Mr. Ripley BoxSet


Mr. Ripley, Patricia Highsmith'in yazdığı beş romanının baş kahramanıdır. Seri bir roman değildir, birbirinden ayrı mevzular işlenir, hatta her romanda Mr. Ripley'nin kişiliği de değişir. Çünkü anlatılan hikayeler, Mr. Ripley'nin hayatının belli dönemlerini anlatmaktadır. Romanların tek ortak özelliği, sürekli Ripley'yi cinayet işlemeye iten olaylar gelişmesidir. (Okumuşum gibi yazdım di mi..) Sonrası polisiye gerilim.. Şimdi birazcık geriye gidelim sonra yavaş yavaş gelicez..

Patricia, ilk romanı Strangers on a Train'i yazdığının ertesi yılı, Hitchcock filmini yaptı bu romanın. E bi andan meşhur oldu tabii.. Sonra ikinci romanı olarak The Price of Salt'u yazdı, ki onu da Carol (2015) diye daha yeni film yaptılar hani.. Ve 1955 senesinde The Talented Mr. Ripley yayımlandı.. Sık sık Avrupa seyahati yapan yazar, eserlerinde Avrupa sokaklarını, Avrupa yaşayışını çok işledi.. Mr. Ripley'li bu ilk romanı da İtalya'ya gelen Amerikalı gençlerin hikayesiydi.. Fransız yönetmen Clement, Plein Soleil (1960)'i bu romandan uyarladı, Alain Delon başroldeydi..
Bu filmden bir sene sonra yazdığı romanı da önceki sene The Two Faces of January (2014) olarak aynı isimle film yapıldı.. Takip eden yıllarda pek çok farklı roman da yazan Highsmith, 1970'te Ripley Under Ground'u yayımlattı.. İlk kez on beş sene önce yazdığı karakterinin, yaklaşık on beş sene sonraki halini yazmıştı.. Bundan dört sene sonra da Ripley's Game'i yazdı.. 1980'de de The Boy Who Followed Ripley'yi yazdı.. Son Mr. Ripley romanı Ripley Under Water da 1991'de yayımlandı.. 95'te de öldü zaten.. Beş Ripley romanının üçü sinemaya uyarlandı.. Böyle de sinemaya bol katkılı bir edebiyatçıydı kendisi..


Şimdi Ripley filmlerine geçelim.. Plein Soleil (1960)'i dedim zaten, yine Avrupa'dan bir uyarlama geliyor, Der Americanische Freund (1977)'ta, Ripley's Game işleniyor.. Sonra Mr. Ripley filmlerinin en meşhuru, İngiliz yönetmen Anthony Minghella idaresindeki The Talented Mr. Ripley (1999); En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, Uyarlama Senaryo, Sanat, Kostüm ve Müzik dallarında Oscar'a aday olmuş bir film. Başrolde Matt Damon; yardımcı rollerde, Jude Law, Gwyneth Paltrow, Philip Seymour Hoffman ve Cate Blanchett.. Kadroya bak hele..

Hikaye ise şöyle: Tom, çok iyi piyano çalarak başkasının yerine sahneye çıkar, parasını alır, sonra asıl işi garsonluğa döner.. Yetenekli çocuktur, insanları taklit etmek gibi basit yetenekler.. Sonra o verdiği konser sırasında tanıştığı zengin bi adam, İtalya'ya kaçıp gönül eğlendiren oğlunu bulup getirmesini ister, iyi para verecektir. Böylece İtalya'ya gelir ve Dickie ile tanışır. Sevgilisi Marge ve arkadaşı Freddie ile de. Baya samimi olurlar, çok zaman geçirirler. Ama an gelir anlaşamazlar, kapışırlarken Tom, Dickie'yi öldürür, kazayla. Sonra o durumdan kurtulmak için milyon yalan ve düzen kurar. Şüphelenip konuyu deşmeye çalışan herkesi öldürürken bulur kendini.. Baya incelikli bir psikolojik gerilim olan film, sonlara doğru polisiyeye döner..


Sonraki film Ripley's Game (2002), paraya ihtiyacı olan öğrenci Tom'la alakası olmayan, para babası sanat simsarı orta yaş üstü Tom'un hikayesini anlatır. Bir zamanlar Almanya'da beraber dümen çevirdiği sevimsiz arkadaşı Reeves'in, İtalya'da tekrar hayatına girmesiyle başlar hikaye.. Reeves der ki, "Bir adam öldürmemiz gerek, iyi para verecekler." Tom der ki, "Ben öldürmem, ama öldürecek birini tanıyorum." Yakın zamanda gıcık olduğu birine paslar işi. Adam lösemidir, yakında ölecektir ve paraya ihtiyacı vardır; en önemlisi de bi ara sanat zevkine laf etmiştir. Ama iş döner dolaşır Tom'u içine çeker ve yine cinayetler işlemeye başlar Tom.

Bu filmin kadrosu ise: John Malkovich, Ray Winstone, Dougray Scott, Lena Headey ve tatlılıktan ölecek İtalyan Chiara Caselli.. Filmin yönetmeni ise İtalyan Sineması'nın önemli yönetmenlerinden Liliana Cavani.. Bu film, ilk filmden daha eski duruyor diye düşündüm izlerken.. Galiba bunun sebebi ilk filmin dijital makineyle, bunun makaralı makineyle çekilmiş olması.. Şov yapılmış biraz, teknik olarak tam karar veremedim sevip sevmediğime ama Malkovich ustalık konuşturmuş, psikolojik gerilimse psikolojik gerilim.. Çok sevdiğim bir terim değil bu ama özellikle bu film için en uygun sınıflama bu..


Ve Mr. Ripley'nin sinemaya uyarlanan son macerası, Roger Spottiswoode yönetimindeki Ripley Under Ground (2005). En sevdiğim filmi bu diyebilirim galiba, çünkü en düz filmi bu.. Yani diğer filmlerde yaşadığım, filmin sonunda, 'meğer her şeyi Ripley planlamış' diyeceğim bi sahne beklemek ve bulamamak durumu bu filmde olur gibi oldu.. O şeyi görmeye kitlemişim kendimi, görmek istiyorum yani.. Serinin en önemli özelliği galiba bu, kontrol dışı gelişen şeyler var sürekli.. Bu son filmde, Ripley'yi Barry Pepper oynuyor; yardımcı oyuncular da: Alan Cumming, Claire Forlani, Ian Hart, aşırı güzel Jacinda Barrett ve Tom Wilkinson..

Ripley'nin ikinci romanından uyarlama bu, yani otuzlu yaşlarda Tom.. İngiltere'de bir Amerikalı.. Bir grup arkadaşlar, en meşhurları ressam Derwatt, tam da sergi zamanı, çok para kazanılacak bi zaman kaza geçirip ölüyor. Arkadaşları olarak Derwatt'ın cesedini saklayıp, resimleri Bernard'a yaptırıyorlar, parayı kırışıyorlar.. Ama bi sanatsever resimlerin sahte olduğunu anlıyor ve olayı çözmeye çalışıyor. Tabii ki onu ortadan kaldırmak da Tom'a kalıyor.. Yalnız bu macerada bi gizli yardımcısı oluyor, söylemem onu, sürpriz olsun, izleyen bilsin..

Filmleri sırasıyla şöyle puanladım, 6-5-7.. Ciddi ciddi son film en severek izlediğim film oldu, izlemesi kolay çünkü.. Filme henüz çekilmeyen Ripley Under Water'ı da romanken mi okusam.. Bari onu mu yapsam acaba..

200416