Live by Night (2016)


Bu seneki filmlere bakınca prodüksiyon tasarımı konusunda gayet tatmin edici olan bu filmin neden Oscar ve Golden Globe gibi büyük etkinliklerde adının geçmediğini merak etmekle başlıyorum. Nasıl oluyor, mesela Oscar'da bir filmin adaylığı, kim tarafından ve nasıl öneriliyor da akademi üyeleri kazananı belirlemek için oyluyor bu filmleri? Dün arkadaşlarlayken de muhabbeti açıldı, merak ettik ve ben bugün küçük bir araştırmayla cevabını buldum.

Klasik festival tipi başvuru toplanıyor, başvuran filmler bir seçici ekip tarafından izleniyor ve adayları böylece belirliyorlar diye düşündüm önce. En azından Oscar için bunun böyle olmadığını öğrendim. Sürekli artmakla beraber bu sene 5800 civarı bir üyeye sahip olan AMPAS'ta, yapımcılar, yönetmenler, yazarlar, oyuncular, müzisyenler, kostümcüler gibi sinema sanatı ve bilimi alanında çalışan kişiler yer almakta. "Senenin en iyi filmi için birer aday istiyoruz" dendiğinde, sadece yapımcılar o sene izledikleri ve beğendikleri bir film adı söylüyor. "Senenin en iyi animasyon filmi için bir aday istiyoruz" dendiğinde, sadece animasyoncular birer animasyon film adı söylüyor. (Böylece herkes uzmanı olduğu alanda kendinin veya dayı oğlunun filmini öne çıkarmaya çalışıyor. Her sene çok dikkat çeken birkaç isim dışında genelde aynı isimleri görüyor olmamız demek ki bu sebeple.) Yani bu 5800 üyenin içinde -atıyorum- 300 yapımcı varsa, o 300 yapımcı arasında en çok önerilen 9 film Oscar adayı oluyor. Ve üyeler de adayları herkesle beraber öğreniyor. Sonra da bütün üyelere her kategoriden bir favori belirlemeleri söyleniyor ve kazananlar belli oluyor. Bildiğin Survivor. "Kimi yazalım?", "Sen kimi yazcan?" falan dönüyodur yani. Kazanan isimleri de bir tek Beyoğlu 1. Noter'i falan biliyor.


Ben Affleck de pek tabii yıllardır sinema sektöründeki popüler isimlerden olduğu için kesin akademi adayıdır. Baktım da bulamadım aday listesini ama kesin adaydır ya. Çevresi de var aslında ama bu film için demek ki iyi kulis yapamamış. Sadece Critics Choise Awards'ta adaylığı var prodüksiyon tasarımı dalında; yetmez.
Neredeyse yazdığı her kitap film yapılan, sinema sosyetesinde epey popüler olan edebiyatçı Dennis Lehane'in aynı isimli romanından uyarladığı senaryoyu, yöneten ve yapımcılığını da yapan Affleck başrolü de kendi oynuyor. (Aga sen hiç işi bilmiyon, sadece senin oyunla yürümez bak.) Güzel kadro kurmuş ama Allah'ı var: Zoe Saldana, Sienna Miller, Elle Fanning ve birkaç iyi adam.


Küçük çetesiyle banka soyan Joe, çılgın sevgilisi Emma'yı bölgenin mafya babasının yanına köstebek olarak yerleştirir ve işler böyle yürür. Daha büyük bir mafya babası, Joe'nun namını duyar ve iş teklif eder; Joe, mafyayla işi olmayacağını söyler. Son işim dediği bir soygunda işler karışır, hapse girer ve Emma ölür. Hapisten çıktığında o daha büyük mafya babasının teklifini kabul eder. Bir bölgesi olur, kaçak içki diye başlar, kumarhane, uyuşturucu diye büyüyecekken engeller çıkar. Graciela'ya aşık olur.

Ahım şahım bir hikayesi olmamakla beraber, 20'ler Amerikasında koldan vitesli arabaların kovalamacasını izlemek keyifliydi. E kızlar güzeldi falan. Yani tavsiye etmem kesin izleyin diye ama prodüksiyon tasarımı konusundaki emeklerini ve başarılarını da görmezden gelemiycem. Puanım 5/10.

260317