Human Centipede BoxSet
Kişisel sinema tarihim açısından çok acayip bir noktadan seslenicem.. Biler bilir, korku sinemasına zerre ilgi duymam, korkmak bir yana keyif alınacak bir şey olduğunu düşünmem. Çok çok azdır izlediğim korku filmi sayısı, o da çok aşırı tavsiye edilmiştir ya da rastgele film açıp yanlışlıkla izlemeye başlamışımdır.. Tercih etmem, tavsiye zaten etmem. Bir de korku sineması kendi içinde alt türlere ayrılır, birbirinden sevimsiz gençlik-gizem-korku, din-cin korkusu, hayaletler, bi de böyle piskopatik korku diyeceğimiz, kesme biçme temalılar.. Unuttuğum olabilir.. Bi Ghost Ship (2002) var ilk aklıma gelen -tek sevdiğim korku filmi diyebileceğim-, bir de Saw Serisi var oturup izlediğim. Bu ikisi dışındakileri izlediysem bile çok kale almam, alamam! İşte onlardan biri daha Human Centipede Üçlemesi..
Kişisel sinema tarihim açısından çok acayip bir noktaya getiren konu, bu serinin beni biraz heyecanladırmış olması. Kesinlikle beğenmedim ve tekrar izlemek istemem ama izlerken nereye varacağını merak ettim. Zaten filmin bana tavsiye edilişi ve benim ilgimi çekişi de bu şekilde oldu. 18 günlük şerefli vatani görevimizi icra ederken, badi Doktor bahsetti bu filmden, işte şöyle akıllıca böyle delice, tek sindirim sistemi falan.. Hadi o doktor, meslek icabı dikkatini çekmiş bana ne oluyosa..
Öyle bir üçleme ki bu üçleme, herbiri başka kafalarda ama temelde aynı fantezi var; İnsan-kırkayak.. İlk film, klasik bir korku filmi ritüeli olan adam kaçırıp işkence etmeyle başlıyor. Bir erkek iki kız toplam üç kahraman.. Kaçıran, Dr. Heiter, tam bir Nazi kafası, insanlardan nefret edip sadece bilimsel çalışmasını önemseyen ama bu çalışma için insanlara ihtiyaç duyan bir psikopat. Kırkayak hayvanından esinlenerek birden fazla insanın tek bir beslenme ve boşaltım sistemine sahip olabileceği bir deney yapıyor. Öndeki yemek yiyor, kakalıyor arkadakine, o da üçüncüye ve oradan da boşaltım oluyor. Yani plan bu, aynı ben gibi "çalışacak mı görelim!" diyen varsa Allah akıl fikir versin diyerek ekran başına davet edelim.
2011 tarihli siyah-beyaz ikinci film, çok ilginç bir devam filmi niteliğinde; ilginçliği şuradan kaynaklanıyor: Martin isimli ezik psikopatımız The Human Centipede (2009) filminin fanatiği, çok hoşuna gitmiş bu film. Ve tek hayali, tıpkı o filmde olduğu gibi bir insan-kırkayak yapabilmek. Hayal değil mi, neden elimi korkak alıştırayım, neden 3 insandan daha fazla olmasın mesela 12 insan!.. Martin'in, filmdeki Dr. Heiter'den farkı, hiçbir tıbbi bilgisinin olmaması, filmde gördüğü kadar biliyor bu kesip biçme işlerini.
2015 yapımı üçüncü film ise diğer iki filmden biraz daha başka bir yapıda. Bir hapishanede geçen hikayede, psikopat müdür Bill Boss ve yaveri Dwight var. Dwight, Human Centipede filmlerinin hastası bir gerizekalı olarak karşımıza çıkıyor. Mahkumları dize getirmek konusunda sorun yaşayan Boss, Dwight'ın parlak bir fikrine kulak verme kararı alıyor. Bilin bakalım bu çılgın fikir ne?! Evet, bir hapishane dolusu mahkumdan dev bir insan-kırkayak yapma fikri. Bu spoiler sayılmaz çünkü afişe koymuş adamlar..
Serinin son filmi, ilk iki filmdeki baş rol oyuncularını bir araya getirerek yeni tipler olarak karşımıza çıkarıyor. Ayrıca bu filmde, serinin yazarı ve yönetmeni olan Tom Six de ekran karşısına geçiyor. Her bir devamı öncekinden izler taşıyan ama birebir devamı olmayan ilginç bir seri. Seride temel mevzu olmasına rağmen çok fazla kaka görmüyoruz çünkü genelde direkt arkadakinin ağzına gidiyor, hikayenin doğası gereği..
Tavsiye falan edilecek tarafı yok bu filmlerin. Merakınızı cezbederse açar izlerisiniz. Teknik anlamda da başarılı filmler değil üçü de, 3-2-2 puan verdim sırasıyla.. Sürekli bağırıp duran psikopat bir baş karakter var, hele üçüncü filmde iyice salak bi tipi oynuyor Alman aktör Dieter Laser; yaveri ise Laurence R. Harvey oynuyor. Serideki bir takım güzel kızlar da yok değil: Ashley C. Williams, Ashlynn Yennie, Maddi Black ve Bree Olson.. Bree'yi, Scooby Doo: A XXX Parody (2011)'den hatırlayanınız olacaktır. Tanımaya da bilirsiniz tabii ama bence tanırsınız..
18 Mart 2020