Alien BoxSet


'Cumhuriyet Bayramı'nın 89.'su kutlamak amacıyla film izliyeyim dedim. Genelde kutlamalarımı böyle yaparım, kutlama dediğin iyi zaman geçirmek değil midir? 117 dakikalığına günün stresinden sıyrılıp dipsiz bir seriye başladım. Yaratık serisinin ilk filmi olan Ridley Scott yönetimindeki Alien (1979), korku / bilim-kurgu türünün başarılı örneklerinden biri olarak gösterilir ve imdb.com'un en iyi 250 filminin arasında 40. sırada yer alır. Film en iyi efekt Oscar'ını da kazanmıştır 1980 senesinde.


Filme büyük bir şevkle başlayıp, biraz hayal kırıklığıyla bitirdim. Ne bekledim bilmiyorum çünkü zaten korku filmi sevmem ama bu film de zaten korku filminden çok gerilim havasındaydı; bilim-kurgusunun yanında tabii. Bir uzay mekiği ticari bir görevle boşlukta dolanırken, uzayda bir yerlerden sinyal alırlar ve prosedür gereği -belki yardıma ihtiyacı olan başka bir uzay gemisidir diye- neler olduğunu öğrenmek için belirlenen yeni rotayı takip ederler. Dünya dışı bir varlıkla çok hoş olmayan bir tanışma ve kaynaşma seyrinden sonra ucu açık bir şekilde film biter.

Devam filmi Aliens (1986)'in hikayesinin uzun bir aradan sonra ve başkası tarafından yazıldığını düşünürsek filmin senaristi ve hikayenin yaratıcısı Dan O'Bannon'ın neden Alien (1979)'i böyle bir sonla filmi bitirdiğini anlamak güç. Yani ''Nasıl olsa başkaları devam eder bu hikayeye, sonunu açık bırakalım da çok zorlanmasınlar bağlarken'' dediyse büyük adammış.


Ridley Scott'ın yönettiği serinin ilk filmine kaldığı yerden devam eden yönetmen James Cameron oluyor. Hikayede, Ellen Ripley'nin uzayda salınımı elli küsur yıl sürmüş ve tesadüfen bulunup incelemeler için şirketin kontrolünde bir uzay gemisine alınmıştır. Şirket kaybolan mürettebatı unutmuş, geçen film kahramanlarımızın yaratıkla karşılaştığı gezegene koloni kurmuş ve koloniyle irtibatı kesilmiştir. Ripley'nin de anlattıkları doğrultusunda askeri bir timle olaya müdahale etmeye gidilir ve danışman olarak da Ripley'i yanlarında götürmeye ikna ederler. Vardıklarında koloniden sadece küçük bir kız kalmıştır ve Alien kendi sistemini kurmuş Aliens olmuştur.

İlk filme göre daha aksiyon bir türe bürünmüş konusu; askerler, silahlar, alevler derken gayet güzel bir film yapmış Cameron. İlk filme göre daha çok beğendim bunu, üstelik Cameron, Avatar (2009) filminde kullandığı makinanın prototipini bu filmde kullanmış taa ne zamandan; görünce bi sevindim. Ayrıca iki filmdir Ripley karakteriyle baş rolü üstlenen Sigourner Weaver da Avatar (2009)'dan hatırlayacağımız bir yüz. Yine ayrıca, iki filmde de yer yer kilotla dolaşıyor; kendi modasını yaratmış kadın.


Scott'ın başlayıp Cameron'ın devam ettiği yaratıık filmlerini Fincher uzatıyor. Alien³ (1992) diğerlerinden daha kötü bir film değil. Zaten uzatıyor derken de kötü anlamda değil. İkinci filmin 6 yıl sonrasında gelen bu devam filminde de başrolde Sigourney Weaver devam ediyor Ripley rolüyle. En son yaratıklardan kurtulup, ufak kızla teğmeni kurtarıp atlamışlardı gemiye; bu film gemiden ayrılan kapsülün bir hapishanenin yakınlarına düşmesiyle başlıyor. Ripley hariç herkesin öldüğü kapsül hapishane doktoru tarafından bulunuyor ve Ripley'ye kurtarma gemisi gelene kadar da orda sığınma izni veriliyor. Ama Ripley tabii ki eli boş gelmemiş.. Yaratık tehlikesi buraya taşınmış oluyor. Ve kötü kalpli şirketimiz yine yaratığın incelenmesi için çabalıyor.


Filmin önemli özelliklerinden biri, yönetmeni David Fincher'ın ilk uzun metraj sinema filmi olması. Konuyla ilgili denk geldiğim röportajlarında hep hayallerden bahsediyor, "hayranı olduğum yönetmenlerin hayranı olduğum filmlerine devam filmi çekerek başladım kariyerime" diyor. Duygusal. Bu arada seri boyunca yaratığın en belirgin olarak gösterildiği ilk film de bu; ilk filmlerde düşünülen yaratık tipi biraz daha geliştirilmiş sanki.. Ayaklı mayaklı bir yaratık..


İlk filmden, nereden baksan 250 yıl sonra.. Alien: Resurrection (1997).. Ne yalan söyliyim serinin en sevdiğim filmi bu. Üçüncü filmde Ripley kendini ateşlere atmıştı. Artık bitti dedik yani ama Ripley'nin DNA'sıyla kopyalama teknolojisi güçlerini birleştirmiş ve içindeki yaratıkla Ripley yeniden  yaratılmış (Bir sürü istenmeyen sonuçla beraber). Tabii ki kötü kalpli şirketimizin başının altından çıkan bu yaratığı inceleme merakı çok ağır sonuçlar doğuracaktır. Bu sefer atraksiyona misafir bir grup katılır. İlk defa çok insanlı bir Alien kadrosu..

Önceki filmde Ripley'e tecavüz eden yaratık, insan sistemini kendine adapte edip normal doğumla çoğalmaya başlar. Ayrıca iki ayağı üstünde durma yeteneği olan yeni yaratık insan formuna yakın çizilmiş. Son iki filmdir gelişen teknolojiyle yaratığı daha ayrıntılı seyirciye sunmaya başladıkları görülüyor, önceki filmlerin korku-gerilim unsurları biraz da yaratığı göremememizden kaynaklanıyordu. Bu filme bir kaç ince espri de yerleştirilmiş, biraz zorlama da olsa havayı yumuşatmış en azından. En güzel yanı da dünyada bitiyor film.

Filmi, bundan 4 sene sonra Le Fabuleux Destin d'Amelie Poulain (2001)'ı yönetecek olan Fransız yönetmen Jean-Pierre Jeunet çekmiş. Bu filmin kadrosunda Sigourney Weaver'ın yanında Ron Perlman, Winona Ryder ve yönetmenin yurttaşı Dominique Pinon bulunuyor.



Sinema tarihi bunun gibi tutulmuş hikayelerin devam filmleriyle doludur. Örneğin, Cameron'ın Predator Serisi yine dünya dışı bir varlıkla kurgulanmış, distopik bir hikayedir. Predator (1987) ve Predator 2 (1990)'den sonra popüler bu iki türü savaştırmaya karar veriyorlar. AVP: Alien vs. Predator (2004) ve AVPR: Aliens vs. Predator - Requiem (2007) gibi iki vasat film yapıyorlar...


Aradan uzun bir zaman geçtikten sonra Ridley Scott, Alien'larına geri dönmek istiyor. Olayı başa sarıyor, en öncesine gidiyor. Prometheus (2012), kürtaj sahnesiyle aklımdan çıkmayacak bir film oluyor. Noomi Rapace, Michael Fassbender, Charlize Theron, Idris Alba ve Guy Pearce gibi isimlerle seri devam ediyor. Hem teknolojinin gelişmesi bu tarz filmlerin daha görsel tatmin içeriği sunmasına imkan verdiği için hem de Ridley Scott'un tekrar işin başına geçme isteği olumlu sonuçlar veriyor.

17.01.14

Scott bu sefer hikayenin peşini bırakmıyor; Alien: Covenant (2017) ise Prometheus (2012)'un devamı olarak, tıpkı ilk filmde olduğu gibi tesadüfen alınan bir sinyalle kontrol amaçlı inilen bir gezegende yaratıklarla karşılaşmayı anlatıyor. Hikaye, Elizabeth Shaw'un yaşadığı olaylardan yıllar sonra da, 2104 senesinde geçiyor. Çok bayıldığım filmler değil ama belirli bir seyir zevki sunan işler..


2019 senesine gelindiğinde ilk film Alien (1979)'ın 40. yılı vesilesiyle, altı yönetmenden altı kısa film geliyor. Yaklaşık 10'ar dakikalık bu kısa filmler, o dünyaya ait olanlar için, Alien hayranları için güzel bir hareket olarak karşımızda. Alien hayranı olmak doğru değildir tabii de, sonuçta insanlığı yok etmeye çalışan bir yaratıktan bahsediyoruz. Bizi yok etmek isteyen şeylere zaaflarımız olsa da hayranlık duymayız genelde.. Alien filmlerine hayran olanlar diye düzelteyim..


güncelleme 19 Temmuz 2020