Loving (2016)


İzlerken, çok kez "Ya salak mısınız kardeş?!" diye haykırdığım film. Güzel hikaye, hatta güzel de film ama -bak tutamıyorum kendimi- salak mısınız be birader?!

Büyük Amerika'nın büyüklüğünün tartışıldığı, siyah beyaz eşitliğinin ve sosyal haklarının her eyalette bir olmadığı bir dönemde geçiyor mevzu. Gerçek bir hikayeden alınmış. Virginia'da, siyah mahallesinde büyüyen bir beyaz olan Richard Loving'in bir de siyahi kız arkadaşı var, Mildred. Çiftimiz gayet sessiz sakin aşıklar, Richard duvar ustası, araba yarışlarında motor bilgisiyle bilge tip, Mildred ise ev kızı, ailesine çok bağlı falan. Sonra Mildred'in hamile olduğunu öğreniyoruz. Mildred çok üzgün ama Richard heyecanlanıyor. Kalk diyor, Washington'a gidiyoruz, kızı babasıyla beraber alıp gidiyor, evlenip geliyorlar. Ee, resmi nikahlı karısı oluyor artık. Washington'a göre hava hoş, ben evlendiririm, bana ne ten renginden diyor.

Ertesi gece Virginia polisi, çiftin evini basıyor. Duyulmuş tabii mevzu, hadi bunlar hapse. "Siyahlara insan muamelesi yapıyoruz diye başımıza çıkmasınlar" tavırlarıyla mahkemeye çıkan çift için siyahla beyaz evlenemez hesabı "Ya hatanızı kabul edip boşanın, birer sene yatın çıkın ya da s.ktir olup gidin başka eyalete 25 yıl bu topraklara ayak basmayın!" kararı çıkıyor. Karar da değil ki tam, öneri. Bi de niye 25 yıl, ileride biz yumuşarız nasıl olsa bu konularda diyo gibi. Kendi kasabasında aldığı araziye kendi evini yapma hayali olan Richard'ın hevesi kursağında kalıyor, Mildred ailesinden ayrılıyor.

İşte bi ara doğum için kaçak geliyorlar, kabak gibi yakalanıyorlar. Hadi affet bilmem ne, sonra da çocuklar şehirde büyümesin diye gizlice yine Virginia'da uzak bir çiftlik evine yerleşiyorlar. Bu yakalanmalar, gizlice gelinip yerleşilen çiftlik falan tam da gerçek olabilecek kadar saçma hareketler. Kurgu bi şey olsa çok saçma deyip böyle yazmazsın yani.. Yıllar içerisinde de davalar, mahkemeler sürüyor ve bu çiftten sebep 1967 senesinde ırklararası evliliğin kabulü Yüce Mahkeme kararıyla kabul ediliyor.


Vay seni Koca Amerika, hadi geçtim Amerika'yı -biz dahil- koca Dünya Milletleri, neden şu işi parça parça yapıp komple bir eşitlik peşine gitmiyoruz, neden süründürmek gerekiyor insanlığı; hala daha çobanla ben bir miyimciler, hala daha parası var diye kendini üstün ırk sanan götlekler, hala daha geceleri milleti rahatsız eden travestiler yüzünden cinsel tercihlerine saygı duyulamayanlar var. Hayat çok zor be halkların kardeşliği, ezildiğini düşünerek günahsızı ezen de var, huzur bozmaya kafa yoran bir dünya. Bazen diyorum ki gidip çoban olayım, sonra Erol'la benim oyum bir mi diye düşünüp dursunlar.

Filme puanım 5. Çünkü ben biraz sıkıldım. Ama teknik açıdan gayet de başarılı iş, yanlış anlaşılmasın. Ben hikayesindeki saçmalıklar yüzünden tilt oldum filme. Jeff Nichols'ün yazıp yönettiği filmde Ruth Negga ve Joel Edgerton başrolde. Jeff'in daha önce Mud (2012) ve Take Shelter (2011) filmlerini izlemiştim, tarzını bildiğim bir adam, teknik çizgisini çok bozmamış ama hikaye hiç onluk değil gibi. Fakat her filminde olduğu gibi Michael Shannon kadroda tabii. Midnight Special (2016)'ı merak ediyorum asıl, o güzele benziyor.

Agents of S.H.I.E.L.D. (2013- )'ın Raina'sı Ruth Negga ise bu performasıyla Oscar adayı oldu. Çok şansı yok ama yine de dikkat çekici bir hareket tabii ki. Asıl Joel'in oyunculuğu konuşulmalıydı, kendini tutan o.

150217