L'annulaire (2005)


Sanat filmi gibi sanat filmi be.. Anlaşılmaz, derinliği olan replikler onda; sabit, tek planlı sahneler onda; dip ses desen, kötü piyano kayıtları desen onda; Fransızca zaten film; e seksi bacak detaylı, memeli sahneler onda.. Kadın daha ne yapsın, Diane Bertrand o kadın. Japon romancı Yoko Ogawa hanfendinin kitabından uyarlamış Bertrand. Çok etkilenmiş belli ki romandan. Hemen film yapmak istemiş. Fransız, Alman, Birleşik Krallık ortaklığında yapılmış film, Eurimages destekli.. Şu Eurimages olaylarına hakim birini bulursam benim de güzel bi fikrim var, haber salmış olayım.


Iris, yabancısı olduğu bir memlekette, limonata fabrikasında çalışırken, yanlışlıkla kırık bir şişeyle parmağını kesmiştir. Büyütülecek bi şey değil ya, ucundan azıcık sıyırmış. Nedense o işten kovulur, sakar bellediler herhalde. Sonra iş aramaya başlar Iris, parası çok azdır bir hostelde odayı bi denizciyle paylaşır. Adam gece çalışıyodur, Iris gündüz. Birbirlerini hiç görmeden işlerine gider gelirler.


Iris'in bulduğu iş de bir acayiptir. Laboratuvar der patronu. Yaptıkları iş, birini rahatsız eden bi şey mi var, getirip laboratuvara emanet ediyor, rahatlıyor. Tam anlamıyla emanetçi aslında bu adam. Atsan atılmaz, satsan satılmaz, anlamı büyük şeyler olur ya, onları buraya getirip bırakıyosun; istediğin zaman gelip kontrol edebilmek lüksüyle. Geri almak yok, verdiğin şey burda korunuyor, kalıyor. Sen de hem o 'şey'in güvende olduğunu biliyosun, hem de ondan kurtulmuş oluyosun. E haliyle böyle bir iş yapan adam normal biri değil gibi. Iris de çok normal değil aslında. Daha önceki sekreterler hep bırakıp gitmişler. Iris gitmiyor. Acaba Iris neden gitmiyor.


Filmin adının Fransızcadan direkt çevirisi: dairesel, yuvarlak demek.
Festival dili İngilizce çeviri hali ise The Ring Finger, yani 'yüzük parmağı' şeklinde.. Peki bizde nedir durum, Esrarengiz Sevgili.
Filme puanım 3/10.


Iris'i Olga Kurylenko, emanetçiyi Marc Barbe oynamış. Olga'nın ilk filmi, bundan önce sadece ufak bir konuk oyunculuğu var. İlk film performansına göre çok başarılı bir iş olmuş Olga açısından. Sonra 'toplama kısa filmler projesi' kapsamında Paris je t'aime (2006)'de kısacık bir rolle vampiri oynuyor, ki eşlik ettiği isim o dönem iyice popüler olan Elijah Wood..
Sonra birkaç Fransız işi daha derken, hop Hitman (2007)'le Hollywood'a sıçrıyor. Daha doğrusu İstanbul'a, film İstanbul'da geçiyor. İşte ertesi sene de Bond Kızı oluyor Quantum of Solace (2008)'te. Böyle gidiyor bu, Hollywood için aksiyon filmindeki seksi kız oluyor ve popisi artıyor. Water Diviner (2014)'da da Türkçe konuşuyor, dansçılıktan gelme 79'lu Ukraynalı.
Demek ki neymiş, dil bilicen aga.. Rusça anadil zaten, Fransızca ve İngilizce'den sonra bi de Türkçe.. Bravo..

070216