Şahsiyet (2018)


Türkiye'nin ilk internet dizisi platformu Doğan Holding'in paralı blutv'sinin Masum (2017)'u, Dudullu Postası (2018) var; Türkiye'nin ikinci internet dizisi platformu Doğuş Holding'in ücretsiz puhutv'sinin Fi Çi (2017-18)'si, Dip (2018)'i, Şahsiyet (2018)'i var.. Bence puhutv rulez..

İki üç hafta önce tamama eren dizi üçer bölüm olmak üzere ve yaklaşık ayda bir yayınlandı. 12. bölümle final yapan dizinin bölüm süreleri bir saat civarında.. Yaratıcı ekip ve oyuncu kadrosunun şahaneliği mükemmel.. Harişahaşem..


Oyuncu Onur Saylak'ın sene başında vizyona giren -ilk uzun metraj yönetmenliği yaptığı- Daha (2017), Hakan Günday'ın aynı adlı romanından uyarlanmıştı. Efsane görüntü yönetmeni Feza Çaldıran'la çalışmışlardı. Film, mütevazı vizyon başarısının yanında uluslararası festivallerde de dikkat çekmeyi başarmıştı. Bu filmden hemen sonra puhutv devreye girdi ve muhtemelen şöyle dedi: "Romanların çok güzel Hakan, çok satıyor, çok okunuyor. İyisi mi sen bize bir dizi yaz, yeni olsun, Onur da yönetsin?! Ve tabii dop yine Feza Çaldıran olacak.." Uff çok feci attım, kesin böyle olmamıştır da neyse.. Teklif kabul edildi, kadro için kesenin ağzı açıldı.

Kesenin ağzını açmak demek, Haluk Bilginer'le anlaşmak demek. Tahmin tabii , yine atıyorum.. Ama belli ki çok fazla teklif gidiyor kendisine.. E artık piyasa standartları çok yükseldi, büyük şirketlerde kötü senaryo diye bir şey yok neredeyse.. Seçerken de doğal olarak en kısa sürede en çok parayı kazanabileceği işleri kabul eder bu noktadaki bir oyuncu. Bu sebeple, kesenin ağzını açmak demek, Haluk Bilginer'le anlaşmak demek diye düşünüyorum.. Dur daha bitmedi, kadrodaki diğer isimler: Cansu Dere, Metin Akdülger, İbrahim Selim, Hüseyin Avni Danyal, Şebnem Bozoklu, Şenay Gürler, Hümeyra ve Müjde Ar.. Bir de Rabia Soytürk.. Neden bir de, çünkü bu kız ilk defa oyunculuk yapıyor; 22 yaşında, güzel ve rolü gereği hiç konuşmuyor.. Hiç konuşmaması tamamdır, bir kız güzelse ve konuşmuyorsa tamamdır.. Yazının sonunda bu cümleyi hatırlayacağız!.. Bu arada "Hatırla!" dizinin mottosu..


İlerleyen yaşının getirdiği unutkanlık illetine tutulan -daha doğrusu Alzaymır başlangıcı teşhisi konan- Agah Beyoğlu, eski İstanbul Beyfendilerinden.. Bir dönem tayin sebebiyle Kambura'da, adliyede katip olarak görev yapmış.. O zamanlarda başından geçen, önüne çıkan, içine oturan bir olay olmuş.. Bir işler dönmüş o küçük ilçe Kambura'da, örtbas edilmiş.. Unutamamış yıllarca Agah Bey.. Şimdi hastalığı dolayısıyla eline unutma fırsatı geçiyor ama bu sefer de 'Unutmadan bu işi çözmem lazım' diye düşünüyor.. Ama bir yandan da unutmaya başlıyor.. Hay Allah, acele etmesi lazım, unutmadan onları öldürmesi lazım..

O kadar naif, o kadar beyfendi fakat bazen 'Nah', 'Bok!' gibi küfürler edebilen Agah Beyoğlu, bir anda ülkenin ilk seri katili oluveriyor. Cesetlere bıraktığı notlar ise Cinayet Masası'nın tek kadın polisi Nevra Elmas hakkında.. Peki, Agah Bey bu notlarla Nevra'ya ne hatırlatmaya çalışıyor? E umalım da kendisi unutmadan Nevra hatırlasın!..


Baş karakter sebebiyle muhteşem sempatik bir polisiye.. Kambura kurgu bir ilçe, plakası 96.. İstanbul'a yakın herhangi bir Anadolu kasabası diyelim.. Cinayetler İstanbul'da işlenmeye başlıyor ama bütün ipuçları Kambura'yla ilgili.. Zamanında bir olay yaşanmış burada, ihtimal aslında çok da yabancısı olmadığımız bir iğrençlik.. Agah Bey, Kambura'nın sırtındaki bu kamburu yok etmek için istemeden ülke çapında büyük bir popülariteye kavuşunca, kullandığı kedi kostümü hiç farkında olmadan gençleri farklı şekillerde etkiliyor, fan kulübü kuruluyor..


İzlemeyip izlemeyip hepsini bir Cumartesi gününe sıkıştırdığım dizinin yazarı Hakan Günday'ın kaleminin sağlamlığı, dizinin tutmasıyla zaman içinde duvar yazılarına evrilmiş:
"Ne güzel olurdu, değil mi? Yanlış bildiğimiz her şeyi unutsak, sadece doğrular kalsa."
"Türkiye'de insanlar seri katil olmaz, Türkiye'de insanlar cinnet geçirir."
"Bomba patlıyor elli kişi ölüyor panik olmuyorsunuz, teker teker ölünce mi panik oluyorsunuz?"

Ve nice güzel şiirlere, şarkı sözlerine yer veriliyor.. Çalan şarkılar gibi sahne müzikleri de çok başarılı, hikayeyi bir yerlere getirmede büyük etkileri var. E tabii bir de kostümler, Agah Beyoğlu'nu giydirmek çok keyifli olsa gerek; stilist başlığı altında Deniz Marşan'la beraber Başak Dizer Tatlıtuğ isimleri var kadroda.. Işık kullanımı, renk ve sinematografi zaten dizinin üst sınıf olma sebeplerinden en kuvvetlileri..


Hikaye derinliği ile ilgili çok yazıp puan kırmak istemiyorum aslında ama Süveyda diye güzel bir kız yaratılmış. Konuşmaktan vazgeçmiş deniliyor. Hep mi böyleydi o kız acaba, orası çok boş kalmış hikayede? Yazmadan edemedim.. Çünkü, ne kadar güzel konuşmak istememesi falan diye düşünmüştüm ama bi şeye tepki olarak mı konuşmuyor, hasta da onun için mi konuşamıyor bilinmiyordu.. Sonda patlaması bana çok anlamsız geldi mesela.. Bir kız güzelse ve konuşmuyorsa tamamdır dedim ya; yanıldım..

24.06.2018