Miss Peregrine's Home for Peculiar Children (2016)


Jake, çok sevdiği dedesi Abraham'ın çok sevdiği torunudur, sevişirler yani. Benim dedem öyle derdi rahmetli, sevdiği bir arkadaşından bahsederken "Çok sevişiriz filancayla.." diye konuşurdu mesela. Çocuk aklı, gülerdik keh keh; adaş idik dedemle.
Abraham, çocukluğundan beri Jake'e yatmadan önce fantastik hikayeler anlatır, işin kötüsü uyanınca da anlatır, daha da kötüsü büyüyünce bile anlatırdı. Jake çocukken inandığı bu hikayelerden büyüdükçe kurtulmak ister ama bu sefer de gerçekliğinden kendini alamaz ve psikiyatra gitmeye başlar.

Dedesinin ilginç ölümü ve son mesajı, Jake'i hikayeyi araştırmaya yöneltir. Dedesinin son sözleri "Peregrine'i bul, o sana her şeyi anlatacak" olur. Babasıyla beraber hikayenin geçtiği adaya giden Jake, çok geçmeden Bayan Peregrine'i ve Acayip Çocuklar Yetimhanesi'ni keşfeder. Aslında onlar Jake'i bulur, kendilerini tanıtırlar.


Bir takım işlevli-işlevsiz acayipliğe sahip yetimhane sakinleri Abe'in torunuyla tanıştıklarına çok memnundurlar. Dönemin bir Nazi saldırısında binaya isabet eden bir bomba yetimhaneyi yok etmiştir ama Bayan Peregrine, bomba düşmeden önceki son günü 'tekrara' alıp zamanı genişletmiştir. Yani zaman akıp gitmiş ama 'tekrara' alınan kişiler o günü tekrar tekrar yaşamak durumunda kalmıştır. Onların gözünde yetimhane ve ahalisi hayattadır, dışarıdan bakınca yetimhane bir harabedir.

Abe, yıllarca anlattığı ama kimsenin inanmadığı 'acayip ikizler, havadan hafif kız, görünmez çocuk, on insan gücünde ufak kız vb,' hikayelerini torununa aktarmış ve zamanı geldiğinde de onları bulmasını istemiştir. Peki neden zamanı gelmiştir? Demek kötü adamlar yoldadır!


Ransom Riggs'in yazdığı, 2011'de ilk kitabı yayımlanan -çok satan- Miss Peregrine serisi şu an üç kitap genişliğinde; filmleri de geliyor sırasıyla. Yani gelir herhalde. İlk film bu. Yönetmen Tim Burton. Bayan Peregrine'imiz Eva Green; Eva'nın memelerini göremediğim ilk film oldu, şimdiye kadarki her filmde gördüm. Başrolümüz Asa Butterfield; Hugo (2011)'da izlemiştik, çocuk idi büyüdü biraz. Yalnız ne kadar öncesinin filmiymiş ya Hugo (2011), hatırlıyorum Hatice vardı o zaman, beraber gitmiştik filme, nasıl yorgunsam uyumuştum sinemada, hey gidi... Kocaman gözleriyle Ella Purnell var kadroda, bir de Terence Stamp, Chris O'Dowd ve Samuel L. Jackson...

Film güzel, kötü değil, çok doyurucu iş hakikaten ama bittiğinde ilk düşüncem 'kitabı kesin daha güzeldir' oldu. Nedenini anlatırım da çok saçma gelir size. 10 üzerinden 7 verdim filme çok düşünmeden. İskelet olarak, Marvel'in X-Men'inden veya bilmemkimin bilmemneyinden çok farklı bir mevzu değil; acayip özellikli tipleri bir araya toplama ve kötü adamlara maruz kalındığında özelliklerden faydalanarak düşmanı alt etme aksiyonu.
Ama yani dokunduğu şeyin alev almasını sağlayan Yalaz Kız, her hikayede olan özellikli. Ve ya Bayan Peregrine'in kuşa dönebilmesi McGonagall'ın kediye dönmesinden çok farklı bir özellik değil. Ama genele bakıldığında gayet eğlenceli tipler de var tabii.

Fantastik sevenlere tavsiye edilebilecek bir film fakat Tim Burton sevenleri hayal kırıklığına uğratabilir. Çünkü alıştığımız Tim Burton bu değil.

101216