Dönerse Senindir (2016)


İrem Sak deyince bende akan sular duruyor galiba; çok tanımam etmem, işlerinin her bölümünü kaçırmadan izlemem ama reklamda, tv'de bi yerde gördüm mü de geçemem, kitlenir kalırım. Güzellemeyle başladım.. Bildiğin hayran hayran bakıyorum, bir süre sesi aklımdan çıkmıyo falan. Mutlaka tanışmak istediğim biri mesela.. Üç kelimeyle tarif et desen edemem, sevdiği yemeğe kadar bilemem, 86'lıymış şimdi baktım viki'den.. 5'er Beşer programıyla tanıdık, sonra skeç mkeç, dizi mizi derken şimdi de sinema.

Murat Boz, yakışıklı eleman, eyvallah, ses mes şekil o biçim, popstar işte, jürilik falan da tamam da oyunculuk niye ya.. Justin T. misin sen? Hayır, bi eksiğin olduğundan değil, Justin çok hayırlı bi tipmiş gibi.. Abi yapma işte, valla oynayamıyorsun. Ama anlıyorum da bi yandan, hayranları var, filme seyirci çekiyo, film iş yapıyo, win-win ama kaybeden kalite oluyo.. Yanlışsam yanlışsın de!..


Yasemin Allen, bi yerlerden geldi direkt, Amerikan'ın oyunu gibi sızdı içimize. Aşırı güzel olduğu için herhalde kimse de ne arıyon burda diyemedi, öyle güzel. Hele n11 reklamında.. Allen soyadı sebebiyle Woody Allen çağrıştırdı bana, sempatim bu yüzden. Bi de geçen bi kamera şakasında denk geldim, ordaki tepkisiyle çıkmaz artık aklımdan. Filmi de izlediysem o program sayesindedir ha. Buyurun:
Demet Akbağ ile Çok Aramızda, ünlülere kamera şakası yapan program. Şakalarda bir işbirlikçi oluyor, kulaklıkla iletişim kurulan, bi de şakalananlar işte. Bu filmin reklam çalışması için toplanılmış, fragmanı ilk defa izleyecek ekip. Sadece Murat Boz'dan oluşan uydurma bir Dönerse Senindir (2016) fragmanı hazırlanmış, gerekçe de: piyasa araştırması yaptık, çoğunluk Murat'ı görmek istiyor. Yasemin Allen sinirlenip toplantıyı terk ediyor falan. İrem Sak orda da nasıl mütevazı, nasıl tatlı.


Hava fırtına leş kıyamet, elektrik gidip geliyo zırt pırt, sinir oldum kalktım sinemaya gittim. Baktım doğru düzgün film yok, yani izlemediğim. Bu var ama, şakasını da izlemişim ya, İrem Sak görmek istedi canım.
Gözlük ve hırka ile Murat Boz'u çirkinleştirebildiğini sanan film başlıyor.

Sevgilisi Selin'den ayrılan Mehmet depresyondadır. Selin daha meşhur değilken aşık olmuşlardır birbirlerine. Selin, albüm, konser falan yardıran bir şarkıcı olunca çevresi değişir; Mehmet'le araları bozulur, ayrılırlar. Mehmet sağda solda, her yerde, tanımadığı insanlara hala aşık olduğu Selin'den bahseder. Bir gün de Defne'ye denk gelir, anlatır; Defne mevzuya el atar. Selin'i geri kazanıcaz, seni sahalara geri döndürücez falan hesabı. Çalışmalar başlar. Bir süre sonra Selin hayranı olduğu bir oyuncuyla sevgili de olur, tam olur. (Buraya dikkat, Defne çalışmaya başladıktan sonra Selin Arda'yla sevgili oluyo.) Çalışmalar hız kazanır, ekip genişler, kanki Kurt, komşunun oğlu bilmemkim, esnaf bilmemne abi falan herkes destek olur. E kaçınılmaz olan, Defne'yle Mehmet aşkıdır.


Bir cümle sürpriz bozar koymak istedim, yukardaki -paragraf içi- detay için ama vazgeçiyorum. Müşterisine mani olmayayım filmin, gişesi çok olur inş. Çok olsun da Murat Boz üstüne alınmasın ama, İrem Sak için izledim ben mesela bak, bu da kayıtlara geçsin yani.
Yönetmen adaşım Erol Özlevi, piyasa adamı, işinin ehli; senaristler, Gizem Elçi ve Oğulcan Türe. Zaten basit hikaye bari diyaloglarında bir ışık olsun, yok, vasat yani. Oysa girişte Annie Hall (1977)'dan alıntı yapılması beni umutlandırmıştı. Aynı alıntıyla final yapalım o zaman: "İlişkiler köpekbalığı gibidir, sürekli ileri gitmesi gerekir yoksa ölür."

Filme puanm on üstünden dört Altan, daha güzel olabilirdi..

291216