Freud (2020)


Netflix Avusturya iftiharla sunar, orijinal dil Almanca..

1. Bölüm Hysteria
Sarışın bir kız öldürülür, polis cesedi Dr. Sigmund Freud'un evine bırakır. Aa. Kahramanımız Sigmund, henüz başarabilemediği ama inandığı hipnoz çalışmalarının desteklenmesi için düzenden bir bilimsel sunuma hazırlanır. Hocaların huzurunda hastası olarak tanıttığı hizmetçisine defalarca tekrar ettirdiği gibi numaradan hipnoz olmuş gibi yapmasını bekler ama kadın bu sefer gerçekten hipnoz olur. Ama umduğu gibi olmadığı için anlattığı şeyle çelişen Sigmund'a sigturd git derler. Benim bu şaka diye yaptığım şey de düpedüz ayıpturd. Sonra katıldığı bi davette yanlışlıkla evin hanımının güzel kızının yatak odasına dalan Sigmund eli alışmışken onu da hipnoz eder.


2. Bölüm Trauma
Hanımın güzel kızının adı Fleur'muş, ay canım, Sigmund'a tekrar işi düşüyor bu kızın. Çünkü ilk bölüm küçük bir kız kaybolmuştu, ilk hipnotize ettiğinde o kızın bulunmasını sağlamıştı Freud. Şimdi o kızı kimin niye kaçırdığını beraber çözecekler. Bir de Fleur'un annesi olan evin hanımı aslında Macar ajanıymış ve belli ki o da bu hipnoz işlerinde usta ve.. Hasta etmiş Fleur'u kaltak!.. Sigmund'un evine ceset getiren polis şefi de o cinayetin peşinde, şüphelendiği kişi pislik eski komutanı. Gerilimi acayip sarıyor, zamanın Viyana'sının karanlık tekinsiz sokaklarından kareler, evlerde oymalı işlemeli mobilyalar bana Sherlock Holmes dünyası hissi veriyor.


Bu tempoda ilerliyor ve 8 bölüm sürüyor dizi. Bana ikinci sezonu çekmeyeceklermiş gibi final yapıldı gibi geldi ama tutarsa devam ederler gibi.. Ama devam etmesinler bence, en azından devamı gelirse ben izlemem muhtemelen. Sevmedim değil ama bu tarz bir hikayeye ayırabileceğim süre budur diye düşünüyorum, fazlası zarar.

Bir arkadaşımla konuşuyodum, "nasıl gidiyo dizi" dedi, "Sherlock Holmes hikayesi gibi" dedim ona da, "aman herkes de öyle söylüyo" dedi. Aklın yolu bir elin parmaklarını geçmiyor yine görüyoruz ki.


Gizem-suç hatta bazı bölümlerde korku-gerilim tarzına bürünen hikaye anlatımı fena değil. Hikayede ve teknik anlamda -özellikle devamlılıklarda- tutarsızlıklar yok değil ama sonuçta bizim Muhafız (2018- )'dan daha kaliteli bir iş olduğu kesin. Şimdi durduk yerde Muhafız (2018- )'la kıyaslamaya da gerek yok tabii, iyi taraflarından bahsedeyim mesela; kostümler, genel sinematografi, renkler, hikaye kurgusu falan gayet başarılı, çok keyifle izleniyor. Öğlen başladım akşam oldu bitti işte.

Robert Finster, Ella Rumpf, Georg Friedrich, Anja Kling ve Brigitte Kren isimlerinin yer aldığı kadroda dikkat çekeni hemen söyleyeyim, Ella Rumpf, Grave (2016)'de izlemiştim, güzel kadın, ama bu Avrupalı kızların koltuk altı kıllarını n'apcaz ya?!.

Rumpf'un can verdiği karakter Fleur finalde tarihe geçecek bir laf ediyor Freud'a: "Beni anlatan bir kitap yazma, benden öğrendiklerinle kitaplar yaz!"



Netflix Türkiye dün paylaştığı bir Instagram gönderisinde "Freud İzlemeniz İçin 5 Sebep" listelemiş:

1. 19. yy Viyana'sını ve gotik atmosferini keşfetmek için (Aslında çok o atmosferi keşfetmemizi sağlayacak gezİntilere çıkamıyoruz, daha çok sabit bir kaç açıdan güzel tablolar şeklinde..)
2. Psikanalitik kuramın kurucusu Sigmund Freud'un zekice tasarlanmış tekniklerini görmek için (Aslında büyüyü bozmak istemem ama tekniklerini şans eseri ortaya çıktıktan sonra geliştiriyor..) 
3. Suç ve polisiye temasını sevdiğimiz için (Aslında daha çok gerilim-psikoloji-korku teması ağırlıklı olarak hakim hikayeye..) 
4. Arthur Schnitzler, Theodor Meynert ve Jean-Martin Charcot gibi tarihin ünlü isimleriyle karşılaşmak için (Aslında bu sayılan isimler psikoloji tarihinin ünlü isimleri, hiçbiri bir Aleyna Tilki değil..) 
5. Robert Finster için (Aslında olsa olsa Ella Rumphf için..) 
Dipnot: Paylaşırken bu listeye bir de Almanca'yı eklemek istediklerini yazmışlar, onları mı kıracağız.. Almanca beni de en çok cezbeden tarafıydı ne yalan söyliyim.. 


28 Mart 2020 - 00:10