Bazısı çok beğendi, bazısı "Bu ne biçim film" dedi, bu ne biçim film diyenler arasında Fatih Akın falan da vardı. Söz konusu Nolan filmi olunca insanın beklentisi artıyor tabii, sonra da güzel bi film bile yeterli gelmeyebiliyor demek ki. Ama bence gayet yeterli bi filmdi, çok güzeldi. Oscar'da en iyi film kategorisinde yarışmamasına şaştım doğrusu...
2014'ün En İyi Filmleri'ni yazmadan önce küçük bi tarama yaptım bi kaç farklı sitede, derlenmiş listelerde çok farklı sonuçlar çıkmış olmakla beraber herkes bu filmi listesine koymuş. Christopher Nolan, yine kardeşiyle beraber yazdığı hikayede yine derin düşüncelere dalmış, seyirciyi nasıl yakalayacağını bilmiş. Gerçi filmin ilk yarısı biraz sıkıcı geçiyor ama sonra olan oluyor, gerilimi artıyor, merak uyandıran detayları beliriyor.
Günümüzden belirsiz bir zaman sonrada geçen hikayede, insanoğlunun gıda üretim sıkıntısı baş göstermiş, 'malzeme yok ki ekip biçsinler', memleket umudunu mısıra bağlamış, bitki olan mısır.. Eski astronot Cooper, ailesiyle sakin bir hayat yaşarken, yanlışlıkla, yıllar önce kapandığı duyurulan NASA'nın gizli üslerinden birine denk gelip kendini işin içinde buluyor. Meğer NASA kapatılmamış, gizli gizli uzay araştırmalarını sürdürüyormuş, tam da o sırada Mars'a gönderilmek üzere bir gemi hazırlıyorlarmış.
Yeni keşifleri olan warmhole (solucan deliği) ile Mars'a kestirmeden gidecekler. Bu solucan deliklerinde zaman biraz farklı akıyor, bir nevi ışınlanma vazifesi görüyor. Yani -dördüncü mü beşinci mi artık kaçıncı boyutsa- zaman boyutu devreye giriyor. Cooper da eski esaslı pilotlardan olunca hemen giriyor ekibe, amaç: artık kaynakları tükenen Dünya'ya alternatif bir yaşam alanı bulmak.
Warmhole nam-ı diğer Solucan Deliği.. |
Sürpriz bozmiyim şimdi, bundan sonrası güzel mesele, filmin ikinci yarısı dediğim burda başlıyor. Kızını falan terk edip giden Cooper, zaman kavramının değiştiği bir yolculukla nerden nereye varacak bakın bakalım. Bu arada eskiden astronotlar falan daha popülerdi, çocuklara ilerde ne olmak istedikleri sorulunca astronot denirdi, artık o kadar yok. İlginçtir, son bi kaç senedir Hollywood güzel NASA filmlerini destekleyerek bu alana kaybolan ilgiyi tekrar toplamaya çalışıyo gibi.. bkz.: Gravity (2013)
Ben pek beğendim. Gerek, son dönemin en popüler isimlerinden olan Matthew McConaughey'nin performansı, gerek hikaye, bence baya başarılı. McConaughey, geçen sene Dallas Buyers Club (2013)'la Oscar almıştı hatırlayınız, yine geçtiğimiz senenin sonlarına doğru da 'True Detective' dizisiyle dikkatleri çekti. Hatta Golden Globe'da, bu dizide başrolü paylaştığı Woody Harrelson'la beraber, ikisi birden aday gösterildi en iyi aktör performansı ödülüne, alamadılar ayrı dava, ama baya güzel dizi o da, izleyin bence; her yeni sezonda yeni bir kadro olacağı bilgisi de ilginçtir.
McConaughey'ye eşlik eden isimler Anne Hathaway, Jessica Chastain, Michael Caine, John Lithgow ve Matt Damon.. Damon kötü adam olarak karşımızda, büyük bir rol olmasa da kısa sürede kendinden nefret ettiriyor. Hathaway'in saçları çok tatlı olmuş, Les Miserables (2012)'ten sonra toplamış kendini.
Film, imdb.com top#250 listesinde üst sıralarda ve 5 dalda Oscar için yarışacak. Kategorileri ise; en iyi prodüksiyon tasarımı, film müzikleri, ses miksajı, ses kurgusu ve görsel efekt... Filmin müzikleri etkileyiciydi, Hans Zimmer yapmış, kendisi Nolan'ın çoğu filmi ve diğer bir sürü filmde çalışmış ama en bilinen işi Pirates of the Caribbean'ın efsane müzikleri... The Leon King (1994)'le de Oscar kazanmış zamanında.
Sıralı Tam Liste: Oscar 2015
11.02.15