Filmin olayı; okudukları kitaplardaki kişi ve kuruluşları, günümüz dünyasına getirebilme yeteneği olan süper kahramanların maceraları. Yani adam ‘Pamuk Prenses ve 7 Cüceleri’ okuyunca sağdan soldan yedi kendini bilmez cücenin (neden kendini bilmez çünkü, nerdeyiz lan biz oluyolar) veya kitaptaki herhangi bi karakterin dünyamıza intikali işten bile değil.
Filmin en sevdiğim sahnesi de söz konusu kitabın yazarıyla tanıştıkları ve yazarın, yazdığı karakterleriyle tanıştığı sahne.
Filmi izlerken kitap uyarlaması olduğunu da biliyordum ve iyi ki filmini de yapmışlar dedim. Hatta bir kitap serisi olduğu için diğer filmler de gelebilir.
Yani okuduğum kitaptaki karakterin ‘hop’ yanıma gelmesi de her zaman isteyeceğim bi şey değil tabii. Yeri geliyo neler okuyoruz...
Buna benzer bir hikayeye Woody Allen’ın ‘Muzır Etkiler’ kitabında da rastlamıştım. ‘Kugelmass Olayı’ başlığı altında bir yazıydı. Hikaye tam olarak böyle değil ama mesela:
"Hangi roman karakteri şu an yanında olsun isterdin." diyo. Öbür adam geyiğine, "Madam Bovary hiç fena olmaz aslında hehe." falan diyo, ‘çat’ Madam Bovary'nin odasındasın.
Tabii Woody Allen’ın işi geyik, karı-kız, ama filmde; fantastik canavarlar, kötü adamlar, çil çil altınlar var.
Brendan Fraser'in başrolünde olduğu filmin yönetmeni Iain Softley. Alman yazar Cornelia Funke'nin aynı adlı romanından uyarlanmış. Filmde, benim her zaman ilginç şekilde başarılı bulduğum İngiliz Paul Bettany; Gollum rolüyle kimsenin tanımadığı ama aslında tanınan Andy Serkis; Eliza Bennett ve Sienna Guillory gibi isimler var.
Şubat 2012