ın açık zihninden nemalanmak isteyen kalbur üstü öğrencileri, ne olduğunu anlamasalar da bir şeyler olduğunu hissederler.

Wayne Roberts isminde, hakkında çok bi şey bilinmeyen birinin, çok tatlı teknikler kullanarak anlattığı bu hikaye umut vaadediyor; yazmış ve yönetmiş. Başrolde Johnny Depp'in çok güzel oynadığı filmde diğer rollerde, Rosemarie DeWitt karısını, Odessa Young kızını, Danny Huston kankasını ve Zoey Deutch da güzel bir öğrencisini oynuyor.


Film, öleceğini bilen birinin -hala hayattayken- son günlerini nasıl geçirmesi gerektiği arayışıyla geçiyor. Tabii ki merak ettiği şeyleri denemek listenin en başında!.. Filme puanım 7/10. Tavsiye çanları çalıyor.

6.12.19