Filmi ilk gördüğümde Hemingway isminin ne kadar yaygın kullanıldığını unutup "Acaba mı?" diye konunun, ilk akla gelen isim Ernest Hemingway ile ilgili olabileceğini bi süre aklımdan geçirdim. Bu arada ben ne açıklama okurum, ne fragman seyrederim kolay kolay, sürpriz olsun isterim her şeyi.. Yani normalde şu an sizin yaptığınızı pek yapmam.. Kendimi de böyle baltalarım..
Dom Hemingway (Jude Law) hapiste.. Bulmuş bi eleman sakso çektiriyor.. Nasıl ego.. Skim de skim, yrram da yrram.. Çok seviyor organını, övüp duruyor.. Daha filmin başında olan oluyor..
Çıkıyor hapisten, 12 sene yatmış.. Çelik kasa hırsızıymış, Mr. Fontaine (Demian Bichir) diye bi adama çalışırken girmiş içeri.. Adam vefalı, çıkınca gel payını veriyim diyor.. Payı da dünya para.. Adamın sarayında yemek yeniyor, kafalar coşturuluyor. Fontaine'in hatunu Paolina (Madalina Ghenea) ve Dom'un çakacağı Melody (Kerry Condon) ile burda tanışılıyor..
Kaza oluyor. Hikaye tersine dönüyor.. Dom yine çulsuza bağlıyor.. Yapacak bi şey de yok, kızı Evelyn'in (Emilia Clarke) yanına gidiyor. Sen yıllarca umursama, sonra git kızın yanına, yemezler, yemiyolar.. Onun hikayesi..
Yazan yöneten, aslen televizyona çalışan -yani 'para orda' diyen ama orda da tutunamayan- ama sinemayı da boşlamayan Richard Shepard.. Jude Law'a da iyi olmuş, hiç böyle bi kararkterle izlememiştim mesela.. İyi olmuş, çeşit olmuş..
Filmin sürprizi, hiç beklemiyoken bi anda ortaya çıkan Emilia Clarke..
Baya kızıl-kahve saçlar falan.. Game of Thrones'taki halinden daha tatlı bence.. Ama öteki de ejderha anası falan..
28.04.2014