I Origins (2014)


Efsane bir film olmuş. Abartılıyor sanmıştım ben ama hakikaten aldığı övgüler yerindeymiş.

Herkesin bildiği üzere retina taraması teknolojisi gelişiyor artık, güvenlik sistemleri, kayıt-bilgi sistemleri falan ufak ufak kullanmaya başladı zaten bu teknolojiyi ama çok yaygın değil.. Yani film, öyle çok uçuk bir durumdan söz etmiyor, zaten olan bi şeyi anlatıyor.


Adamımız Ian, insandaki gözün olağanüstülüğünü araştırıp olağan bir bilgi elde etmeye çalışıyor. Gelişimi gözlemlediği yol tabii ki evrim teorisine göre şekilleniyor. Asistanı Karen'la beraber gözlerini inceledikleri hayvanları listeliyorlar ve gelişim haritası oluşturuyorlar. Bu konu üzerine çalışıyorlar yani.. Bu arada Ian'ın hobi olarak yaptığı insanların gözünün fotoğrafını çekme merakı, onu çok güzel gözlere sahip bir kızla tanıştırıyor, Sofi.

Sofi biraz ergen gibi, çılgın gibi, tatlı bi kız yani de oluyo ya kızlar böyle bazen.. Deli bi tarafı var, ruhani yanının kuvvetli olduğunu hissediyor. Ama Ian, "ruh" denince te allaam ya bakışı atan adamın biri.. Böyle, ruhla, dinle, tanrıyla işim olmaz; bilim adamıyım ben triplerinde.. Sonra asistan Karen, göz evriminin ilk halkasını keşfediyor; göz yarığı bulunan ama göremeyen bir solucan türünden bahsediliyor.. Sofi burda alıyor eline sazı.. "Şimdi bu solucan görmüyor ya, e ışık ne bilmiyor haliyle.. Ama bu ışığın olduğu gerçeğini değiştirmez di mi?! Peki ya senin de duyu organlarından biri gelişmemişse ve tanrıyı bu yüzden hissedemiyorsan? Belki bazılarımızın bu duyusu gelişmiştir ve onlara inanmak gerekir.." Şeytan şok! Şeytan iptal!..


Sonra bi kaza sonucu Sofi'yi kaybediyoruz. Karen'la Ian evleniyor, çocukları oluyor.. Ian'ın laboratuar ortağı Kenny'nin çalıştığı şirkette büyük bir retina tarama veritabanı var.. Birkaç çeşit vesileyle Sofi'nin göz izine Hindistan'da ufak bi kızda rastlanıyor.. Nasıl olur falan.. Hani her insanın kendine özgüydü göz izi.. Yoksa ruh olayları..


En sonda, Marvel gibi jenerikten sonra ekstra bi sahne var.. Orda diyor ki bu tarama şirketi, eğer bu doğruysa, beden ölünce ruh başka bedene giriyorsa, eskiden efsane kim varsa gözlerini tara, şu an o ruh nerde bul.. Şu an Elvis Presley nerde?..


Olsa ne acayip olur dedirtiyo insana di mi? Yoksa dünyanın sonu mu demek olur bu buluş.. Düşünsene ölen, doğan birine giriyo.. E, dünya nüfusu sürekli artıyo zaten.. Bu da demek ki bazı bedenler ruh bulamıyor.. Etrafımızdaki ruhsuz insanları açıklar bu teori bak..

Filmin yazanı yöneteni Mike Cahill'in bir de Another Earth (2011) diye bi filmi var.. Hemen, izlenecekler listesine eklendi ve izlendi..

The Dreamers (2003)'taki esas oğlan Michael Pitt, El Sexo de los Angeles (2012)'taki bebek Astrid Berges-Frisbey ve Another Earth (2011)'te de oynayan Brit Marling bu filmdeki üç ana karakteri canlandırıyorlar..

Filme puanım 9/10.. Bu film Oscar'da senaryo adayı olur derim.. Çok pardon, geçmiş olsun, olmalıydı diyelim.. Her şeyi de Birdman (2014) almasındı..

06.09.15