Horace and Pete (2016)


Çok uzun zamandır tiyatroya gitmiyorum. Özel bir sebebi yok, denk gelmiyor. Dikkatimi çeken bir iki oyun oldu geçtiğimiz aylarda ama -bildiğin- bahalı. Hepsi aynı değil tabii ama -ismi lazım değil biri- 60 tl idi mesela; Ezgi Mola izlemeye heves etmiştim içimde kaldı. Yok mu o kadar param, var, ama ne gerek var, altı kere sinemada film izlenir o parayla di mi?! Ya belediye salonlarında falan ayda yılda bir denk gelip üç beş liraya güzel oyun görcen ya da durum bu. Bu kadar zengin sporu olmaya gerek yok bence.

Louis C.K.'i biliyor musunuz? Trumbo (2015) filminde yan karakterlerden biriydi, böyle filmlerde denk geldiğim bir abi işte. Baktım da, aslında komedyenmiş. Şimdi onun son dizisinden bahsedicem size.


Tiyatro oyunu olarak veya -miş gibi yaparak hazırlanmış bir dizi. Birkaç istisna dışında iki sahne kullanılıyor, biri Horace and Pete's isimli bar, diğeri barın üst katındaki Horace'ın dairesi. Horace and Pete's, 1916'dan beri iki kardeş olan Horace ve Pete'ler tarafından işletilen bir mekan. Horace'ın Horace, Pete'in Pete isimli bir oğlu oluyor ve onlarla devam ediyor bar. Çok kar getirmese de barın varlığının kutsallığına hürmeten devam ediyor işler. Günlerden bir gün, Horace'ın kızkardeşi Sylvia barda hak iddia ediyor ama Uncle Pete hiç oralı olmuyor; Uncle Pete ayrıca kokteyl içki vermiyor, bira sadece Budweiser, mekanda hakaret ettirmiyor, bazı müşterileri kazıklıyor, bazısına ısmarlıyor ve sevmediğini kovuveriyor. Ve bu mekan yüz yıldır çalışıyor.

Karısı hamileyken baldızını da hamile bırakan Horace, kızıyla arasını düzeltmeye çalışırken; üç sene hastanede tedavi gören kontrolsüz halüsinasyon muzdaribi Pete, ilaçlarla hayata ayak uyduruyor. Sylvia'nın ise bardan pay istemesinin çok anlaşılır bir sebebi var, para lazım. Brooklyn'in göbeğinde müze gibi duran barın müdavimleri ise zırçeşit; siyasetten kadınlara, ilişkilerden sanata kadar birçok mevzuya farklı bakış açıları getiren dizi, on bölümden oluşuyor ve bölümler otuz ile altmış dakika arasında değişen uzunluklarda bölünüyor. Beşinci bölüm sonunda "İlk Perdenin Sonu" yazınca zaten iyice tiyatro olduğuna ikna oluyorsunuz.


Geçen ay, Mağara'nın üçüncü ve son sayısı için Çağlar Çorumlu ile yaptığım röportajda, "Güldür Güldür programı için televizyon tiyatrosu diyebilir miyiz?" demiştim, "Hayır," demişti "tiyatro tekniği kullanarak yapılan televizyon şovu denebilir belki. Çünkü tiyatro değil o, tiyatro canlı izlenmesi gereken bir performans." Tabii ki haklıydı, Horace and Pete (2016) için de öyle demek gerekir ama ben o tiyatro enerjisini çok yakından hissettim bu dizide.

Yazıp, yönetip, Horace'ı oynayan Louis C.K.; Pete olarak da muhteşem bir performansla Steve Buscemi'yi izliyoruz. Uncle Pete, Alan Alda; Sylvia, Edie Falco; Jessica Lange, Tom Noonan, Maria Dizzia ve birer bölüm konuk olan Nina Arianda, Hannah Dunne ve Rebecca Hall. Bu son üçlü baya güzel kızlar ayrıca.

Dizi genel olarak iyi hissettirme, ufuk açma özelliğine sahip ama bazen karakterler o kadar gerçekçi saçmalıyorlar ki, küfür bağırttırıyor evde. Tavsiye edilmez de n'apılır?! Bana da bir tavsiyeyle geldi zaten.

Herkese bu seneyi telafi edecek güzellikte bir yeni yıl diliyorum. Bakalım 2017 bize neler gösterecek..

301216