Ana Yurdu (2015)
Geçen senenin çok konuşulan yerli filmlerinden olan ama ne kadar çok konuşulsa da dağıtımda sıkıntı çektikleri için doğru düzgün izlenmeyen işlerden olduğu için henüz görebildim Ana Yurdu (2015)'nu. Henüz kelimesi de bir acayip, başta 'henüz izlemedim'deki gibi negatif duygu veriyor, oysa henüz=demin değil midir?! Hadi biriniz de 'demin izlemedim' deyin, diyemezsiniz. Bu da 'henüz'ü çift anlamlı yapar; 'henüz görmedim' ile 'henüz gördüm'deki 'henüz'ler başka 'henüz'ler.. Türkçeyi seviyorum, böyle şeyler keşfedip mutlu olmamı sağlıyor.. Açıp baksan sözlükte var bu ama kendin fark edince bir başka güzel.
Geçen hafta tatil için memlekete gittim. Anne baba istiyor ki geri dönme İstanbul'a falan, neredeysen geldiysen işte, dönme oraya. E okuyayım diye siz destekleyip gönderdiniz, n'oldu, işler değişti di mi? Önce büyük fedakarlıkla kendi yolunu çizsin diye gaz verilir çocuğa, sonra vazgeçtim gel, olmaz. Ha mesele büyükşehrin hastası olma meselesi de değil, yaptığın işin kıymetini bulma meselesi. Ben istemez miyim yıllarca edindiğim entelektüel birikimi taşraya yayayım. Ben çok mu seviyorum bi saat metrobüs yolculuğunu. Ama gittiğimde iki laf edecek ortak nokta da bulamıyorum, ortam da bulamıyorum. Orada çalışsam, bi şeyler üretsem karşılığını bulamayacak muhtemelen. Tepeden bakma değil bu, biri Woody Allen komedisiyken diğeri Şahan Gökbakar fantezisi. Ayrıca metropol diye burada da herkes kıymet biliyo değil ha. Ama çevremde en az bir Fitzgerald ya da Tanpınar okuyan daha olmalı ki emeklere yazık olmasın?!
Nesrin, yazar, romanını bitirmesi gerekiyor, çok da vakti kalmamış belli ki, yetiştirmek üzere hikayesini köye götürüyor. Ailesi şehre göçmüş ama köyde ev var, temiz plan. Sakin kafayla oturacak bilgisayarın başına. Ama annesi duyuyor köye geldiğini, kızını görmeye geliyor. Nesrin geriliyor. Anne "Tamam hadi sen çalış, rahatsız etmiyim" dese de her şeyine karışıyor. Dert üstüne dert anlatıyor. Zaten yazarlık yapmasını da istemiyor; köylü laf ediyor, kız kısmı falan diye, yazarlık neymiş filan diye. Adap bilmiyo diye işi iyice ileri götürüyolar. Ama anne mahalle baskısının ötesine geçmiş, üç harfliler bana fısıldadı, şöyle yap böyle yap, hadi iki rekat namaz, hadi bi abdest.
Kızın derdi ne, milletin derdi ne bi baksana şuna. Ondan sonra delirir tabii. Durgun hikaye, etkili anlatım, Senem Tüzen hanımefendinin ilk filmi, yazdığını yönetiyor kendileri. Başrolde Esra Bezen Bilgin var, Silsile (2014)'de izlemiştim de beğenmiştim oyunculuğunu, burada da başarılı baya. (Ama çok tipsiz be, o köye geldim diye altına hemen şalvarı çekmek ne, çirkin çirkin dolaşıyo köyde. Bak ondan saydırıyo köylü bunun arkasından bence.) Anneyi de Nihal Koldaş oynuyor. Film, Adana Altın Koza'da birkaç ödül almıştı geçen sene. 6/10 puan aldı benden de.
160317