Hayatı boyunca pek doğru kararlarlar verememiş ya da alamamış -ikisi de her nasılsa aynı anlama geliyor- bir adam varmış, David diye (Vince Vaughn).. Bi aile şirketleri var, restoranlara, marketlere et dağıtımı yapıyorlar, David de et kamyonuyla siparişleri dağıtma görevini üstlenmiş. David'i ne ailesi ciddiye alıyor, ne çevresi.. Sürekli bi kararlar alıp işleri batıran, sürekli borca giren bi yapısı var bu adamın.. Bi sevgilisi var, Emma (Cobie Smulders), seviyor David'i ama 'olmaz yani onla' kafasında..
Abilerim ablalarım, bu David, zamanında, bi sperm bankasına epey bi yatırım yapmış.. İyi para indirip çok güzel bi yere harcamış ayrı.. O bankaya yaptığı yatırımlar, çok kaliteli bulunup pek çok kadına nakledilmiş ve olan olmuş..
20 yıl önceki mesaisinden, tam 533 çocuğun biyolojik babası olmuş David.. Peki bu nasıl ortaya çıkmış, çocuklardan bi kısmı hastaneden bilgi istiyor, tek alabildikleri 'Starbuck' takma adı.. Starbuck'ın azimli çocukları bi toplanıyo, 142.. Sonra diyolar ki böyle olmaz, babamızı bulalım, mahkemeye veriyolar hastaneyi, öğrenmek bizim hakkımız diye..
Böyle öğreniyo David.. David'e çocukların dosyaları geliyo.. Merak ediyo tabii o da.. Bi göreyim diyo, dosyadan seçip seçip buluyo çocukları bi denk getirip muhabbet ediyo falan, söylemiyo ama kim olduğunu; çok hoşuna gidiyo onlarla takılmak.. Ama çok tehlike.. Avukat bi arkadaşı var, hastaneyi dava edelim, kimliğini saklı tutmak zorundalar, dünyanın parasını kazanırız, hem sen borçlarını ödersin falan diyo.. Akıllar karışıyo..
Gayet eğlenceli, güzel zaman geçirten, teknik olarak pek bir numarası olmayan, çerezlik film. Bakın tatlar nasıl ve ne zaman kaçıyor.. Britt Robertson var çocukları içinde, tatlı kız..
Ben yazıyı hazırlarken imdb.com'dan isimlere bakıyorum, yazan, yöneten, oynayan, falan..
Yönetmen: Ken Scott
Senarist: Ken Scott (senaryo), Ken Scott (orijinal senaryo 'Starbuck'), Martin Petit (orijinal senaryo 'Starbuck')
N'oluyo falan diye düşünürken bi bakıyorum Starbuck (2011) diye bi film var.. Yazan yöneten isimler yine bunlar.. Oyuncular değişmiş bi tek.. Daha popüler isimlerle iki sene sonra yeniden çekilen bir film yani..
Yalnız Starbuck (2011)'ın site puanı 7,3; Delivery Man (2013)'in puanı 6,4. Yeminlen tadım kaçtı. Hayır bi de ilk filmde 14 adaylık 9 ödül falan var... Resmen kendime kızdım, sırf beğendiğim oyuncular var diye bu filmi izleyerek Starbuck (2011)'taki emeğe saygısızlık ettim.. Keşke daha önce fark etseydim de orijinal halini izleseydim. Neyse artık, sayın okuyucu, sen biliyorsun durumu.. Elini vicdanına koy, hangisini izlemen gerektiğine karar ver, ona göre izle..
Hayır, benim anlamadığım bunu yapımcıya nasıl kabul ettirdin.. Adam demez mi "Yok mu başka hikaye de aynı şeyi çekip duruyon?!" Hayır, ne bu inat, illa bu hikayeyi tüm dünyaya anlatacam derdi.. Acayip adammış Ken Scott.. Şimdilerde yine popüler bi kadroyla yeni bir film yapıyo Business or Pleasure (2015) diye, umarım üçüncüye de aynı hikaye değildir..
Bi düşünüyo.. Ben Scott.. |
Yalnız böyle bi tarz olsa ya, bi hikayeyi, farklı farklı oyuncularla tekrar tekrar çekse bi adam.. Çekemez de, diyelim çekti.. Çok küfür yer.. Aynı hikayeyi farklı yönetmenler çeker, anlarım, o ayrı..
6.5.14