Perfect Sense (2011)


Covid-19 sürecinde ortaya çıkan 'Salgın Filmleri Listeleri'nde sık sık karşılaştığım ama bu listelerden çok önce izlenecekler klasörüne taşıdığım bir filmdi bu. Benim amacım Eva Green görebileceğim bir aşk hikayesi izlemekti. Neredeyse kendisi salgın haline gelen bu listelerde bu filmin ismini görünce şaşırdım tabii -bu böyle bir filmmiymiş- diye ve izlenme sırasında öne aldım. Ona da iki ayda ancak sıra geldi.


Bir restoranda çalışan yakışıklı ve pislik bir balık şefi, bir gün, pislik olduğunu iddia eden güzel bir epidemiyolog hanımla tanışır. (Epidemiyoloji nedir diye çaktırmadan baktım hemen, toplumsal hastalıkları inceleyen, bulaşma falan çeşitli istatistikler üzerine çalışan tıp uzmanlığıymış.) Bir gün birkaç vaka belirir, koku alamıyorum diye hastanelere gelenler olur. Önce çok ciddiye alınmaz, vakalar çoğalınca da "Çözümü yoksa n'apalım, kokusuz yaşarız o zaman" denir ama çok geçmeden bir sinir harbiyle beraber gelen tat alma ve duyma kaybı da görülmeye başlar. Bu duyu kayıpları eşliğinde toplumsal tepki görülmeye değer tabii..

İnsanların bir kısmı artık hayatın bir anlamı kalmadığını düşünerek yağmalara ve bir takım cinnet eylemlerine başvururken başka bir grup da alternatifi olmadığını düşünerek hayata kaldığı yerden devam etmeye, işe gidip çaresizce vakit geçirmeye başlar. Herhangi bir virüs belirtisi olmadan, bulaşma varsa da nasıl olduğu bilinmeden insanları evlerine kapatırlar. Bütün bu hengamenin ortasında çok tatlı ve gittikçe duyusuzlaşan bir aşk yaşar Mr. & Ms. Asshole...


Öncelikle baş karakterimiz icabı bir restoranın bu olaylara tepkisini görüyoruz, koku alınmıyorsa bozuk balık nasıl anlaşılır korkusu; peki tat alınmıyorsa, işte o zaman fena, kapatalım gidelim dürtüsü.. Çözüm olarak tabaklarda görsel şölen, baharat çılgınlığı, çıtırtılı kıtırtılı sesli lezzetler... Çok acayip şeyler yapılıyor.

Contagion (2011) izlerken de aynısı olmuştu, şunu düşündüm: Bu insanlar bir salgın sırasında bu tepkilerin verileceğini nasıl tahmin etmişler. Şimdi ucundan kıyısından benzer mevzulara şahitlik ettiğimiz için daha rahat görüyoruz ve oha yani, daha neler, daha önce böyle bir duruma düşmeyen biri nasıl tahmin edebilir bu tepkileri?! Gerçek bir zeka belirtisidir bu; insanı ve yaşamı doğru gözlemleyip, gerçekçi senaryolar şekillendirmektir.


Onun için Danimarkalı Kim Fupz Aakeson'un çok değerli senaryosu ve David Mackenzie'nin yönetimiyle harika bir iş ortaya çıkmış diyebiliriz. Bu salgın senaryoları konusunda bereketli olduğu görülen 2011'in, becerikli insanlarla bize bu hikayeleri anlatmasından bir mesaj almalı mıyız? "10 seneye kalmaz başınıza bunlar gelebilir!" demişler..

Hem Contagion (2011) hem de Perfect Sense (2011) için düşünecek olursak, bu filmleri yapanlar toplumsal davranış ve tepkileri doğru mu tahmin etti yoksa onlar bu hikayeleri bize böyle anlattığı için biz bu ve benzeri durumlarla karşılaşınca bu filmlerden öğrendiğimiz tepkileri mi veriyoruz. Mesela bu filmlerde virüs ortaya çıkar çıkmaz insanlar intihar etmeye başlasaydı bu izleyeceğimiz hikayeler bugün o tepkileri vermemizi sağlar mıydı? Hadi Perfect Sense (2011)'i yeni izledim ben ama Contagion (2011)'u ilk çıktığı zaman izleyip "Peh" deyip unutmuştum, bilinçaltımda duruyordu. Hepimizin bilinçaltındaydı bu davranışlar.. Bu da benden size bir komplo teoriciği hadi!


Ha bu arada Eva Green tabii, anmadan bitirmek olmaz, çok beğeniyordum, yine çok beğendim, muhteşem performans, Ewan McGregor'la da çok iyi ikili olmuşlar hakikaten. Filmi izlerken de düşündüm bir, çok güzel bir kadın da değil aslında, burnu klişe cadı tipolojisine benzer sivri gibi, gözleri hain bakıyor nazar saçıyor sanki; ama çok çekici yani, her filmde göğüslerini gördüğümüz için etkileniyoruz sanılmasın, o ayrı, ben havasından bahsediyorum. Bu, izlemediğim birkaç filminden biriydi, izlendi tiklendi. Tavsiye ederim.

10 Mayıs 2020