Bilen zaten bilir, benim lafım izlememiş, duymamış ya da sallamamış olana..
En bilinen filmi tabii ki Kubrick'in Spartacus (1960)'ü.. Ben izlerken sıkıldım. Sonra da dizisi yapıldı işte.. Asıl olması gerektiği gibi, seyircinin istediği her şey var bu dizide.. Çok tuttu.. Hatta efsane oldu, dizi piyasasında yeni bi yol açtı. Dediler ki dönemin Roma'sına sansür uygulamayalım, olduğu gibi verelim.. Varsın çocuklar da izlemesin.. Ahlaki durumlar malum, dönemin Roma'sı işte.. Şimdiki Roma öyle değil.. Nereye değil..
O zamana kadar tek bilindik işi Süpermen temalı Smallville dizisi olan yaratıcı-yapımcı Steven S. DeKnight, artık Spartacus ile biliniyor. Ve paraya para demediği söylenti değil.. Dizi ilk çıktı, olay oldu. Neden? Baya sevişmeli falan, meme-pipi göstermeli dizi de ondan.. Kesmeli parçalamalı dövüş sahneleri çok çizgiromanvari.. Çok tuttu bu tarz.. Herkes işini gücünü bırakıp Spartacus izler oldu, çoğu kişinin dizi sektöründe ahlak anlayışı değişti. Hiç göze batmıyordu çünkü o sevişmeler.. Demek ki doğru kullanılınca oluyormuş dizide de, onu gördük.. Bu dizi tivide sansürü yer ama internet çağı artık..
Spartacus: Andy Whitfield
Sura: Erin Cummings
Batiatus: John Hannah
Lucretia: Lucy Lawless (bildiğin Zeyna..)
Crixus: Manu Bennett
Ilithyia: Viva Bianca
Glaber: Craig Parker
İlk sezonda, pis Romalılar tarafından köyü basılan Spartaküs'ün karısı ayrı kaçırılır, kendi ayrı.. Köle pazarında satışa çıkar, Batiatus hanesi satın alır bu asi adamı.. Önce saçlar kesilir, sonra dövüş eğitimi verilir. Amaç, arenada dövüştürülmek üzere gladyatör yetiştirmektir. Batiatus da Spartacus'e söz verir, "Adam ol, iyi çalış, karını bulur getiririm." Tabii yalan.. Sezon sonunda Spartacus ayaklanır, hanedeki sözünü geçirebildiği köleleri gaza getirir, haneye kafa tutulur.
Spartacus: Blood and Sand adıyla yayınlanan dizinin ilk sezonu kah arazide kah yeşilde çekilmiş, seyirciye sunulurken de, Spartacus'ü oynayan Andy Whitfield'ın kanser olduğu duyurulmuştur. Tedavi görmeye başladı adam, ama kurtulamadı.. Bi yandan adama üzül, bi yandan çok tutmuş bi iş var ortada.. Neyse biraz düşünelim deyip öncesini anlatır bi mini-dizi yapılır.. Spartacus gelmeden önce Batiatus hanesinin durumunu anlatan, Spartacus: The Gods of the Arena..
Gannicus, Batiatus hanesinin şampiyonudur.. Sekse ve şaraba düşkünlüğü onun şampiyonluğunu engellemez.. Sağlam dövüşür. Arena kanunları der ki "İyi dövüşen gladyatör özgürlüğünü kazanabilir.." Bu biraz da köleleri ayakta tutar aslında, küçük de olsa bi ihtimal hep vardır. Ve Gannicus'un özgürlüğüne ulaşmasına az kalmıştır. 6 bölümlük bu mini dizide bu maceraya değinilir. Ve Gannicus özgürlüğünü alıp, gitmiştir.
Gannicus: Dustin Clare
Seppia: Hanna Mangan Lawrence (bildiğin çok tatlı..)
Ashur: Nick Tarabay
Agron: Daniel Feuerriegel
Spartacus: Liam McIntyre
Yeni bir Spartacus bulunmuştur ve onunla beraber en başta planlandığı gibi 3 sezonda tamamlanacaktır dizi. Andy'ye benzemesine özen gösterilmiştir yeni oyuncunun, Liam McIntyre. Başta biraz yadırgasak da çabuk alıştık seyirciler olarak. Sevdik Liam'ı hemen..
Spartacus: Vengeance, Batiatus hanesindeki ayaklanmanın etkileriyle başlar. Gladyatörler kaçmış, Roma'ya karşı tehlike oluşturmuşlardır. Koskoca Roma, bir grup gladyatörden korkmuyor tabii ki, bu olaydan gaz alıp diğer kölelerin de ayaklanmasından korkuyor. Sonuçta ülkede köle nüfusu, özgür insan nüfusunun 3 katı. Ziyaret için geldiği Batiatus hanesinde bu ayaklanmaya şahitlik eden Romalı kumandan Glaber, hanenin yeni sahibi olduğunu ilan eder ve askeri birlik yığar şehre. Bu sezonda da Glaber'in askerleriyle, Spartacus'ün tayfası arasında vuruşma izlenir. Bu arada özgür gladyatör Gannicus da Spartacus'e katılır. Zaten özgür olmasına rağmen, özgürlük için savaşanların yanındadır yani, adamdır..
Spartacus: Vengeance, Batiatus hanesindeki ayaklanmanın etkileriyle başlar. Gladyatörler kaçmış, Roma'ya karşı tehlike oluşturmuşlardır. Koskoca Roma, bir grup gladyatörden korkmuyor tabii ki, bu olaydan gaz alıp diğer kölelerin de ayaklanmasından korkuyor. Sonuçta ülkede köle nüfusu, özgür insan nüfusunun 3 katı. Ziyaret için geldiği Batiatus hanesinde bu ayaklanmaya şahitlik eden Romalı kumandan Glaber, hanenin yeni sahibi olduğunu ilan eder ve askeri birlik yığar şehre. Bu sezonda da Glaber'in askerleriyle, Spartacus'ün tayfası arasında vuruşma izlenir. Bu arada özgür gladyatör Gannicus da Spartacus'e katılır. Zaten özgür olmasına rağmen, özgürlük için savaşanların yanındadır yani, adamdır..
Marcus Crassus: Simon Merrells
Caesar: Todd Lasance (bildiğin ibne..)
Saxa: Ellen Hollman
Kore: Jenna Lind
Canthara: Ayşe Tezel (bildiğin türk..)
Spartacus: War of the Damned'de artık ayaklanma iyice büyümüş ve korkulan başa gelmek üzeredir. Glaber savaşı kaybetmiş, yetmemiş, ölmüştür. Roma Senatosu toplanır, adam akıllı bir komutan ve askeri destekle Spartacus'le savaşır. Zaten Spartacus tayfası iyice zayıf düşmüştür. Çünkü, firarisin, yiyecek yok, kış havası, arazide aç bilaç saklan, yeri geldiğinde savaş, hep enerji yakıyosun. E sevişiyolar bi yandan. İyice güç azalıyo, yemek lazım.
Köyleri talan etmeye başlıyolar. Hem aldıkları kasaba bir nevi kale oluyo onlara.. Bu arada Roma'nın gönderdiği birliğin başında Marcus Crassus vardır. Yetmez, bitirim Caesar da kendini ispatlamak için, Spartacus'ün kellesini ister. Roma sonunda ağırlığını koymuş ve Spartacus'ü sindirmiştir. Ama fikirler, hikayeler ölmez işte.. Spartacus, kimsenin kölesi olamamak için, özgürlüğü için ve kendi gibi olanlara yardım etmek için canını vermiştir. Ama, pes etmeden, özgürce yaşamak için sonuna kadar mücadele etmek gerektiği fikrini nice nesillere aşılamıştır.
Köyleri talan etmeye başlıyolar. Hem aldıkları kasaba bir nevi kale oluyo onlara.. Bu arada Roma'nın gönderdiği birliğin başında Marcus Crassus vardır. Yetmez, bitirim Caesar da kendini ispatlamak için, Spartacus'ün kellesini ister. Roma sonunda ağırlığını koymuş ve Spartacus'ü sindirmiştir. Ama fikirler, hikayeler ölmez işte.. Spartacus, kimsenin kölesi olamamak için, özgürlüğü için ve kendi gibi olanlara yardım etmek için canını vermiştir. Ama, pes etmeden, özgürce yaşamak için sonuna kadar mücadele etmek gerektiği fikrini nice nesillere aşılamıştır.
Peki öne çıkan senarist kim, yönetmen kim? Biliyorsunuz artık, bu adamlar sistemi oturtmuş.. Belli bir hikaye var, yaratıcı denen adam vermiş hikayeyi, o haftanın senaristi de olaylar ve diyaloglar geliştiriyor. Yönetmen de çok çizgiden sapmadan, bölümünü yönetiyor. Tertemiz iş.. Kimse işten sıkılmaz yeminlen.. Hatta bi bölüm daha alabilmek için baya özenli çalışır. Keşke bizde de buna dönse sistem. Önce süreleri bi ayarlayalım, sonra kaliteye de gelecek sıra.. Bu 33+6 sezon dizide toplam 9 bölüm yöneterek en çok yönetmen koltuğunda oturan isim Jesse Warn olmuş. Senaryoda ise Brent Fletcher toplamda 13 bölümle zirvede.
14.05.2014