Inception (2010)


Rüyanızdaki kişilerle iletişim kurduğunuzda, konuştuğunuzda veya beraber bir şeyler yaptığınızda o an çok normal gelir bu durum. Dünyanın en saçma şeyi bile rüyadayken çok normaldir. Mesela çok samimi olmadığınız bir komşunuzun birkaç kez gördüğünüz annesiyle beraber ata binebilirsiniz rüyanızda ve uyanana kadar bunun saçma olduğunu düşünmezsiniz. Her şey mümkündür. Küçük bir kalabalığa bilimsel bir konuşma yapabilirsiniz ve ben bunları nereden biliyorum diye düşünmezsiniz. Daha önce hiç görmediğiniz bir kiliseyi gezerken bulabilirsiniz kendinizi. Rüyanızdaki gördüğünüz her şey sizin tasarımınızdır ve her şeyi bilebilirsiniz. Bu fikir benim aklıma geldiğinde lisede falandım. Normalde %3'ünü falan kullandığımız söylenen beynimizin, rüyalarda tamamını kullanıyor bilinçaltımız diye düşünmüştüm.


Bir süre sonra da, -daha doğrusu kitap okuma alışkanlığımın geliştiği dönemlerde Tanrı kavramına başka açılardan bakan hatta bazen sorgulayan nitelikte metinler okuduğumda- farklı şekillerde düşünmenin mümkün olduğunu buldum. Dedim ki, rüya gibi düşün. Şu an gördüğüm her şeyi ben uydurdum, sabah okula gittiğimde ders anlatan bir öğretmen olmasını kurguladım ve oradaydı, onu oraya ben yerleştirdim. Öğretmenin derste anlattığı her şeyi ona ben söyletiyorum, tıpkı rüyadakiler gibi. Peki neden bu ben her şeyi bilmiyor o zaman, sınavlardan düşük not almalar falan neden?!  Çünkü böyle olmasını istiyor, her şeyi bilmemem gerektiğini düşünüyorum. Neden çok zengin değilim? Tamam hadi değilim de neden çok zenginler var?

Şöyle cevaplamıştım bu sorularımı: Diyelim, çok beğendiğim bir film var, inanılmaz çok aşırı keyif alıyorum onu izlerken. Ya da bir müzik olsun. İşte bu tarifsiz keyfi almak için böyle bir rüya tasarladım. Tam da o anda, bu zeka seviyesinde, bu maddi imkanlara sahip ve bu tarz kıyafetler tercih ettiğim için o keyfi alıyorum. Onun için rüyamın böyle olması gerekiyor. O an için ne daha zengin olmalıyım, ne de bir tık daha yakışıklı bir hal almalıyım, yoksa denge bozulacak. Atıyorum beş sene sonra da başka bir şeyden aldığım keyif için geçerli olacak o anki ben. Ve buna hayat, hatta kader deniyor.

Aşık olduğum ama benimle ilgilenmeyen kızı, ailemi, okul üniformamı, telefonumu, hepsini ben tasarladım ve yerleştirdim buraya. Daha iyi olamaz mıydı, tabii ki olabilirdi, başkalarında gördüğüm daha iyilerini de ben kurguladım zaten ama o zaman bu ben olmazdım. Peki bu rüyadan uyanabilir miyim?! Bu haliyle, basit bir yaradılış teorisi gibi duruyor di mi..


Evet şimdi film hakkında yazabilirim. İleri psikolojiyle mimari bilgisini birleştiren tipler var filmde. Teknikte boğulmadan hızlı geçiyorum, birinin bilinçaltını ele geçirip, yarattığınız rüyasına girmenizin mümkün olduğu bir ortam. Mesela, müşteri geliyor, "unutmak istediğim anılarım var" diyor. Müşterinin bilinçaltını kullanarak, mimari tasarımını yaptığınız, her detayını kurguladığınız rüyasına giriyorsunuz ve o anıyı yok ediyorsunuz. Müşteri uyandığında sadece rüyasını bile hatırlamadığı bir uykudan uyanıyor ve öyle bir anısı olduğunu unutuyor. Peki tam tersi istenirse, birinin aklına bir fikir gelmesi gibi basit bir şeyi, kendi duygularıymış gibi göstermek gerekirse.. Buna fikir ekimi diyorlar, bir fikrin başlaması, inception..


Rüya içinde rüya diye, zamanında çok konuşuldu film. Çok başarılı bir Nolan Sineması örneği: Felsefesi iç gıdıklayıcı, tekniği göz doldurucu! İnanılmaz bir dünyada, sürükleyici bir aksiyon izletiyor film. Hikayenin yeterince derinliği yokmuş gibi başrol Cobb'un eski eşiyle mücadelesi de filmin dram yönünü yükseltiyor. Size başta anlattığım 'gerçek, aslında rüya olabilir' fikri, filmde de ortalığın karışmasına sebep oluyor..

İyice kavramak için birkaç kez izlenmesi gereken filmlerden belki, zira izledikten sonra kafasının yandığını söyleyenlerin sayısı pek az değildi. imdb.com'un En İyi 250 Film listesinde 14. sırada yer alan, 4 teknik Oscar sahibi -En İyi Film dahil 4 de ödülsüz adaylığı olan- filmin kadrosu da yıldızlar geçidi: Leonardo DiCaprio, Marion Cotillard, Joseph Gordon-Levitt, Ellen Page, Tom Hardy ve Cillian Murphy.. Muhteşem film..

22 şubat 2018