Modigliani (2004)


Muhteşem bir ressam ve berbat bir yaşam öyküsü. Alkolik; umutsuz ama mutlu; parasız ve aşık; çoğu zaman deli, birazcık. Ezeli rakibi Picasso'nun "Neden benden bu denli nefret ediyorsun?" sorusuna, "Seni seviyorum, esas kendimden nefret ediyorum!" cevabı veren bir uyanık. Para için mesleki itibarını harcayamayacak kadar gururlu aynı zamanda. Yetenekli ve meşhur. İtalyan. 

Amedeo Modigliani, 1884'te Livorno'da doğdu, çağdaşı ressamlar gibi en üretken zamanlarını Paris'te geçirdi, 1920'de burada öldü. Çocukken verem ve tifo hastalıklarına yakalandı. Alkolü hiç bırakmadığı için hastalıklar da onu bırakmadı. Mizah yazarı Vedat Özdemiroğlu'nun şu tespitini unutamıyorum, "Alkolü bırakmak mesele değil, alkoliği bırakmak zor!" Ayrıca hem parasız hem alkolik olmaktı onu asıl perişan eden. 
Modi, yetenekli ve zekiydi, bu onun delirmesine yol açtı. Çünkü zeki insanlar herhangi bir sanatsal yetenekleri varsa -alkolün de etkisiyle- delirmekten zevk alırlar. Sonra Balzac heykeli önünde elinde şarap şişesiyle dans edersin işte. Jeanne ile tanıştı. Zeki insanlar aşık oldukları zaman -alkolün de etkisiyle- yeteneklerini katlarlar. Sonra da resminizi görünce Picasso bile alkış tutar işte.


Muhteşem bir oyuncu seçimi söz konusu. Hem Modigliani hem Jeanne. Hayranlıkla izledim Elsa Zylberstein'ın Modigliani tablolarına benzerliğini. Bulmuş olmaları imkansız diye düşündüm, sanki bu film için yaratmışlar gibi kadını. Andy Garcia çok başka adam zaten, yakıştırmış kendine ressamlığı. Picasso, Stein ve dönemin diğer bilindik isimlerini izlemek çok keyifliydi. Bir Midnight in Paris (2011) olmasa da benzer keyif benim için. 

Belki de bu kadar içmesine sebep olup onu ölüme yollayan Picasso'yla atışmaları, hatta Picasso'nun sergisinde Jeanne'i kullanarak şov yapma sahnesi efsaneydi. Ressam yarışmaları sahneleri özellikle sondaki, efsaneydi. Çok güzel film olmuş. Beğendim. Yazan yöneten Mick Davis. Sevgiler.

31 mart 2018