Biraz, yani ne bileyim, güzel de film aslında ama bi enerji problemi var gibi, oyuncular doğru seçilmemiş olabilir desem, iyilerdi de aslında.. Ama huzur bozan bi şey var filmde, bulamadım. İzlemeden önce de çok kıvrandım, sürekli erteledim, başka filmlere öncelik verdim falan ama izledim nihayetinde; bu sefer de yazıp yazmamak konusunda arada kaldım. Sonra siz sevgili okurlarımın da benzer arada kalma durumuna çözüm olur belki diye durumu biraz deşmeye karar verdim.
Bir kere gerçek bir hikayeden uyarlanan milyonuncu film oldu yakın zamanda izlediğim, yeni moda da bu, kurgu sıkıntısı yaşayan Hollywood, 'tekrar yapım' filmlere gelen acımasız eleştirilere bu şekilde çözüm bulmuş ama bu da başka bir sorun yaratıyor, çünkü ne yapılsa çok yapılıyor. Bunların yanında roman uyarlamaları daha orijinal kalıyor tabii. Filmin senaristi Ron Nywaner, yönetmeni Peter Sollett.
Çok uzun zamandır New Jersey polis departmanı için çalışan başarılı dedektif Laurel Hester, erkeklerden uzak durmayı tercih eden bir yapıdadır; çünkü o lezbiyendir. (bkz. La vie d'Adele (2013) sonra bi de Carol (2015)) Ama iş hayatında tuhaf bakışlara maruz kalmamak için bunu gizler herkesten, sürekli birlikte olduğu, yeri geldiğinde canını teslim ettiği ortağından bile. Sonra genç ve kendinden hoşlanan bir kızla tanışır. Stacie yaş farkını dert etmeksizin vurulur Laurel'e.
Sonra birlikte yaşamaya karar verilir, hayallerindeki evi alırlar, bahçeye bir köpek falan. Bu arada Stacie, sert kızdır, erkek fatma, tamir işlerinden anlar, kaportacıda çalışır. Sonra Laurel'in hasta olduğu öğrenilir, çok hastadır, kanserdir. Öldüğü zaman emekli maaşının Stacie'ye verilmesi için başvurur ama reddedilir. New Jersey yerel hükümeti reddeder, kanun manun deyip, elimizden bi şey gelmez derler. Sonra eşcinsel bi topluluk olaya el atar. Gey gey hareketlerle belediyeyi bezdirmeye çalışırlar, kanun değişsin diye baskı yaparlar. Laurel eşitlik isterken, olay eşcinsel evliliklere taşınır.
Tarih sayfalarında yer alan bu olay, artık sinema tarihine de girmiş oldu.
Ancak bu filmde, Carol (2015)'da çok az olan gibi veya La vie d'Adele (2013)'deki sahnelerden herhangi biri gibi bi sahne yoktu. Onu aradı bu gözler, belki de eksik oydu, iyi sevişme sahnesiydi.
Çünkü yakın zamanda lezbiyen olduğunu açıklayan oyuncu Ellen Page'in filmde lezbiyen olduğuna inanmadım ben. Belki de Julianne Moore'la beraber olamamışlardır, ısınamamışlardır birbirlerine. Moore'un ortağı rolünde Michael Shannon, LGBT topluluğunun başkanı rolünde Steve Carell ve belediyenin jürisinden Josh Charles var.
Oyuncular iyi di mi. Ama işte ruh yok filmde. Onlar da inanmamış bu ilişkiye. Yalnız belki de hakikaten böyle ruhsuz bir ilişkiydi gerçekte yaşanan, olamaz mı, olabilir.
Ama film bu ya, olamaz.. Puanım 5/10.
010216