Şaka ile Karışık (1965)


Yazan yöneten Osman Seden, rahmetli Tarık Akan'lı Ateş Böceği (1975)'nin yönetmeni, efsane Kemal Sunal'lı İnek Şaban (1978), Bekçiler Kralı (1979) gibi filmlerle Şaban karakterinin ve daha da önce Cilalı İbo karakterinin yaratıcısı bir filmci abi. Ya, kaç film yazıp yönetmiş sayamadım, çoğu da mutlaka bilinen filmler, listesini merak eden buyursun: Osman Seden Filmografi.. Çok çok değerli, fakat insanın içinden geçmiyor değil 'keşke daha seçici davransaymış da her fikri film etmeseymiş, nasıl izlenecek bunlar' diye.. Hep kendini düşünüyor insan.. Değerli Osman Seden kadar değerli bir başka -ve daha ünlü- isim Sadri Alışık başrolde..

Sadri Alışık, Ofsayt Osman diye bir karakteri oynuyor; hayatta karşısına çıkan her pozisyonda ofsayta düşmüş, şansı hiç yaver gitmemiş bir serseri. Serseri ama serseriliği de ofsayttan, elalem harbiden serseri bizimki bildiğin gariban serseri. Bir arkadaşı var, aslında gazeteci ama çaktırmadan güzel roman konusu bulmak için sızmış Ofsayt'ın yanına.. Neden Osman'ın yanında, çünkü harbi delikanlı o, en roman olacak hikaye onda.. Gün geliyor iki zengin Adanalı iş adamı, serserilerin dürüstlüğü üzerine inatlaşırken iş iddiaya gidiyor, bir serseriye milyon lira emanet edip harcayıp harcamayacağına bakıyorlar. Osman bu, harcar mı, sığar mı delikanlılığa?!


Filmde üç tane kadın karakter var. Bir, iş adamlarından birinin Avrupa'da eğitim görmüş kızı; iki, yan köşkteki adamın aşüfte karısı; üç, küçük hasta kardeşinin Amerika'da tedavi görmesi için paraya ihtiyacı olan mazlum şarkıcı.. Girişte yazan üç kadın ismi de: Filiz Akın, Ajda Pekkan ve Çolpan İlhan.. Hangisi kim inan anlamak çok zor filmde - siyah beyaz diye sanırım bi de eskiden kadınlar ne kadar aynıymış, dedim Pekkan'daki estetiği unutup.. Gerçi mazlum şarkıcı büyük ihtimal Filiz Akın..
Serseri reislerinden biri de Vahi Öz, yani ya.. Bu kadar önemsiz tipe bu kadar güzel oyun yazmak da işin eğlencesi galiba. Hikayeye katkısı çok az ama çok göz önünde, yani ya..
Tatlı bi kız buldum, dedim ki, izledin mi sen bu filmi, hee ağlamalı o film, dedi.. Doğru, ağlamalı ama sonu ağlamalı bi tek, gerisi komple gülmeli gibi..


Bu film ve esas oğlanı Ofsayt Osman karakteri klasikleşmiştir artık.. Peki nereden anlaşılır bi filmin klasikleştiği, nihayetinde, çok çok efsane ama unutulan, kimsenin muhabbetini etmediği filmler de vardır?..
Bi filmin klasikliği o filmin güncelde bahsi geçiyor olmasıyla ölçülür; bence. "Bu da mı gol değil hakim bey?" feryadı Osman'ın, bkz. Cem Yılmaz filmleri...
Aynı sahneyi birkaç dizide daha gördüm mesela. Bi televizyon varsa ve eski Türk Filmi açıksa o ekranda, ya Ofsayt Osman'ın o feryadı ağlatıyordur karakteri, ya Şaban'ın, Şener Şen'in bi repliği güldürüyordur. Yeşilçam denince akla gelen sahneler bunlar olur zamanla. Bu da bi iki işle olmaz, zamana yayar kendini. G.O.R.A. (2004)'yı izleyince demezsiniz ki "Cem Yılmaz demek ki hasta oluyo Sadri Alışık'a", ilk aklınıza gelen "Yeşilçam filmi bu!" olur. Ve hafızalara kazınır, klasik olur.

Cem Yılmaz bizzat şahsen kendi diyor bu filmi çok sevdiği için filmlerinde sık sık gönderme yaptığını bir röportajında.. Hangi röportaj lan o, diyen varsa, Mağara dergisinde, Ekim sayısında!..

170916