All the Real Girls (2003)


Kasabadaki kızların çoğuyla yatmış olan Paul, arkadaşlarıyla gayet eğlenceli günler geçirmektedir. Bir gün kankası Tip'in kız kardeşi Noel'le tanışır ve birbirlerinden hoşlanırlar. Abi Tip, Paul gibi bir adamın kız kardeşiyle yakınlaşmasını istememektedir. Ancak gönül ferman dinlemez ve Noel, Paul'u kendine aşık eder. Burdan sonra işler biraz karışır; bakalım Tip bu ilişkiye izin verebilecek mi? Paul gerçekten uslandı mı? Peki kız tam ne ayak?


Ben filmi izlerken, özellikle sonlara doğru "Ya yapma işte şöyle" dedim bol bol; yani hikaye beni aldı içine, beğendim. Romantik-dram isteyenlere tavsiye ederim. Yönetmenliğini David Gordon Green yapıyor, hikayeyi de Paul karakterini canlandıran Paul Schneider ile birlikte yazmışlar. Noel'i de (500) Days of Summer (2009)'dan tanıyacağınız Zooey Deschanel oynuyor.

29.08.2012
Oku..

American Pie BoxSet


Zamanında gençlik filmi kavramına yeni bir boyut kazandıran American Pie (1999) dörder filmlik iki seriye sahiptir. Jim Levenstein ve arkadaşlarının lise maceralarını konu edinen ve Jim ile Michelle'in üçüncü filmde evlenmelerinin ardından sonlanan hikaye; sadece Jim'in babası Noah Levenstein'i sabit tutarak dört ara film ile pastanın kaymağını yiyor. Ve American Reunion (2012) ile seriye lise arkadaşlarının buluşmasıyla devam ediliyor. Seride Jim'i Jason Biggs, Michelle'i Alyson Hannigan oynuyor ve Vicky karakteriyle de Tara Reid'i izliyoruz. Diğer seride ise Dwight Stifler'ı Steve Talley canlandırıyor.

American Pie (1999)
American Pie 2 (2001)
American Wedding (2003)
American Pie Presents Band Camp (2005)
American Pie Presents Naked Mile (2006)
American Pie Presents Beta House (2007)
American Pie Presents The Book of Love (2009)
American Reunion (2012)



'Gençlerin sevişmesi' temalı bu filmlerde bol miktarda güzel kız görebiliyoruz; tabii ki memeleriyle beraber. Erkek karakterlerin yakışıklı olmaları şartı olmasa da eğlenceli tipler olmalarına dikkat edilmiş. Bu filmleri izlerken havuzlu, dubleks evlerde düzenlenen partilerde kimin kiminle sevişeceği oluyor tek derdiniz; bu bakımdan sinemanın olmazsa olmazlarından. Yalnız özellikle liseli kardeşlerime sesleniyorum: bunun bir film olduğunu unutmadan (bizde böyle üniversite ortamı yok) ve sesi de fazla açmadan seyredelim. Tabii hala izlemeyen kaldıysa..

29.08.2012
Oku..

Hollywood Ending (2002)


Woody Allen'ın yazıp yönetip başrolünü de Tea Leoni ile paylaştığı filmde çaptan düşen bir yönetmenin akıl almaz hikayesi anlatılıyor.

Önceleri yaptığı filmleri çok beğenilen meşhur bir yönetmen olan Val, karısı tarafından terk edildiğinde kariyeri de düşüşe geçmiş, para kazanmak için de saçma sapan işler yapmaya başlamıştır. Öte yandan onu terk eden eski karısı Ellie de zengin bir yapımcıyla evlenip yapım şirketinde çalışmaya başlamıştır. Ellie, Val'ın zor durumda olduğunu görüp ona yardım etmek isterken tam ona göre bir senaryo geçer eline. Ve işi Val'a vermek için şirketi ikna etmeye çalışır ve başarır da. Val eski karısınden gelen bu teklifi önce kabul etmek istemez ama paraya ihtiyacı olduğundan kabul eder.


Film için anlaşma sağlanır çekimler başlar. Daha ilk günden Val psikolojiye bağlı körlük geçirir, yönetmen kör olmuştur ve şov devam etmelidir. Eğlenceli bir film arayanlara tavsiye edilecek cinsten bir filmdir, not alınız.

Woody Allen'ın bir dönem Amerika'da ciddi bir seyirci kaybına uğradığı dönem var ve o sırada da Avrupa çok ilgileniyor filmleriyle.. Bu ilginç olayı da filmine taşıyan Allen, Val'ın körü körüne çektiği filmi bir tek Fransa'da beğeniliyor ve filmin sonunda Val, kıymeti bilinen topraklarda yaşamaya karar veriyor.. 'Val' da bildiğin Woody'nin v'si Allen'ın al'ı ha.. :)

27.08.2012
Oku..

Midnight in Paris (2011)


En iyi senaryo Oscar'ı sahibi Midnight in Paris (2011), Woody Allen'ın en beğendiğim filmleri listesinde, üstelik bu listenin de üst sırasında yer alıyor. Allen, Londra ve Barselona'nın ardından Avrupa filmleri serisine Paris'le devam ediyor. Paris gecelerinin sihirli bir yanı olduğunu anlattığı filminin başrolünde Gil Pender karakteriyle Owen Wilson'ı izliyoruz, Gil'in nişanlısı Inez'i ise güzeller güzeli (sıfır abartı) Rachel McAdams oynuyor.


Düğün öncesi nişanlısı ve nişanlısının anne babasıyla Paris'e gelen Gil, aynı zamanda yeni romanı üstüne çalışmakta olan ve bir zamanlar çoğu dehanın olduğu gibi Paris aşığı bir yazardır. Hatta evlendikten sonra bu şehirde yaşamak için nişanlısını da ikna etmeye çalışmaktadır ama Inez'in Paris'e bayıldığı söylenemez. Gil, Paris'te denk geldikleri arkadaşlarıyla daha eğlenceli geziler planlayan Inez'i eğlencenin kucağına (yani Paul'un kucağına) bırakıp Paris sokaklarında kaybolduğu sırada, hayranı olduğu adamlarla dolu, hayranı olduğu bir dünyanın içinde bulur kendini.


Film, bizi bu dakikalardan sonra muhteşem bir kültür-sanat turuna çıkarıyor. Ne olduğunu anlamadan Zelda-Scott Fitzgerald çiftiyle, Ernest Hemingway'le, Cole Porter'la ve Pablo Picasso'yla tanışıyoruz. Yetmiyor, hepsinin akıl hocası Gertrude Stein'a kitabını okutup tavsiyeler alıyor Gil; Picasso'ya çılgın tablolar yaptırtan, Hemingway'i Kilimanjaro'ya tırmandırtan Adriana'yla, aşk meşk olaylarına giriyor. Ama bunlar sadece geceleri oluyor ve Inez, Gil'in bu ne olduğunu anlamadığı gece gezmelerinden sıkılmaya başlıyorlar.


Film, açılışından kapanışına, renklerinden karakterlerin güzelliğine kadar her şeyiyle muhteşem.. Eğlenceli bir film izlemek isteyenlere ve muhteşem Paris manzaralarına, muhteşem müziklerin eşlik ettiği bu filmi şiddetle tavsiye ederim.


Oyuncular .... Karakterler
Gerçekte Olanlar
Owen Wilson .... Gil Pender
Rachel McAdams .... Inez
Kurt Fuller .... John, Inez'in babası
Mimi Kennedy .... Helen, Inez'in annesi
Michael Sheen .... Paul Bates
Nina Arianda .... Carol Bates
Carla Bruni .... Müze Rehberi
Serge Bagdassarian .... Dedektif Duluc
Gad Elmaleh .... Dedektif Tisserant
Lea Seydoux .... Gabrielle
Sihirle Gelenler
Yves Heck .... Cole Porter
Alison Pill .... Zelda Fitzgerald
Tom Hiddleston .... F. Scott Fitzgerald
Corey Stoll .... Ernest Hemingway
Sonia Rolland .... Josephine Baker
Daniel Lundh .... Juan Belmonte
Kathy Bates .... Gertrude Stein
Marcial Di Fonzo Bo .... Pablo Picasso
Marion Cotillard .... Adriana
Emmanuelle Uzan .... Djuna Barnes
Adrien Brody .... Salvador Dalí
Tom Cordier .... Man Ray
Adrien de Van .... Luis Bunuel
David Lowe .... T. S. Eliot
Yves-Antoine Spoto .... Henri Matisse
Laurent Claret .... Leo Stein
Vincent Menjou Cortes .... Henri de Toulouse-Lautrec
Olivier Rabourdin .... Paul Gauguin
François Rostain .... Edgar Degas


Yalnız bu şehrin olayı herkesin kendine göre sihirlenmesi. Mesela Gil'in altın çağ dediği Jazz Age, Adriana'nın altın çağ diyeceği Belle Epoque'la aynı değil tabii ki.. Gil'le Adriana'yı Maxime'e götüren çiftte, Pan Am'in başarılı oyuncularından Fransız Karine Vanasse var, çok beğenirim kendisi ve bu filmde ufak da olsa rolü olmasına çok sevinmiştim..

Marion Cotillard'ın arkasındaki güzel hanımefendiye bakınız, Karine..
Kadroya bakınca benim başım dönüyo resmen, böyle bir film yapılabileceği bile kolay hayal edebileceğim bi şey değil.. Biraz abartıyorum galiba ama bu filmi her izlediğimde yüzümün halini görseniz anlarsınız beni.. Çok çok üst düzey bir film.. Woody Allen'a saygılar, sevgiler..

27.08.2012
Oku..

The Lucky Ones (2008)


The Illusionist (2006) filmiyle dikkatleri üstüne çeken yazar-yönetir Neil Burger, The Lucky Ones (2008)'ta Irak'taki vatani görevlerini tamamlamış üç Amerikan askerinin memleketlerine dönmeleri macerasını anlatıyor.


Evlerine gitmek için iç hatlarda bekleyen yolculara kötü haber meteorolojiden geliyor, iptal edilen uçak seferleri acelesi olanları kiralık arabaya yönlendiriyor. Arabanın kirasını bölüşüp yola koyulan Cheaver (Tim Robbins), TK (Michael Pena) ve Colee (Rachel McAdams)'nin yol macerasını keyifle izliyoruz. Tabii her birinin ayrı hikayeleri var. Yol filmi sevenlere önerilir; yada yolculuk filmi işte neyse..


Filmde Rachel'ın güzelliği dışında dikkatleri çekebilecek ne olabilir diye düşünüyorum, öyle pek bir olay yok; kendi halinde bir film resmen. Sadece benim dikkatimi çeken, paylaşmak istediğim şey: Vegas'ta taksiler Chrysler 300c olabiliyormuş. Daha neler..
Ben de bakıyorum da geçen sene buldum ucuza ikinci el, ucuzu yine elli küsur bin de, o bütçeye ulaşırsam alacağım araç budur..


17 Ağustos 2012

Oku..

Mulholland Dr. (2001)


Film daha ilk dakikalarda aksiyonunu, gerilimini patlatıyor; güzel bir film izleneceği sinyalleri veriyor. Öldürülmek üzere olan genç bir kadının da bulunduğu otomobile karşı şeritten gelen başka bir araba çarpıyor ve Mulholland Yolu'nda gerçekleşen bu kazada sadece bu öldürülmek istenen kadın (Laura Harring) kurtuluyor. Film yıldızı olmak için şehre gelen Betty'nin (Naomi Watts) tesadüfen karşısına çıkan bu kazazede hanım hafıza kaybı yaşadığı ve çantasındaki paranın nereden geldiğini bilmediği için; Betty kendisini gizemli bir olayın içinde buluyor.


Filmin yönetmeni ve aynı zamanda başarılı bir ressam olan David Lynch, yaptığı filmlerdeki karanlık, gizemli, bol imgelemli, yer yer metaforlu hatta bazen yaptığı şeye kendisinin bile anlam vermekte zorlandığını düşündüğüm sahneleriyle meşhur bir sinemacıdır. Bu filmi bir televizyon dizisi olarak düşünüp pilot bölümü çekmeye başlamış ancak yapımcıların TV için fazla karanlık olduğunu söyleyip projeyi iptal etmelerinin ardından sonu açık bu hikayeye bir son uydurup sinema filmi yapmış. Filmin sonu için de, 'seyircinin hayal gücüne bırakılmış bir son' demiş. Zaten genel olarak filmleri hakkında fazla konuşmayıp, yorumu seyircisine bırakan bir tarza sahip.

Açıkcası bu benim pek hoşuma giden bir tarz değil.. Sonu hariç güzel film olduğunu söyleyebilirim. Mesela girişteki kaza sahnesi, tiyatro sahnesi, Naomi Watts ve Harring'in lezbiyen ilişki sahnesi, yönetmenin deneme çekimi sahnesi ve Watts'ın oyunculuk gösterdiği sahneler için izlenmesi gereken bir filmdir.

13 Ağustos 2012

Oku..

Dikkenek (2006)


Fransa-Belçika ortak yapımı olan Dikkenek (2006) filminin yönetmenliğini Olivier van Hoofstadt isminde beybi-feys bi eleman yapıyor. Film hakkında çok bir bilgi yok, hatta altyazısı bile yoktu; filme ait bir tane İngilizce altyazı bulunduğu ve Fransızca'm da olmadığı için, o İngilizce altyazının güvenilirliği çerçevesinde Türkçe altyazı hazırladım naçizane, olduğu kadar artık.


[dikkenek]: fr. kalın boyunlu, sevimsiz erkek veya kadınlar için kullanılan söz.

E peki neden altyazısı da olmayan bu adı sanı duyulmamış filmi izlemek istedim? Çünkü oyuncu kadrosunda; artık Fransa denilince akla gelen ilk kadın Marion Cotillard ve Tarantino'nun Inglourious Basterds (2009) filmiyle meşhur olan yahudi güzeli Melanie Laurent var. Bu güzel kızlara Jean-Luc Couchard, Dominique Pinon ve Jeremie Renier eşlik ediyor. Baktım komedi diyor, bu isimler var diyor, e Fransız filmi diyor..


Film üç beş farklı karakterin hayatlarından kesitlerle başlıyor, sonra film içinde hikayeleri kesişiyor bol bol. Komedisi fena değil, kızlar desen zaten beklenenden fazlasını gösteriyorlar; özellikle Melanie harika. Onun dışında normal bir romantik komedi olma özelliğini koruyor. Eğlenceli vakit geçirmek isteyenlere tavsiye edilebilir tabii ama altyazı sıkıntısı var işte. Diyorsanız ki erolcuğum o kadar uğraşmış çevirmiş, bende zahmet edip bi' izliyeyim, başımla beraber..

Bu arada altyazı hakikaten leş bak uyarmadı demeyin: Dikkenek Altyazı..


Görseldeki LOVE'dan Nişantaşı'nda da var :)

12 Ağustos 2012
Oku..

Iron Man BoxSet


İlk kez 1963 senesinin Mart ayında Marvel Comics'ten yayınlanan Iron Man; Stan Lee, Don Heck, Larry Lieber ve Jack Kirby tarafından yaratılmış bir süper kahraman.

Milyarder mucit Tony Stark, playboy kimliğinin yanı sıra 'yüksek teknoloji ve silah' üreticisi Stark Industries şirketinin yöneticisidir. Son teknoloji bir silahının tanıtımı için gittiği çölde saldırıya uğrayıp esir alındıktan sonra göğsüne saplanan şarapnel parçalarını kalbinden uzak tutan bir teknolojiyle teröristlerin elinden kurtulan ve hayatını kurtaran bu teknolojiyi geliştirip; istediği zaman kullanabileceği bir zırh tasarlayıp dünya barışı için çalışmaya başlayan bir kahramandır.

Zırhın sahip olduğu teknoloji, gücünü Tony'nin göğsüne yerleştirdiği 'ark reaktörü'nden almaktadır. Tony zırhı, kendi geliştirdiği 'Jarvis' isimli bilgisayar sistemiyle kumanda etmektedir. Zırhın özellikleri arasında; bacaklarında ve kollarında uçabilmesini sağlayan ufak roketler, bir çok yerine yerleştirilmiş çeşitli silahlar, tonlarca yük kaldırabilmesi ve gelişmiş koruma kalkanı vardır. En büyük düşmanları da bu teknolojiyi ele geçirmek için Iron Man'le savaşıyorlar. Teknolojisi ve zekası dışında ekstra bir süper gücü olmayan Iron Man'i diğer süper kahramanlardan ayıran özelliği de bu sanırım..

Çizgi romanında Spider-Man ile arasının iyi olduğunu, ortak maceralara atıldıklarını duymuştum o da zaten filmlerinde öyle değil. Bir de kimliğini saklamak için kendisini Iron Man'in yardımcısı olarak tanıtıyormuş normalde ama filmde direk:


İlk filmi  Jon Favreau yönetimindeki Iron Man (2008), Robert Downey Jr.'ın muhteşem Tony Stark tiplemesiyle sinemaya taşındı. İlk Marvel Studios işi.. Marvel artık kendi filmlerini çekmeye bu filmle başladı.. Bu karakter daha önce herhangi biri tarafından canlandırılmamış sadece animasyon filmleri yapılmıştı. Bu filmde Tony'nin Iron Man'i geliştirmesini ve şirketinin ortağı olan Stane'in bu teknolojiye gözünü dikmesiyle başlayan savaşı izliyoruz. Bu filmin sonunda Nick Fury gelerek Tony'ye S.H.I.E.L.D.'ten biraz bahsediyor ve sonraki filmlerde takımın toplanacağının sinyallerini veriyordu. Aynı sene vizyona giren diğer Marvel filmi The Incredible Hulk (2008)'ın son sahnesinde, Tony gelip komutana takımdan bahsediyordu.


Çok beğenilen Iron Man (2008)'in, biraz karmaşık olması ve senaryoda boşluklar olması sebebiyle bi tık daha az beğenilen devam filmi yine Favreau tarafından çekiliyor ve Iron Man 2 (2010) ismiyle vizyona giriyor.


Filme Black Widow: Natasha Romanoff karakteriyle Scarlett Johansson dahil oluyor. Seri boyunca ben Scarlett'e Black Widow dendiğini duymadım ama, hep Natasha diyolar...

Iron Man, Thor, Hulk ve Captain America'nın bir araya geldiği efsane film The Avengers (2012)'ta Thor'un kardeşi Loki dünyaya el koymaya çalışıyor. Filmin yönetmeni Joss Whedon. Bu arada Iron Man 3 (2013) çekimleri Shane Black yönetiminde devam ediyor.

6 Ağustos 2012
Oku..

Ezel Akay Sineması


Boğaziçi'nde aldığı mühendislik eğitimini beğenmeyip bi koşu Amerika'ya gidip tiyatro öğrenen (Villanova Uni.) 1961 İnebolu doğumlu Akay, ülkesine dönüp reklamcı oluyor. Bir süre reklam metin yazarlığı, reklam yönetmenliği, tiyatro oyunculuğu ve yönetmenliği yaptıktan sonra İFR (İstisnai Filmler ve Reklamlar) isimli prodüksiyon şirketine kurucu ortak oluyor ve böylece uğraşlarına bir de yapımcılığı ekliyor. İlk yapımcılığını üstlendiği film Derviş Zaim'in Tabutta Röveşata (1996)'sı oluyor. Perdede izlenebilecek ilk oyunculuk performansında ise yine Derviş Zaim'in Filler ve Çimen (2001) filminde CIA ajanını oynuyor.

Levent Kazak'ın ilk film senaryosu olan O Şimdi Asker (2003) çok beğenildiği için hemen bir sonraki proje için çalışmaya başlamış ve Neredesin Firuze (2004)'yi yazmış. Bu istisnai senaryoyu yönetecek kişi de Ezel Akay'dan başkası olamazmış zaten. Epey ilgi çekici bu film için efsanevi denebilecek bir oyuncu kadrosu ikna edilmiş ve o gün bugündür bu film dönemin en şaşaalı işlerinden biri olarak kabul edilir. Baş rollerinde Haluk Bilginer, Demet Akbağ ve Özcan Deniz gibi isimlerin yer aldığı filmde, Ragıp Savaş, Ruhi Sarı, Şebnem Dönmez, Cem Özer, Janset, Ata Demirer gibi irili ufaklı rollerle önemli isimler yer alıyor. Sırf kadrosu sayesinde bile gişe yapabilecek bu film, Türk Sinemasında birçok açıdan yenilikçi görülen senaryosu ve sanat yönetimiyle de çoğu kişinin bayıldığı bir film olmuştur. Böylece bir tür olarak Ezel Akay Sineması da literatüre girmiştir.

Birçok sinemaseverin sıradaki filmini beklediği bir yönetmen oluveren Ezop -kendisine yakıştırdığı ve filmlerinde kullandığı mahlas buydu, hikaye anlatıcı anlamında-, baş rolünde yine Haluk Bilginer ve eşlikçi olarak Beyazıt Öztürk'ün oynadığı Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü? (2006) ile karşımıza çıktı. Ortaklı senaryosu yine Kazak Bey ve Akay'ın kendisi tarafından yazılan bir filmdi bu ve yine beyfendi yönetiminde harikalar yaratılmıştı. Bu film benim jenerasyonum pek çok kişinin üniversitede sinema okumasına, o kadar uçamayanları da iyi birer sinema izleyicisi olmasına vesiledir.


Kendisine de ufak bir rol verdiği bu filmi yine çok zengin bir kadroya sahiptir, hatta ekibin bir kısmı önceki filmde oynayanlardan oluşmaktadır: Ragıp Savaş, Şebnem Dönmez, Ayşen Gruda ve Güven Kıraç gibi isimler.. Önceki film ile ortak nokta araştırmasına girersek diğer bir özellik de, sinema perdesinde oynanan bir tiyatro oyunu havası vermesidir; karakterlerin karikatürlüğü, müzikleri, kostümler, renkler falan.. Hacivat ve Karagöz ikilisi Türk Anlatı Kültürünün en ikonik tipleriydi, bu ikili gibi bir isim daha vardı bu mecrada, Hürmüz!..

Senaryosunu bu kez Gürsel Korat'ın yazdığı yine efsane Türk Filmleri listesine girecek 7 Kocalı Hürmüz (2009)'de baş rol olarak Nurgül Yeşilçay'ı izliyoruz. Oyuncu seçimindeki başarısına diyecek bir şey arayıp arayıp bulamayacağımız bir yönetmen olup çıkıyor Ezop Efendi... Yine efsane bir kadro, Hürmüz'ün yedi kocası olarak, Sarp Apak, Mehmet Ali Alabora, Öner Erkan, Erkan Can, Cengiz Küçükayvaz, Cem Karakaya ve en az görünerek kendisini oynatıyor. Kocalar dışında Gülse Birsel ve tabii ki Haluk Bilginer öne çıkan isimler... Artık hatırlatmaya gerek olmayan Ezel Akay Sineması özellikleri, karakterler, müzikler, kostümler, renkler falan..


Bu iki filmden sonra bir dedikodu salınmadı mı piyasaya Anadolu Efsaneleri Üçlemesi olacak, Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü? (2006) ve bu 7 Kocalı Hürmüz (2009)'den sonra bir masal daha beklemeye başladık mı biz takipçileri olarak, yıllar geçti hala gözümüz yollarda..

Biz yine efsane bi film gelecek derken, o gitti hapishane filmine ortak oldu, çok yönetmenli F Tipi Film (2012)'in C-2 kısmında yine kameranın hem arkasına hem karşısına geçti. Sorumluluk biliyor kendine böyle işleri, genel olarak siyasetin dışında ama neredeyse içinde çalışmaları, konuşmaları var. Bu film de, hücre sistemini getiren F Tipi cezaevlerini protesto için yapılmış. Fena film değil..

Kendisiyle tokalaştım bu arada. Balat'ta ortağı gazeteci Ersin Kalkan'la, mekanları Agora Meyhanesi'ne görüşmeye gitmiştik. Ersin Bey'e üzerinde çalıştığımız bir proje için fikir danışmaya, tecrübelerinden yararlanmaya gitmiştik. Kapıda Ezel Akay'a denk geldiğimde kısa bi heyecanlandım, hemen tokalaştım fırsatım varken. Gözleri falan ateş saçıyor beyfendinin, başka bi enerjisi var.. Ersin Bey'le tanıştık, konuştuk, sık geliriz biz artık bu mekana dedik, teşekkür ettik. Bir daha da gidemedim ben, arkadaşım Saygın gitmiş bi ara, mesaj attı hemen bil bakalım neredeyim diye.. Bana kısmet olmadı.. Çok heveslendiğimiz projemiz de yattı.. Zaten sonrasında Ersin Bey hapse girdi haberiyle de şokumuz şoklandı.


Bekledik, bekledik, bekledik... Bu filminden sonra kendisine sorulan "Bundan sonraki filminiz için bi on sene daha beklememiz gerekecek mi?" sorusuna, "Ben istemedim ki beklemeyi, çekmecemde 20 tane senaryo var, gerek televizyona, gerek sinemaya, gerek tiyatroya.. Hangisine ne şartlarda bir yapımcı bulunur diye bekliyorum" cevabını verdi. Son filmi 9 Kere Leyla (2020) sinema için hazırlanmış ama pandemi sebepli sinemalar kapanınca Netflix'in desteğiyle tamamlanıp internetten servis edilmiş bir film.. Çok özlemiştik ustamızı, hocamızı, beyfendimizi...

Bu, hiç alışık olmadığımız şekilde -diğer filmlerine kıyasla- dar kadrolu bir film ama yine de kim var, Haluk Bilginer var, Demet Akbağ var. Bu ikili belirlendikten sonra da kadroya genç ve güzel terapist rolüyle Elçin Sangu dahil olmuş. Bir de Alican Yücesoy ve Fırat Tanış var. Bütün kadro da neredeyse bundan ibaret... Kart horoz Adem'in çıtır terapist Nergis için karısı Leyla'dan kurtulma çabasının anlatıldığı filmde yine karakterler, müzikler, kostümler, renkler falan..

Ezel Akay Sinemasını çok özleyen bizleri asla tatmin etmeyecek kalibrede bir senaryoya sahip.. Bütçe olarak da diğer filmlerinin yanına yaklaşamayan bir film olduğu görülen 9 Kere Leyla (2020), beyfendinin filmografisinin en zayıf filmi olsa da havası yeter diyorum!. 

5 Ağustos 2012, güncelleme 5 Aralık 2020

Oku..

Rang De Basanti (2006)


Eski adı Bombay olan Hindistan'ın Mumbai şehrinde kurulan, film şirketlerinin merkezi olması sebebiyle Hindistan'ın Hollywood'u olarak anılan; adı da Hollywood ve Bombay'ın birleştirilmesiyle oluşmuş Bollywood sinemasının; en çok kazanan aktörü olarak tanınan Aamir Khan'ın başrolünü oynadığı 2006 yapımı Rang De Basanti, İngiltere'de, Hindistan'ın Kurtuluşu'nda önemli bir yere sahip 5 devrimcinin hikayesini anlatan bir belgesel çekmek isteyen Sue'nun ülkesinde gerekli desteği göremeyip filmi çekmek için Hindistan'a gelmesiyle başlayan ve Delhi Üniversitesi'nde okuyan filmde oynatacağı arkadaşlarıyla beraber atılacağı maceralarının yanı sıra belgesele konu edilen 5 devrimcinin hikayesini izlemeye davet ediyor bizleri.

Şimdi oturup bu uzun cümleyi anlamaya çalışalım.


Film, diğer Hint filmlerinin aksine müzik tercihini Batıdan yana kullanıp ikinci sınıf Hoolywood filmleri havasında geçiyor. İkinci sınıf derken hani şu kolej filmleri havası vardır ya; ya da eğlenceli başlayan korku filmleri falan mesela.. Ki bende neden bu etkiyi yarattığını da çok geçmeden fark ediyorum, normalde Hint filmlerinde sarışın, beyaz tenli, minyon bi' kız görmeye alışık değilim. Bu filmde var, evet. Film baya enerjik ve eğlenceli başlıyor, müziklere bası gömmüşler, bir yandan da rollerine çalışıyorlar falan derken filmin ikinci yarısında enerji tam gaz devam ama eğlence kaybolup dram hakim oluyor. Gayet de başarılı işlenmiş bir senaryoyla güzel bir film izlenmiş oluyor. Hele belgesel sahnelerinin tamamının filmden farklı bir renkle verilmesi, aradaki çizginin o şekilde korunması hoşuma gittigidiyor.com Filmin yönetmeni, Rakeysh Omprakash Mehra..


Aamir Khan, devrimciler arasında başı çeken Chandrashekhar Azad rolünü oynayan, arkadaşları arasında da  fırlamalığıyla öne çıkan Daljeet rolüyle karşımıza çıkıyor. Khan'ın filmografisine bakıldığında çocukluğundan beri filmlerde oynadığını ve 47 yaşındaki oyuncunun son 3-4 senedir de yapımcılık işlerine giriştiğini görüyoruz.

Ayrıca Khan, 3 Idiots (2009) filminde 20'li yaşlarda bir üniversite öğrencisini canlandırırken aklıma gelen şeyi sizlerle paylaşmak isterim ''Lise Defteri'ndeki Emre Altuğ'' saygılar..

4 Ağustos 2012
Oku..

Yönetmenler: Çağan Irmak..


İzmir'li senarist-yönetmen bir kişi. Ege Üniversitesi Radyo-TV Bölümü'nde teknik bilgiyi kapıp yeteneğinin ve hayallerinin peşinden giden bir adam. Bende bıraktığı iz şudur: her filminde en az bir sahnede  gözlerimin dolmasına sebep olan.. Belki de kendimi şartlamışımdır; belki de harbiden duygusal bir adamımdır da bu herif ortaya çıkarıyodur.. Asıl tanınan bir isim olmasını sağlayan yazıp yönettiği efsane dizilerdir: Asmalı Konak (2002-04), Çemberimde Gül Oya (2004-05) vs.

Ama işte dediğim gibi filmlerinde de başka bir hava vardır. Uzun metraj filmleri: Çilekli Pasta (2000) ile başlar; Bana Şans Dile (2001); Mustafa Hakkında Herşey (2004) ki bu filmle sinemada dikkat çekmiştir; Babam ve Oğlum (2005); Ulak (2008); Issız Adam (2008); Karanlıktakiler (2009); Prensesin Uykusu (2010) (ki bu da bence tek dandik filmidir) ve Dedemin İnsanları (2011) ile devam eder. Filmlerinde beraber çalışmayı sevdiği oyuınculardan öne çıkanlar Çetin Tekindor (4), Fikret Kuşkan (3) ve Hümeyra (4) gibi isimlerdir.

Ayrıca 9 filmden oluşan bir ''Kabuslar Evi'' serisi yazmış, bu serinin sadece 3 filmini kendisi yönetmiş diğer filmlerin 2'sini Cevdet Mercan; 4'ünü de Kampüsistan (2003), Ezel (2009-11) ve Son (2012) dizilerinde yönetmenlik yapmış Uluç Bayraktar direkte etmiştir. Evet direkte..

Yönetmenin, imdb.com'da filmlerine verdiğim puanlara bi' göz attım da şöyle baya iyi vermişim.. Normalde de çok sıfırcı bi yapım yoktur ama 8 veriyosam harbi beğenmişimdir yani :)

Tamam Mıyız? (2013)Unutursam Fısılda (2014) ve Nadide Hayat (2015) diğer filmleri..

1 Ağustos 2012 güncellendi Temmuz '16
Oku..

Wedding Crashers (2005)


Romantik komedi severlere tavsiye edilebilecek kalitede bir film olmasının yanısıra oyuncu kadrosunda güzel kızları bulundurması da tercih sebebi olabilecektir. Yönetmenliğini, Shanghai Knights (2003)'ın da yönetmeni olan David Dobkin yapmış.

Tanımadıkları insanların düğünlerine davet edilmeyi beklemeden gidip, ortamın enerjisinden yararlanıp güzel kızlarla tanışıp eğlencenin dibine vuran iki arkadaş.. Düğün düğün geziyorlar gün geliyor bir düğünde plandan sapmak zorunda kalıyorlar.


Bu iki arkadaşı 2 metrelik Vince Vaughn ve Owen Wilson canlandırıyor. Filmdeki bayan oyunculara gelince Isla Fisher ve Rachel McAdams isimlerini görüyoruz. Hatta Fisher'ın hayranları için 'extra'sı olan bir film olduğunu da belirtmek gerekir. Kızların babası rolünde Christopher Walken yerini almış. Bir de sorun çıkaran, istenmeyen adamımız var Bradley Cooper. Kadro eğlenceli gibi dimi? imdb.com puanı 7.0


1 Ağustos 2012
Oku..