Annihilation (2018)


Filmi izledikten sonra, fikirlerimin oturması için birkaç inceleme yazısı okumam gerekti. Çünkü aslında güzel gibi duran bir filmdi ama bir eksiklik, bir yavanlık vardı. İnsana kalitesiz bir şey izlemişlik hissi veriyordu. Oysa ışıl ışıldı. Baş tacı Natalie Portman'ın başrolde olduğu filmde hep kadın karakterler vardı. The Hateful Eight (2015)'le büyük ilgi gören Jennifer Jason Leigh, belli ki 'yüz kanseri' geçiren, suratsız, umutsuz ve bütün bunlara rağmen nedense proje müdürü Dr. Ventress'i oynuyor. Son zamanlarda -en azından benim için- iyice popülaritesi artan çikolata güzeli Tessa Thompson da, yeni mezun, içe kapanık, ergen bir bilim insanı rolüyle karşımızda.

Okuduğum üç inceleme yazısının ikisi olumlu değerlendirmelerdi. Olumsuz olan üçüncü yazı, "Annihilation (2018) konuşacaksak, Stalker (1979)'dan ve uyarlandığı 'Uzayda Piknik' bilim kurgu romanından bahsetmeden olmaz.." hatta dur, "bahsetmeyeni döverler" diyor. Çağırın gelsin, gel hele gel gel.. İzlemediğim filmden bahsedemem, kimse kusura bakmasın.. Diğer okuduğum yazılarda da Arrival (2016) ve Interstellar (2014)'la karşılaştırmaları yer alıyordu. Film filme benzer arkadaşlar sakin, sonuçta 7 tane nota var, ne kadar farklı işler çıkabilir..


Baştan söyleyeyim, izlemeye izlenir ama karakterler çok zayıf ve bu sebeple diyaloglar sığ kalıyor. Yani bu noktada kaliteli bir şey izlemediğinizi hissediyorsunuz. O kızların orada olma açıklamaları çok ucuz, hareketleri bazen çok anlamsız, kostümler mantıksız. Durun size konusunu özet geçeyim.

Biyolog Lena, özel göreve giden asker eşinden bir senedir haber alamıyor. Mutsuz bir hayatı var. Bir gün eşi Kane geliveriyor ama hiç kendisi gibi değil. Hastaneye giderken, polis, ambulansın önünü kesiyor, Kane ve Lena alıkonuluyor. Dr. Ventress'ten dinliyoruz, "Bu bölgede 'Parıltı' dediğimiz bir şey ortaya çıktı. İncelemek için gönderilenlerden kimse geri dönmedi, Kane hariç. İçeride ne olduğunu bilemiyoruz. Baktık askerle olacak şey değil, çok alakasız bi bilim kadını ekibi kurdum, biz dalıyoruz içeri, sen de gelsene.." Kabaca bu..

Parıltı'nın içine girdiklerinde fark ediyorlar ki, tıpkı suyun ışığı kırması gibi parıltı da ses dalgalarını, hatta zamanı ve hatta DNA'ları kırıyor; bu sebeple telsizler çalışmıyor, bölgeye girdikleri anı hatırlamıyorlar, bir anda çadırda uyanarak başlıyorlar ve mutasyona uğramış canlılarla karşılaşıyorlar. Bölgenin merkezindeki deniz feneri, varmak istedikleri nokta.. İşte oraya herkes varamayacak.. Tipik, korku gerilim.. Varan Lena da bir şeyle karşılaşacak, uzaylı olmasın sakın.. Tipik bilim kurgu..


Jeff VanderMeer'in 2014'te yayımlanan üçlemesinin ilk kitabından uyarlanan filmin yönetmeni, Alex Garland. Filmde başta saydığım üç kız dışında; Tuva Novotny, Gina Rodriguez ve Oscar Isaac var. Filmde akılda kalan şık sahneler de yok değil, mesela üstteki karede ölen bir askerin bedeninden mutasyona uğrayıp küf gibi bozulmalarla beraber yayılan ve dekoratif görüntüler oluşturan parçalar.. Bu netflix filmine puanım 5..

20 nisan 2018