Det Sjunde Inseglet (1957)


Yedinci Mühür deyince daha kolay anlaşılıyor, İsveççe zor telaffuz ediliyor. Telaffuzu geçtim dinlemesi de çok kolay değil. Filmde papazın tiradını hatırlayın izleyenler, izleyin izlemeyenler.
Bu filmi izlemeyen sinemasever çok azdır sanıyorum, ben de izlemedim sanıyorken bir daha izlediğimde "ha, izlemiştim ya ben bunu" diyorum her açmaya. İlk izlediğimi hatırlıyorum, The Seventh Seal, "hmm, neymiş ya bu" diyerek izlemiştim, birkaç sene sonra Yedinci Mühür diye açtım, "hee, o buymuş" dedim. Geçen de Det Sjunde Inseglet olarak izledim. Her seferinde, "Bergman filmi abi, izlemek lazım" deyip, izlemediğim onca filmi varken gidip sürekli bunu izliyorum.
Yazıp kurtuluyorum şu an, artık hatırlarım ve bi daha da aynı hataya düşmem umarım.. Hata derken, kötü film değil, hayat kısa, zamanımızı mantıklı kullanalım, izlemeden ölmememiz gereken onyüzmilyon film var demek istiyorum..

Bergman'ın tiyatro metni olarak yazdığı sonra da filme aldığı bu hikaye, şövalyelerin, vebaların yaygın olduğu çağda geçiyor. Senaryo kitabını buldum, İz Yayıncılık özensiz bir çeviriyle Türkçeye kazandırmış, tabii ki hemen aldım ve galiba hiçbir yerde denk gelemeyeceğim Bergman imzalı önsüzünü de böylece okumuş oldum. Senaryo, sinemadan çok tiyatro için gibi zaten, ki filmde de o tiyatral, gerçeküstü hava var. Diyaloglar falan çok günlük dil değil yani.. Sonuçta Azrail ile satranç oynayan bir Şövalye var ortada..


Evet, Azrail ile satranç oynayan bir Şövalye. Azrail canını almaya geldiğinde zaman kazanmak için oyun öneriyor Şövalye. Şövalyenin yanında silahtarı var. Bir köyde küçük bir kumpanya, hokkabaz koca, karısı ve bir buçuk yaşlarında oğulları ve bir oyuncuyla beraberler. Köyde bir demirci ve bir hırsız. Oyuncuların gösteri yaptıkları bir sırada kiliseciler, çarmıha gerilmiş İsa figürüyle gelir. Kötülüklerden bahsedip, moral bozup, milleti korkutup gider papaz. Veba vardır köyde. Karakterlerin hayata karşı duruşları, korkuları, bıkkınlıkları izlenir. Hepsinin karakterlerini ortaya koyan çok güzel replikleri vardır. Mesela üstteki karede Şövalye diyor ki: "Hatıranızı, böyle süt dolu bir kase taşır gibi dikkatle taşıyacağım zihnimde." Altta suluboya uyarlaması olan sahnede ise, satranç başlarken Şövalye Azrail'e taş seçtiriyo, siyah çıkıyor, "Sizce de durumuma çok uymadı mı?!" diye espri yapıyor Azrail.

Oyuncular: Max von Sydow, Gunnar Björnstrand, Bengt Ekerot, Nils Poppe ve güzellik Bibi Andersson.. Güzel Bibi, Bergman'ın da gözdesi, kariyeri boyunca 13 filminde rol almış. Adamlardan da Max 13, Gunnar 23 filminde çalışmış Bergman'la..


Boğucu havasına rağmen aslında mizah yapılmaktadır. Bergman mizahı da budur. Aslında Bergman'la ilgili daha uzmanından bir yazı bekledim uzun bir süre ama gelmedi, gelse onu okuyacaktık ne güzel, hala gelse okunur güzelce. Çünkü ben hiçbir zaman o kadar Bergman hayranı olamayacağım. Woody Allen gibi, filmlerime onun filmlerinden hatıralar koymayacağım. Belki de koyarım büyük konuşmamak lazım.

Finale geliyoruz. imdb.com'da top250 #134 olan filme puanım 8/10.
Ve İsveççe dinlemek gerçekten yorucu. İtalyanca kadar nefret etmiyorum ama sevemeyeceğim bir dil.

150616