Hoşçakal Yarın (1998)


Gazeteciliği ve televizyonculuğu bir kenara bırakıp tamamen sinemaya yönelen Reis Çelik, 1996'dan beri yedi film yapmış; gerçi son filmleri F Tipi Film (2013) birkaç yönetmenin beraber çalışmasıydı. Çelik, hep derdi olan filmler yaptı ve yapımcılığını Lucy Wood'un sahiplendiği Hoşçakal Yarın (1998)'da, yetmişlerin başında idareye ve darbeye karşı duruşun temsilcilerinin hikayesini işledi.

Üniversitede eğitim sistemini eleştirerek başladıkları hak arama mücadelesi büyüyor ve ülkeyi kurtarmak için silahlanmaya kadar varan ayaklanmaya dönüşüyor. Büyük gaza gelen Deniz Gezmiş, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nu kuruyor. Yönetime geçen askeri idareye ve polise kafa tuttukları için idam ediliyor iki yakın arkadaşıyla beraber. Ama başlattıkları bu hareket içten içe günümüze kadar devam ediyor, o çocuklar tarih oluyor. Savundukları düşünce eşitlik, kardeşlik... Dertlerini bu şekilde anlatmayı tercih ettikleri için o zaman ölüp şimdi tarih oldular. Başka bir yolunu bulup -silahlanmadan, ordu kurmadan- dertlerini daha akılcı anlatsalardı belki fikirleri tarih, kendileri hayatta olurlardı. Belki de şansları yaver gitse hareketleri işe yarayacaktı. Yahu tamam insancı olalım, idam çok saçma ama birini hatta onlarca birini öldürenlere de uygun bir ceza bulunsun o zaman. Savaşa hayır, çözüm önerilerine evet!

Silahlanmayı desteklemesem de ana fikri destekliyorum..


Deniz'i, eski aktör yeni siyasetçi (yeni derken 2002'den beri) Berhan Şimşek; Yusuf'u Mazlum Çimen, Hüseyin'i Bülent Çolak oynuyor. Darbecibaşını rahmetli Tuncel Kurtiz, çocukların avukatını Tuncer Necmioğlu canlandırmış. Oyunculukları ve yönetimi çok beğendiğimi söyleyemem, teknik açıdan zayıf bir film. Ama hikayesine güvenip dalmış Reis Çelik, ikinci filmi bu.

Bu tarz filmler biyografik olmuyor değil mi? Tarihi deniyor bunlara, tarihteki bir olay ele alındığında... Bazı yerlerde bu filmin Deniz Gezmiş'in biyografisi olarak anlatıldığına denk geldim de. Bilemedim..

Deniz, Hüseyin ve Yusuf

26.01.2014