Quentin Tarantino Sineması


Tarantino’nun çocukluğuna inilmesi gerektiğini düşünmeyen var mıdır? Bakın, bu herif psikopat ve iyi ki film yapıyo çünkü film yapmasa çok kötü şeyler yapabilirmiş. Tarantino filmlerine şiddetin-vahşetin hakim olduğunu bilmeyen yoktur herhalde. Hatta ayak fetişini falan.. (Ayak fetişini niye biliyoruz abi biz bu adamın.. Hep Didem Erol yüzünden..) Quentin aslında bildiğin Bağcılar çocuğu, şu alttaki poza bak..

İyi sinemacı ama.. Okullu falan olduğundan değil, bildiğim kadarıyla sinemayla ilgili bi şey okumamış. Bi ara oyunculuğa heves edip oyunculuk dersi almış o kadar. Filmcide çalışırmış önceden -DVD ve VCD öncesinde kasette filmler varmış, ben hiç izlemedim ama gördüm- çok film izlermiş işi sayesinde. Onun sinemacılığının olayı da karakter yaratma becerisinden geliyor, hayal gücünden.. Bütün hikayeleri karakter odaklı ve hakkında uzun uzun düşünülmüş, ayrıntıları ve derinliği olan tipler.. Sinemada en önemli şeylerden biri bu.. Tarantino Sinemasında da büyük bir yeri var yani..



The Hateful Eight (2015) ve Django Unchained (2012), ödül avcısı dolu, siyah adama negro deyip olay çıkarma temalı hikayeler.. Bunları, western tarzında yaparak neredeyse çocukluk hayalini gerçekleştiriyor.. Inglourious Basterds (2009), senaryosunu çeşitli sebeplerle hep ertelediği ve 5-6 senede falan tamamladığı, İkinci Dünya Savaşı zamanında geçen, Yahudi intikamı filmi.. Death Proof (2007), Grindhouse olayının bir filmi, eğlenceli film..

Kill Bill: Vol. 1 / Vol. 2 (2003-04), bir takım intikam filmi.. Uzak Doğu dövüş sanatlarıyla dolu, Hattori Hanzo kılıçlarının konuştuğu iki parça halinde bu film aslında ikincinin sonunda bitiyordu. Ama imdb.com Vol. 3'ün yapım aşamasında olduğunu söylüyor. Aslında intikam alınmış konu kapanmıştı ama.. Kill Bill'i, ilk zamanlarda 4 saatlik bütün halinde birkaç sinemada göstermişler şov amaçlı.. 3. filmin yapılacağı duyurulduğunda (hala daha çalışmalar sürüyor bilgisi var) 4 saatlik filmi tekrar meraklılarına izletmek için hazırlamış; Kill Bill: The Whole Bloody Affair (2011).. Bu yeni bir film değildi ama daha önce gösterilmeyen sahnelerin de eklenmesiyle ilgilenenlerin dikkatini çekmeyi başardı. 

Jackie Brown (1997), teni gibi gözü de kara bir hanımefendinin hikayesi. Zaten kadınlardan korkulurdu, Jakie Brown altımıza sıçmamıza sebep oldu. Pulp Fiction (1994), artık klasik olmuş, olmazsa olmaz, oldu mu tam olur bi film.. Yine kendisinin de karakter oynadığı filmlerinden biri.. Reservoir Dogs (1992), rengarenk bi film. Tarantino’nun ilk sinema filmi. Tarantino tarzının ortaya çıktığı film.. Tarz derken, şiddeti bu kadar net göstermesi, kan kullanmaktan kaçınmaması onun tarzı olarak görülebilir. Şüphesiz ki bi çok yönetmene ön ayak olmuş, gaza getirmiştir..


Pulp Fiction (1994)'dan sonra, iyice rahatladığı dönemlerde, eğlencesine yaptıkları Four Rooms (1995) var. 4 kısa filmden oluşan filmin 'The Man From Hollywood' kısmını yazıp yönetmiş, hatta oynamış da.. Bu 4 kısa filmin ortak noktası, olayların aynı otelde gerçekleşip, belboy Ted'in başından geçmesi.. Türü komedi ama Tarantino yine yapacağını yapıyor ve kanını çıkarıyor..

Bunlar dışında, True Romance (1993)'ın senaryosunu yazmış, Tony Scott'a emanet edilmiş, güzel film yapmış o da.. Çiftimiz var, bildiğin romantikler ama yine şiddet var; elde silahlar, üst baş kan, arka koltukta uyuşturucu, canları sıkılınca adam öldürüyorlar.. Ve birbirlerini çok seviyolar..
Natural Born Killers (1994) da, True Romance (1993) benzeri, hikaye Tarantino ama senaryo ekibi ayrıca çalışmış.. Yönetmenliğini Oliver Stone’un yaptığı bu film yıkılıyor. Hikaye biraz True Romance (1993)’ı hatırlatıyor.. Ama bunlar öldürmek için doğmuşlar.. Daha sertler..


Bir de Tarantino filmlerinin ortak özellikleri diye bi şey varmış eskiden, Grindhouse olayına kadar.. Çünkü orada bir kırılma yaşıyor kariyerinde.. Mesela ilk filmlerinin çoğunda çanta, valiz, bavul falan hep önemli olmuş; kapı önemli mesela, karakterler kapıyı açarken, kapatırken, kapı önünde falan çok sahne varmış. Bunu bi yerde okudum çok dikkat etmemişim: filmleri Los Angeles’ta geçiyormuş -Kill Bill (2003-04) hariç- onun da bi sahnesi varmış ama LA'de.. Filmleri arasında bağ kurma olayı varmış ve bu hareket neden onun dahi olarak görülmesini sağlıyo anlamış değilim. Bence sadece hobi gibi bi şey bu hareket. Mesela Reservoir Dogs (1992)'daki Vic Vega, Pulp Fiction (1994)'daki Vincent Vega ile kardeşmiş.. Tipleri falan da benziyomuş.. Neyse..

Bi ara, Pulp Fiction (1994) setinde, filmin makyözü Robert Kurtzman buna bi hikayesinden bahsediyor. İlgileniyor bu da, From Dusk Till Down (1996)'ı yazıyo o hikayeden.. Ama kendi çekmiyo, tam senlik hikaye, sen çek diye Robert Rodriguez'e veriyor.. "Ama bi şartla, ben oynamak istiyorum.." Sonra bu hikayeye yapımcı olarak devam filmi falan yaptırıyor, basit işler ama.. En son hali de işte Rodriguez'in önderliğinde şu an dizi oldu, kaç sezondur oynuyor..

Set çalışanlarıyla arasının hep iyi olduğunu okuduğumuz Quentin Tarantino'nun, dublör Zoe Bell'in önünü açması da çok güzel detay. Zoe'nin hikayesini bilmeyen çoktur, zamanında Xena'ya dublörlük yapmış, Kill Bill setinde de çalışırken tam bir Tarantino Girl olduğunu göstermiş. Kill Bill sonrası filminde sadece dublör değil, baya oyuncu olmuş. Ama dublörlüğe de devam ediyor bi yandan.

Çılgın yönetmenin bir röportajını okudum, (aralık 2012) şöyle diyor:
"Grindhouse'dan sonra çok moralimi bozdular, artık bir şey üretemiycem sandım, daha sonra toparlanıp uzun zamandır çekmeye cesaret edemediğim Inglourious Basterds (2009)'ı çektim. Şimdiye kadar 6 film yaptım, 10 gibi falan bırakmayı düşünüyorum. Yaşlı bir yönetmen olup kötü işler yapmak istemiyorum. Filmografimde az ama çok güzel filmler olmalı."
İlginç cümleler bunlar..

1. Reservoir Dogs (1992)
3. Jackie Brown (1997)
4. Kill Bill: Vol. 1 / Vol. 2 (2003-04)
10. ?

Eylül 2011 - edit, Aralık 2012 - edit, Şubat 2016 - edit, Mayıs 2018 - edit, Ekim 2020