Cinema Paradiso (1988)


Yıllar yıllar önce, bir öğrenci evinde arkadaşlarla toplaşıp sohbet ederken İranlı mimarlık öğrencisi arkadaşımız önermişti bu filmi. "Hele sinemayla ilgilenen siz çok daha fazla izlemelisiniz, güzel film!" demişti. Türkçesi baya iyiydi çocuğun. Yıllardır izlenecekler listemde duruyordu bu eski film, izleyemedim. Güzel olduğundan şüphem yoktu ama yeni filmler daha çekici gelip hemen sırayı kapıyorlardı. Dün akşam Ara Güler belgeseli izledim, İstanbul'un Gözü (2016), usta bahsetti filmden, "O benim hayatımdır işte, o film benim mesleğimi kurgulamıştır" dedi. Ve artık bu filmi izlemek kaçınılmaz oldu.


İtalya'nın küçük bir kasabasında, yaramaz bir çocuktur Toto. Annesini kızdırır, yardımcılığını yaptığı papazı kızdırır, sağda solda koşturur durur. En sevdiği şey, kasabanın sinemasında makinistlik yapan Alfredo'ya salça olmak, makina odasından becerebilirse birkaç film parçası araklamak ve evde o sahneleri canlandırıp filmdeki rolü oynamaktır. Sadece Toto'nun değil kasabadaki herkesin en büyük eğlencesi sinema tabii ama Toto işin tekniğini de merak ediyor. Alfredo'ya yalvarıyor her seferinde ama Alfredo başka meslek seçmesini söyleyip duruyor. "Bir odanın içinde ne uzar ne kısalırsın, sen akıllı çocuksun, git büyük adam ol" diyor.

Şu anekdot çok değerli, kasabaya yeni gelen filmleri önce papaz izliyor, uygunsuz sahneleri Alfredo'ya kırptırıyor. Ondan sonra kasabalı sinemaya gelip izleyebiliyor filmleri.. Esas oğlanla esas kız tam öpüşeceklerken sahnenin değişmesine her seferinde çok üzülüyor kasabalı. Toto'nun aşırmaya çalıştığı film parçaları da bu kırpılan öpüşme sahneleri aslında. Dönemin RTÜK'ü papaz ve nam-ı diğer DNS Toto!..


Toto'nun sinemaya, makinistliğe hevesi bir yerden sonra mesleğe dönüşüyor elbette ama başka bir yerden sonra da Alfredo'yu dinleyip büyük adam olmak için büyük kararlar vermesi gerekiyor. Hikaye kurgusu çok güzel. Toto'nun büyümüş haliyle başlıyor ve büyük Toto eski günleri hayal ediyor. Daha sonra Toto her şeyin başladığı kasabasına geri dönüyor ve her şeyi bambaşka buluyor. Çok gerçek, çok sıcak hikaye. Ama bizim Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak (1999) gibi bir efsane filmimiz var, o da güzel sinemaya gönül verenler için. Birinden bahsederken öbürünü atlamak olmazdı.


Yazan yöneten Giuseppe Tornatore'nin güzel gibi duran birkaç filmi daha var, izlenecek listemde hepsi.. Üstelik yeni de filmler, 2000 sonrası... Başrolümüz, küçük yaramaz Toto rolüyle Salvatore Cascio, yönetmenin sonraki filmlerinde de yer bulmuş fakat günümüzde çok aktif bir oyuncu değil. Alfredo rolünde çok güzel adam rahmetli Philippe Noiret var, Il Postino (1994)'da Pablo Neruda'yı oynuyordu. Toto'nun gençliği Marco Leonardi, büyüklüğünü de Jacques Perrin oynuyor. Genç Toto'nun sevdiceğine de dönemin lolitası Agnese Nano can vermiş. Cinema Paradiso (1988), Yabancı Dilde En İyi Film Oscar'ı sahibi ve imdb.com'da 8,5 puanıyla top#250'de de 52. sırada yer alıyor.

--

Bir de bugünün anlam ve önemine binaen bir not düşmek isterim. Bugün güzel kardeşimin doğum günü ve ben bildiğiniz unuttum. Doğumunu hatırladığım kızın doğum gününü unutmak çok saçma.. Siz okuyucuların da izniyle bu yazıyı ona, ithaf edeyim. Peki bir yazıyı ithaf etmek ne demektir, ne anlama gelir?! İthaf, hediye etmektir aslında. Okuyan bilir ki bu yazıyı yazan, ithaf edilen kişiye jest yapmak istemiştir, emek ettiği şeye onun adını da eklemiştir. İthaf üretimin fıtratında vardır. Eğer bir yazıda ithaf belirtilmemişse otomatikman okuyucusuna ithaf olunur. Bu yazı izninizle İrem'e... İyi ki doğdun abiş..

1.12.19