Ölümlü Dünya (2018)


Bu ara sinema salonlarında o kadar çok yerli film var ki, sevinsek mi üzülsek mi bilemiyor insan. İyi tarafı, bol bol yerli üretim olması, kötü tarafıysa gösterim fırsatı bulamayan kalitesiyle meşhur yabancı filmleri kaçırıyor olmak. Neyse ki yerli filmlerin de hepsi çok kötü durumda değil. Misal bu, Ölümlü Dünya (2018)!.. Dün arkadaşımla gidecez sinemaya işte, neler var, dedi, "Ölümlü Dünya, Cebimdeki Yabancı, Kayhan, Enes Batur.." dedim. Son ikisini duymamış olayım, tepkisi gecikmedi. Öyle diyoruz da, sabah Mesut Yar'da Enes Batur konuktu, "Filmi izlemeyenler beğenmiyor genelde, o acayip!" dedi çocuk, asdfghj, haklı abi! Ama şimdi bi filmin kötü olduğunu anlamak için iki saat işkence çekmeye de gerek yok, bazen hissedilir o, ve çok nadir patlar bu hisler.. Neyse, ölümlü dünya, çok kırmayalım çocuğu..

İşinde gücünde bir aile lokantası Anadolu Tat 1071. Babaları var, abiler, kardeşler, bir amca, bir yenge.. Ve bam bam bam! Aslında kiralık katil olan bu aile, yıllardır gizlilik içinde işlerini yürüten, tehlikeli bir şirketin uzantısı konumunda. Bir gün boş boğaz kardeşlerden birinin gizlilik ihlali yaptığı açığa çıkınca ortalık karışıyor.


Bi yerde okumuştum, başından sonuna kadar silahların susmadığı bir aksiyon filmi, diye tarif edilmişti. Unutmuşum bunu, filmin girişindeki lokanta sahneleri ve müzikler, İkinci Bahar tadında bir film izlicez havası yaratmıştı, silahlar çıkınca afalladım. Çok eğlenceli, güzel film olmuş. Tabii bazen işi basitleştiren küçük hareketleri görmezden gelerek yazıyorum bunları.

Mesela bazı yerde konuşmayı samimileştirmek için kullanılan bağlaç küfürler, olmamış mına koyim çok eğreti duruyordu. Ya da Sarp Apak bilmiyor küfretmeyi, bu da olabilir. Bi de İrem Sak, -bak normalde çok severim- böyle gülmemek için kendini tuta tuta oynamış, sanırsın Güldür Güldür sahnesinde.. Hoş değildi.. Bi de botoks yaptırmış galiba, o da hoş değil.. Aynı hoş değillik, filmin en sonunda rolden çıkan Mümtaz Taylan'da da vuku buluyor. Bi cümlecik daha sabretsen film diğer nesillere de kalsa keşke; anlık eğlenceleri için kültürel miras kavramını zayıflatıyorlar.. Hoş değildi.. He bi de Alper Kul'un karakteri biraz daha ciddi işlenseydi.. Yani biliyorum şimdi oturduğu yerden her şeye kulp takan tiplerden oldum ama biz de istiyoruz ki çok güzel filmler yapılsın be abi, bizim geleceğimiz lan bu filmler.. Sakin.. Bi Feyyaz'a bi şey demedim, o da Feyyaz zaten.. Doğu Demirkol, en iddiasız ama başarılı performanslardan biriydi filmde, tebrikler..

Ali Atay'ın Limonata (2015)'dan sonra yönetmenlik yaptığı ikinci filmi oluyor bu. Senaryosunu beş kişilik bir ekip olarak yazmışlar. E eğlenceli iş, eksikleri yok mu var, yani daha güzel olabilirdi ama işte o 'duymamış olalım filmleri'nin yanında bunlar efsane işler.. Sevgiler..

11 şubat 2018