Kar Korsanları (2015)


Başka Sinema'nın bülteninde gördüm filmi, "bunu bi izliyim" diye yazdım kenara, bi de Genç Pehlivanlar (2016) diye bi film vardı, şimdi bakıyorum bakıyorum yok sitelerinde.. Sivas (2014) filminin başarısının büyük bi kısmı, çocuk hikayesinin doğallıydı değil mi, geçenlerde mesela Kuzu (2014)'yu izledim, yine hikaye olarak inanılmaz başarılı, karakterler falan.. Yani normalde sinemacı milleti çocuk oyuncudan korkar, kaçar. Oyun veremezsin, verdiğini anlamaz, normal bi kafa değil ya ondaki, o an canı nasıl isterse öyle oynar. En kötü küser, istekliyse harikalar yaratır falan.. Bu sebeplerle çocuk hikayesi çok yazılmaz gibi hissederdim. Ama son zamanlarda çocuklu sinema filmleri çok güzel oluyor, çünkü hikayeleri çok gerçek oluyor.. O keşfedildi ve çok güzel uygulanıyor.. Tamam oyunculuklar bazen sıçıyor falan ama hikaye çoğu zaman telafi ediyor onu.. Bu yüzden Kar Korsanları (2015)'nı gördüğümde izlemek istedim, ben önceden filmler hakkında yazılar okumam sizler gibi; çünkü istediğim gibi, benim gibi yazanı bulamadım.. Çok şanslısınız..

Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nden bahsetmiştim. Şişhane Metro Durağı'nın cadde çıkışında hemen.. Her ay dört film geliyor, bir hafta boyunca oynuyor her biri. Bu hafta da Kar Korsanları (2015) varmış, ilginçtir; çünkü normalde çaptan düşen filmler gelir, bi önceki senenin, ondan önceki senenin filmleri falan.. Bu daha yeni film, Beyoğlu Sineması'nda on dört liraya oynayan film burada iki liraya izlenebiliyor. Bazen İngilizcesinin Türkçesinden iyi olduğunu düşündüğümüz arkadaşıma dedim, gittik bu filme, "vat dı fak" dedi. İki liraya film izlemek çok hoşuna gitti. Bi de beğendik filmi, iyice mutlu olduk.. Şu sinemaya gidin diye daha ne kadar yaziyim.. Hayır, kimse gelmiyo diye kapatacaklar canım sinemayı o olacak..


Faruk Hacıhafızoğlu'nun yazıp yönettiği film, ilk filmi. Faruk Bey, -mühendislik okurken- fotoğrafçılık, gazetecilik falan yapmaya başlamış ve sonra da öyle devam etmiş. Londra'ya yerleşmiş, fotoğraf eğitimleri almış zaman içinde. Sonra da film yapmaya karar vermiş, başta Londra'da geçen bi film yazmayı planlamış ama aşırı kar-fırtına bi gün annesinin aklına Kars günleri gelmiş. "Kömür sıkıntısı vardı, çoluk çocuk perişandık o dönem" diye anlatmış.. Demiş "tamam, film diye buna derler"..

80 darbesi işte, askeri yönetim var.. Kars cezalı şehirlerden, solcu faaliyetler dolayısıyla asker cezalandırıyor şehri, kömür yok.. Sadece resmi daireler için falan.. Halk da karın içinde kömür bulma derdinde. Ve kahramanlarımız üç küçük korsan.. Devlet dairelerinin yaktıkları kömürlerin, sobanın atığı, kalanı, -cüruf diyor uzmanımız- çöp diye dökülüyor bi kenara. Bu korsanlar da o cüruf içinden yanmamış veya az yanmış kömür topluyor ve evlerini ısıtıp ailelerinin kahramanı oluyorlar. Normalde almak yasak değil, çöp sonuçta ama onun da karaborsası oluyor.. Aksiyonlar yaşanıyor..

Kırsalda yaşıyorsan hayatın bundan ibaret di mi, soba yansın, yemek olsun tamam.. Bazen düşünüyor insan hangisi doğru acaba diye.. Biz n'apıyoruz abi, milyar tane dertle uğraşarak, kendimizi ne sanıyoruz da bu kadar şeyle uğraşıyoruz.. Bi dakka bunu sonra düşünücem, şimdi konu bu değil..


Başlarda bi "kötü film mi acaba" dedirtiyor, konuşmalar anlaşılmıyor oyuncular zaten kötü falan derken sonradan açılıyor film.. O dönemden hatıralar çıkmış ortaya, yok efendim yokuşta kömür taşıyan at arabası vardı, adam ata vurdukça vuruyordu, at daha fazla dayak yemesin diye kasanın kapağını açıp kömürü yola dökmüştük, atı dayaktan kurtarıp kaçmıştık.. Asıl Vedat Abisi var Serhat'ın, polis yakalamış işkence etmişti.. İbo diye bi çocuk vardı, kömür hakkında her şeyi o bilirdi, ilginç çocuktu.. Bi de karın içinde uzaklara bakıp "Kars'ta deniz olsa kesin korsan olurduk de mi lan?!" demiştik.. Gürbüz'ün aşık olduğu kıza yazdığı şiiri bulan polisi hatırladın mı, ibnenin çocuğu ne dalga geçmişti..

Hatıralar çıkmış ortaya ki, çok güzel hikaye olmuş.. Yönetmenin fotoğraf eğitimi aldığını öğrenince plan kompozisyon başarısı temellere oturdu zaten.. Tek problemi oyunculuk olan filmin başrol seçimleri epey kalabalık arasından yapılmış..


"Çocukların o bölgeden olması zorunluydu. Türkiye'de profesyonel çocuk oyuncu bulmak büyük bir sorun. Bulunsa bile İstanbul'dan Ankara'dan götürmek hem külfetli hem de bölge dışındaki çocuklar kış koşullarına alışkın değiller. Kolay olmadı. 2 bin çocuk arasından seçtik. Önceki taramada İbo karakterini bulamadık. İstanbul'a döndüm. Kısa bir depresyon geçirdim. Sonra tekrar Kars'a gittim. Yeni bir araştırma sonunda İbo'yu da bulduk. Önce büyük oyuncuların profesyonel olmasına karar vermiştik. Ancak daha sonra bunun castı bozacağını düşündük. O nedenle hepsi amatör oyunculardan seçildi." diyor yönetmen, BBC röportajında..

Filmin dünya çapında ilk gösterimi 65. Berlin Film Fest'te yapılmış, başrol çocuklar Berlin'e götürülmüş, ne mutlu olmuşlardır var ya.. Pek çok uluslararası festivalde ödül alan film, siyasi bi hesaplaşma falan diyerek gazlandı ama hiç ağır siyasi bi numarası yok, zaten olduğu gibi anlatınca en doğru, en gerçek siyaseti yapmış oluyor. Bu açıdan da çok çok takdir ettim, gazla yapılan hareketlerden uzak olmuş güzel olmuş.. Filme puanım 6..

270416