Sıralı Tam Liste: Oscar 2011


83. kez sahiplerine ulaşan Oscar'ları, Los Angeles'taki törenle kazanan isimler..

En İyi Film: The King's Speech (2010)

En İyi Yönetmen: Tom Hooper, The King's Speech (2010)

En İyi Özgün Senaryo: David Seidler, The King's Speech (2010)

En İyi Kadın Oyuncu: Natalie Portman, Black Swan (2010)

En İyi Erkek Oyuncu: Colin Firth, The King's Speech (2010)


En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Melissa Leo, The Fighter (2010)

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Christian Bale, The Fighter (2010)

En İyi Uyarlama Senaryo: Aaron Sorkin, The Social Network (2010)

En İyi Görüntü: Wally Pfister, Inception (2010)

En İyi Kurgu: The Social Network (2010)

En İyi Sanat Yönetimi: Alice in Wonderland (2010)

En İyi Kostüm Tasarımı: Alice in Wonderland (2010)

En İyi Saç & Makyaj: The Wolfman (2010)

En İyi Ses Kurgusu: Inception (2010)

En İyi Ses Miksajı: Inception (2010)

En İyi Görsel Efekt: Inception (2010)

En İyi Şarkı: Toy Story 3 (2010)

En İyi Film Müzikleri: The Social Network (2010)


En İyi Yabancı Dilde Film: Haevnen (2010)

En İyi Animasyon Film: Toy Story 3 (2010)

En İyi Kısa Animasyon Film: The Lost Thing [2010]

En İyi Belgesel Film: Inside Job (2010)

En Kısa Film: God of Love [2010]

[Buraya gecenin kritiği gelecek] - Valla hiç hatırlamıyorum, bu yazıyı sırf o sene hangi kategoride kim ödülü kapmış onu hatırlamak için hazırladım.. Beş sene sonra yapılan iş yani, çok da şe'yapmamak lazım.. Ama BigFive'dan dört ödül koparan The King's Speech (2010) kral gibi duruyor.. Teknik alandan beş ödülle geceyi bitiren Inception (2010) ise gizli kahraman..

120716 ama Şubat 2011'e atanmıştır..
Oku..

Inkheart (2008)


Filmin olayı; okudukları kitaplardaki kişi ve kuruluşları, günümüz dünyasına getirebilme yeteneği olan süper kahramanların maceraları. Yani adam ‘Pamuk Prenses ve 7 Cüceleri’ okuyunca sağdan soldan yedi kendini bilmez cücenin (neden kendini bilmez çünkü, nerdeyiz lan biz oluyolar) veya kitaptaki herhangi bi karakterin dünyamıza intikali işten bile değil.


Filmin en sevdiğim sahnesi de söz konusu kitabın yazarıyla tanıştıkları ve yazarın, yazdığı karakterleriyle tanıştığı sahne.
Filmi izlerken kitap uyarlaması olduğunu da biliyordum ve iyi ki filmini de yapmışlar dedim. Hatta bir kitap serisi olduğu için diğer filmler de gelebilir.
Yani okuduğum kitaptaki karakterin ‘hop’ yanıma gelmesi de her zaman isteyeceğim bi şey değil tabii. Yeri geliyo neler okuyoruz...


Buna benzer bir hikayeye Woody Allen’ın ‘Muzır Etkiler’ kitabında da rastlamıştım. ‘Kugelmass Olayı’ başlığı altında bir yazıydı. Hikaye tam olarak böyle değil ama mesela:
"Hangi roman karakteri şu an yanında olsun isterdin." diyo. Öbür adam geyiğine, "Madam Bovary hiç fena olmaz aslında hehe." falan diyo, ‘çat’ Madam Bovary'nin odasındasın.
Tabii Woody Allen’ın işi geyik, karı-kız, ama filmde; fantastik canavarlar, kötü adamlar, çil çil altınlar var.


Brendan Fraser'in başrolünde olduğu filmin yönetmeni Iain Softley. Alman yazar Cornelia Funke'nin aynı adlı romanından uyarlanmış. Filmde, benim her zaman ilginç şekilde başarılı bulduğum İngiliz Paul Bettany; Gollum rolüyle kimsenin tanımadığı ama aslında tanınan Andy Serkis; Eliza Bennett ve Sienna Guillory gibi isimler var.

Şubat 2012
Oku..

Polis (2007)



Zaten ne zamandır izlemek istediğim bir filmdi. Oyuncu kadrosu dehşetti: Haluk Bilginer'di, Özgü Namal'dı.. Ve filmin adı Polis'ti.. Yani, izlemeyip n'apacan?!

Bir cinayet masası polisi, yıllarını suçlu bir ailenin peşinden koşturarak, ipucu toplayarak, suçluluklarını ispatlamaya çalışarak geçirmiştir. Ailenin küçük oğlunu suçüstü yakalar, vurur. Aynı zamanda bizim polis, hukuk öğrencisi güzel bir kıza da tez danışmanlığı yapmaktadır ve ona aşıktır. Suçlu ailenin büyük oğlu da intikam için bizim polisin ailesini öldürür. Polis de o aileyi yok etmek için bombaları kuşanır, canlı bomba olur, ama ne hikmetse o halde iken kızla buluşmaya gider. Bu arada adam bir ara kıza açılmış, kız 'Saçmalama..' demiştir. Kıza der ki "Seni seviyorum de bana.." Kız korkudan der, adam "Yalan söylüyorsun" der, kız gider, film biter.

Genel olarak beğendiğimi söyleyebilirim ama bazı sahneler var ki kolpalıktan kırılıyo, insanı sinemadan soğutuyo, o kafaya kabzayla vuramamalar falan.. Ayrıca final, hiç yakışmadı.. Üşenmedim alternatif son düşündüm.. Biraz daha üşenmeyip komple yeni hikayeler düşünsem daha iyi de neyse..
Bak şimdi, polis, o aileyle başa çıkamayacağını anlar, kızı öldürmelerinden de korktuğu için, kızla buluştuğunda üstündeki bombayı patlatır. Nası fikir, çok sert di mi..

Yazan yöneten Onur Ünlü, yaptığı ve yapacağı işler takip edilesi bir adam olduğunu gösterdi bu filmiyle bana.. Bakılsın o zaman..

Şubat 2011
Oku..