Room 237 (2012)


Aralık 2011'de The Shining (1980) filmine öyle bir tanıtım yazmışım ki, bomboş yani.. Dahi yönetmen Stanley Kubrick'in, kariyeri boyunca yaptığı 13 sinema filminin de bi alt metni olduğunu, hiçbirinin sadece izlenerek anlanamayacağını, hakkında düşünerek -gerekirse- kafa patlatarak, bir sanat eseri olduğu bilinciyle anlam yüklenerek bi şeye benzetileceği sadece benim değil herkesin fikri.

Bi adam film yapıyor, bundan bilmem kaç sene sonra hakkında konuşulduğu yetmezmiş gibi bir de belgesel film yapılıyor. Çok tatlı değil mi?!


Room 237, The Shining (1980) filminde kullanılan otelin gizemli odası. Bu belgeselde, Kubrick'in filmde yaptığı numaralar (!) bir bir inceleniyor, anlam yükleniyor, bağ kuruluyor. Bu numaraların gerçekten numara olup olmadığı da tabii ki seyirciye kalmış. Sanat, duyguları ifade etme biçimidir ya hani genel bir tanımla; Kubrick de işte düşündüğü şeyi, anlatmak istediği şeyi o kadar güzel gizlemiş filmine. Hatta bu düşüncelerini daha çok insana ulaştırmak için, popüler kültür olan korku sinemasını kullanmış. Filmi izleyince zaten sadece bir korku filmi olmadığı anlaşılıyor ancak yönetmenin derdi tam ney o anlaşılmıyor. Takan takıyor, defalarca izleyip anlamaya çalışıyor.

Bu belgeselde yer alan tespitlerin bazıları çok başarılı iken bazıları aşırı kolpa kalıyor. Filmi izleyip üzerinde düşünen bi on kişi falan anlatıyor işte: Şu sahnede bu vardı, şurda bunu demek istedi; şu filminde de buna benzer şu vardı falan diye gidiyor. Yönetmen: Rodney Ascher. Daha önce de hep belgeseller yapmış ama ne hakkında bilmiyorum, çok karıştıramadım. Ama varsa yine böyle film incelemeleri bi bakarım bi ara.


Bu arada bu filmden öğrendiğim acayip bir detay: Hani Ay'a ilk ayak basışın fotoğrafı var ya, Armstrong'lu.. O fotoğrafı Kubrick mi çekmiş, başkası çekmiş de Kubrick bu sahte mi demiş tam anlamadım. Bi polemik varmış yani.. "Tamam ben gitmediniz demiyorum, ama bu fotoğraf sahte" demiş herhalde.. Hatta filmde de çocuğa Apollo 11 kazağı giydirip, hayaller gördürmesi falan da hep oraya göndermeymiş. Tabii bunlar ne kadar doğru bilmem, öyle düşünüyolar. Ama o fotoğraftaki kolpalık nesiller boyu anlatılır zaten, yok rüzgarsız ortamda o bayrak nasıl dalgalanıyo falan diye.. Kubrick, fotoğraftaki ışık olaylarından yürümüş ama bu olayı çıkarırken.


İlginç bir tespit de, filmin gerçek üstülüğünü anlatmak için, çocuğun koridorlarda kesintisiz planlarla bisiklet sürmesi ve izlediği yolun imkansız olması, alt-üst kat kavramlarının içiçe girmesi falan.. Muhteşem detaylar.

Ha bir de şey var asıl en önemlisi: Film, Stephen King'in aynı isimli romanından uyarlama ve kitabı okuyanın filmi izleyince hayal kırıklığına uğradığı, yani hiç alakası olmayan bir film. Zaten King, "Hikayenin içine sıçmışın!" demiş Kubrick'e, O da: "Skiyim içi boş hikayeni, asıl şimdi bi şeye benzedi." diye küfürleşmişler. Hatta daha en baştan, kitapta adamın kırmızı olan Vosvos'unu, sarı yapmış, filmin bi yerinde de kırmızı bi Vosvos'u kaza yapmış olarak göstermiş. Aga çok çok tatlı hareketler değil mi ya?!


Gibi şeyler işte. Seviyosanız böyle, hakkında konuşmak olsun, kılıf uydurmak olsun falan çok hoşunuza gider bu film. Ben sevdim.

Bu arada film yaklaşık bir senedir voçlist'imdeydi, altyazı bekliyodum yeni geldi, hemen izledim, anında yazdım.

11.02.2014