Che (2008)


Sene 2006, ben daha üniversiteye başlamamışken, kuzenim için geldik önce İstanbul'a, kaydını yaptırdık dönüyoruz teyzemle. Ankara Otogarı'nda, AŞTİ'de, mola verilmiş, dolaşıyorum öyle, kitap tezgahı vardı, bakındım ve ucuza kalın kitap bulunca almak istedim, 'Nam-ı Diğer Che', yedi yüz küsur sayfa, beş liraydı hatırlıyorum, meşhur portresi var kapakta.. Muhtemelen korsandı ama o zaman ne korsan kitap biliyorum, ne Che'yi tanıyorum. Bak sene 2006, çok uzak değil.. Öyle büyüdük işte, evde Ernesto'nun adı geçmediği gibi kitap okuma alışkanlığımız da olmamış. Otobüse elimde Che biyografisiyle binince, bir günlük İstanbul seyahatimizde komünist olduğumu sanmış olabilir teyzem, "Senin kitabın mı o?" demişti sadece. Nitekim o eşek kadar kitabı okumadım tabii ki; ama o dönemden sonra kitap alışveriş, sahaf geziş huyu gelişti bende. Che'yi muhtemelen Gülse Birsel'in mizah kitaplarıyla takas etmişimdir. İskenderun'daki sahafımız korsan kitabı -iyi durumda olduğu sürece- sorun etmezdi, neticede o da kitap derdi. Çok sonra kah kitaplarla, kah ilgili filmlerle, internet çağında çeşitli paylaşımlarla ve İstanbul Üniversitesi'nin eski yoldaşlık zamanlarında tanıdım Ernesto'yu..


Che lakaplı Ernesto Guevara, tıp eğitimi almış Arjantinli bir gençken dünyayı dolaşma isteğindeydi. Daha yurdundan çok uzaklara gitmeden, komşu ülkelerdeki köyleri kasabaları gezerken insanların ne kadar yardıma muhtaç halde olduklarını gördü. İflah olmaz bir hümanist olan Ernesto, köy köy dolaşıp hastalarla ilgilendi. Sonra dedi ki, "Devletin işi değil mi lan bu?!" Ama devletin umrunda değildi.. İyice kötü durumdaki Küba, Amerika'nın isteklerinden zaman bulup da kendi isteklerine cevap veremez bir ülkeydi. Sonra bir örgüt kurma hazırlığında Fidel Castro'yla tanıştı. Fidel, tek çare, silahlanıp, yönetimi ele geçirmek, başka şekilde düzelmez bu durumlar kafasındaydı. Ernesto'nun da aklına yattı bu fikir ve asker oldular. Daha doğrusu, anti-asker, terörist oldular. Askeri, polisi vurup, mazlum halkı kurtardılar. Bkz. Küba Devrimi, 1959.. Fidel, liderdi ama gönüllerin lideri Che'ydi.. Küba, artık Fidel gibi asi bir devlet adamının, Amerika ve bilimum dayatmacı ülkenin gölgesinden sıyrılmış bir yöneticinin idaresindeki cennet vatandı.


Ocean's Serisi'yle (01, 04, 07) ve Oscar kazandığı Traffic (2000)'le tanınan Amerikalı yönetmen Steven Soderbergh, Che'nin Devrim Günlükleri'nden yola çıkarak hazırlanan senaryoyu -hem de İspanyolca- filme almıştır. Başrolde, bu rolün neredeyse kariyerinin en önemli parçası olduğunu düşündüğüm Benicio Del Toro oynamış. Bu kadar mı yakışır bir adama bir rol.. Ayrıca Del Toro da Traffic (2000)'le Oscar kazanmış..
Fidel'i ise Demian Bichir, kardeşi Raul'ü Rodrigo Santos oynuyor.. Sadece devrim odaklı işlenen hikayede özel hayata sadece küçük dokunuşlar var. Devrimden sonra Ernesto, parayı bulmuş gibi eşinden ayrılıp daha gencine gönül kaptırıyor, bir ondan dört bundan beş çocuğu oluyor.. İkinci eşini Kolombiyalı bebiş Catalina Sandino Moreno oynuyor.. Hikayenin devamında ise kadroya Franka Potente dahil oluyor ve senaryo Bolivya Günlükleri'nden uyarlanıyor..


Devrimden beş altı sene sonra, Küba kurtulunca olay bitti sandık ama -hadi geçtim komple dünyayı- komşularımız kötü durumda, onların da kurtarılmaya ihtiyacı var düşüncesiyle rahatı terk ediyor Che. Fidel hiç oralı değilken Che, Bolivya'ya gizlice sokuluyor ve aynı Küba'daki politikayla, içten içe büyüme ve yönetimi ele geçirme planı yapıyor.. Ama Bolivya'da işler umduğu gibi gitmiyor; 67'de, 39 yaşında, esir düştüğü bir askeri kampta öldürülüyor.
2008'de Cannes'da, film tek parça dört buçuk saatlik versiyon olarak gösteriliyor ancak sinemalarda gösterimi bi sene arayla Küba Devrimi, Che: Part I (2008); Bolivya Hezeyanı, Che: Part II (2008) şeklinde iki farklı film olarak sunuluyor.


Birilerinin hayatta kalması için başka birilerini öldürme fikrini, n'aparsan yap, kim olursan ol benim aklım almaz.. Dava mava deyip ele silah almak kolaya kaçmak gibi geliyor bana hep.. Koskoca Che beyninden bahsediyoruz, benim düşündüğüm kadarını o düşünemedi mi peki.. Elbet düşünmüştür uzun uzun, ama nasıl bir çaresizlik içindeyse, ne rezil durumlar gördüyse artık gözü kararmış, teknik olarak silaha sarılmış işte.. İşte ben de boş zamanlarımda Che'yle sidik yarıştırıyorum böyle.. Ayrıca sakın bu durumlar PKK'yla karıştırılmasın, PKK'nın amacı başka..

Filmin iki kısmına da 7'şer puan verdim.. Öyle efsane bi film değil ama kesin izlenmesi gereken bi film bence..

110116