Seyirci anlamadı ağbi, filmin adında komik geçiyor diye sanıldı ki gülcez, eğlencez!.. Arif v 216 (2018) ile 5 milyona yakın seyirci ile kariyerinin en çok izlenen filmini yapan Cem Yılmaz, "Yıllardır aklımda, defterlerimde duruyorlar" dediği Karakomik Filmler (2019-20) serisine başladı. İlk ikilisiyle sinemada 700 bin, ikinci ikilisiyle 440 bin seyirci bulan seri için, "İzlenmek tabii ki önemli, yeni filmler yapmamızı sağlıyor ama az izleniyor diye de sevdiğimiz işi yapmaktan geri durmamamız gerekiyor." dedi. Bu, ancak güçlü bir sinemacının diyebileceği bir şey, zamanında kendisiyle yaptığım bir mail röportajda ne kadar güçlü görüldüğünden bahsedip, kendini güçlü hissediyor mu diye sormuştum, "Kolektif bi şey güç bence. Yoksa ben tek başıma bir A4 kağıt kadar güçlüyüm." demişti. Yani gücünü ekibinden ve seyircisinden aldığını düşünüp yine de sevdiği işi yapmaktan geri durmamayı tercih ediyor. Bu, şu açıdan önemli, seyirciyi insan kalabalığı olarak değil çeşitli fikirlerden oluşan bir topluluk olarak görüp farklı formatta işler yapıyor. Ha bir de şu var, sinema seyircisi genel anlamda azaldığı için Netflix'in izlenmelerini de eklemek gerekir belki bu sayıya, sinemada 5 evde 15 gerçeğini unutmayalım!. Yayınlandığı ayı 1. sırada götürdü serinin ilk ayağı, şimdi de ikinci kısım geldi.
Netflix yokken biz n'apıyorduk ya?!. Türk filmlerini dijitalde izleyebileceğimiz yasal bir platform olmadığı gibi DVD piyasası da bitip gidiyordu. Sonra Netflix Türkiye geldi, evlere ışık oldu!.. Kendi adıma konuşayım, hiç izleyemediğim kadar çok yerli film izledim bu sayede. Keşke daha bağımsız takılan filmlerle de ilgilenseler de onlar da Netflix'le evlerimize gelse. Kovid Karantinasının başlarındaydı sanırım, Karakomik Filmler 1. Sezon başlığıyla 2 Arada ve Kaçamak filmlerini izledik. Dün de 2. sezon başlığıyla Deli ve Emanet yayınlandı! Birer saatlik, orta metraj formda filmler, ikili ikili sinemalarda gösterilmişti. Ekim 2019 ve Ocak 2020'de, üzerinden 5-6 ay geçince Netflix'te yayınlanabiliyor filmler, güzel sistem bence.
İlk ikiliyi izlediğimde çok da bayılmamıştım ama ikinci ikili çok tatlı geldi mesela. Keşke ve de inşallah devamı gelir. Klasik anlamda komedik bir tarafı yok aslında hikayelerin, bildiğimiz dramatik hatta gergin bir hava hakim ve fakat karakterlerin düştüğü saçma durumlar yer yer gülümsetiyor. Film bitince -ne izledim lan ben- diyebiliyorsunuz.
2 Arada, İstanbul içi bir arabalı feribotun çalışanları üzerinden büfeci Ayzek'in hikayesine odaklanıyor. Esas kız, Cemre Ebuzziya. Kaçamak, kırkından sonra teneşir paklaması gereken tiplerin İstanbul'un kalabalığından sıyrılıp detoks kampına gitmesiyle başlıyor, uzaylı istilasıyla devam ediyor. Esas kız, Nilperi Şahinkaya. Deli, kimsesiz taksici bir kardeşimizin üzerine kalan bir cinayet vakasını ve sonrasında gelişen saçmalıkları anlatıyor. Esas kız, Büşra Develi. Emanet, küçük bir kasabada içinde yanan dans ateşini Yetenek Sizsiniz Türkiye stüdyolarına taşıyan Birol'un hayatının aşkını bulduğunu sanmasıyla ortalık karışmasını anlatıyor. Esas kız, Özge Özpirinçci.
Kadro konusunda tavrını bildiğimiz Cem Yılmaz, gücünü aldığını söylediği arkadaşları, Ozan Güven, Özkan Uğur, Zafer Algöz ve tabii ki Can Yılmaz'la beraber çalışıyor genel anlamda. Bu isimler dışında -seriden hariç son iki filminde de oynayan- Çağlar Çorumlu, ilk defa çalışıtığı Cem Davran, Necip Memili, Uraz Kaygılaroğlu falan var... Her filmde öne çıkan bir esas kız, bu işin kadınsız olmayacağını bağırıyor yüzümüze. Tamamı erkek hikayeleri ama destekleyici bir kadın karakter olmasa, hiçbirinin bir anlamı yok. Gönül isterdi ki yazıyı Onur Haftasına bağlayayım ama yine kadınla bitti. Sevgiler..
27 Haziran 2020