Living with Yourself (2019- )
Koronavirüs hayatımızı gasp etmiş, hepimiz evlerimize hapsolmuşken; ailesinden uzakta yaşayanlar olarak bir başına evde günlerini geçirmek durumunda kalanların aklında o soru: Ben kendimle n'apacam kaç gün? Hiç düşündünüz mü, başımıza bundan daha kötü ne gelebilir diye?! Kendinizle zaman geçirmekten daha acayibi bu dizide: kendiniz ve klonunuz aynı evde!..
Timothy Greenberg'in yaratıcılığında, Paul Rudd'un mükemmel tatlı performansıyla karşımıza çıkan bu Netflix dizisinin henüz ilk sezonu yayınlanmış ve yarımşar saatten 8 bölüm.. Rudd'a Aisling Bea eşi rolüyle eşlik ediyor. Butik bir kadroyla samimi bir hikaye anlatılıyor. Bu ilk 8'lisi 18 Ekim'de yayımlanan dizinin 2. sezonunu heyecanla bekliyorum. Bu arada Paul Rudd, Golden Globe'da bu çifte rolüyle performans adaylığı kazanmıştı, ödüllenmedi ama benim nazarımda tamamdır.
Miles, bir reklam şirketinde yazarlık yapıyor. Bunalmış, sıkılmış, tükenmiş bir adam Miles. Yaratıcılığını kaybetmesi işini tehlikeye atıyor, heyecanını kaybetmesi ise evliliğini. Bitik bir birey bu Miles. İşten bir arkadaşının tavsiyesi üzerine bir şey yapıyor kahramanımız; bir spa merkezinde gidip dinleniyorsun, bambaşka biri olarak çıkıyorsun sokağa! Tamam, spa, masaj, bunlar insanı tazeler ama bu kadar mı yani! Bu işte bir iş var..
Sürpriz bozmayacağını -çünkü ilk bölümde görüleceğini- hatırlatarak, bu spa merkezinin aslında yasa dışı insan klonlama merkezi olduğunu söyleyerek başlayalım. Bitik insanlar yüklü bir miktar para veriyor, masaj odasında uykuya dalıyor ve bambaşka kalkıyor. Arka planda ise klon uykudan uyanıyor, orijinal birey öldürülüp gömülüyor. Kimse anlamıyor yani klon olduğunu, sadece daha taze bir zihinle hayata devam ediliyor; kalındığı yerden.
Ama Miles'ın ölmesi gereken orijinali ölmemiş ve gömüldüğü yerden çıkıyor. Ondan sonra olan oluyor. İş hayatı ve evliliği en parlak dönemlerini ve en tedirgin saatlerini yaşıyor. Başta kendisinden bir tane daha olmasına alışamayan iki Miles sistemi kuruyorlar. Biri işe gidip harikalar yaratırken diğeri evde kalıp yıllardır hayalini kurduğu Broadway oyununu yazmaya koyuluyor. Ama atladıkları bir konu var, aynı kadına aşıklar ve bu aslında büyük bir problem, sonra işler sarpa sarıyor işte.
Çok incelikli harikulade bir kurguyla anlatılıyor hikaye. Bir bölüm birinin gözünden diğer bölüm diğerinin gözünden görebiliyoruz aynı sahneyi. Aslında aynı iki kişinin ne kadar da farklı iki kişi olabileceğini deneyimliyoruz.
Hem herkes film tavsiyesi isteyip duruyor bu ara, buyrun, tavsiye gibi tavsiye!..
16 Mart 2020