Bir İspanyol filmi. Hatta bir seks filmi. Xavier Villaverde'in yazıp yönettiği bir film.
Gayet başarılı, yer yer rahatsız edici olmakla beraber insanın cinsel eğilimlerine cevap verişini çok net gösteren bir film. İzlerken, rahatsız olup 'ya siktir git artık ya' seviyesine gelip, filmi kapatmayı bile düşündüğüm sahneler oldu. Çünkü çok güzel anlatıyordu. Hani, gerçek olanın dayanılmaz saçmalığı.
Çok güzel bir ilişkileri olan Carla ve Bruno, tam da olması gerektiği gibidir. Birbirine yakışan yakışıklı bir çocuk ve güzel bir kız. Bruno bir ara Rai diye bir çocukla tanışır. Rai, kaybedecek bir şeyi olmayan, rahat bir tiptir. Etrafındaki herkes onu sever. Saçmalığın başladığı nokta, Bruno'nun da onu sevmesidir. Benim filmi kapatmayı düşündüğüm sahneler başlar. O kadar güzel bir ilişkisi olan, onu seven güzel bir kız arkadaşı olan bir herif neden Rai'yle yakınlaşır? Kız arkadaşı olayı öğrenince o da anlam veremez benim gibi. "Nasıl oluyor şimdi? Gay misin? Nasıl olur ya? O mu ben mi karar ver?"
Bruno akıllanacak mıdır? Carla'nın, Rai'ye tepkisi nasıl olacaktır? Peki Rai neden bu çok güzel giden ilişkiyi bozmak ister? Rai aslında nedir?
Kız çok güzel çünkü, çocuklar da yakışıklı sonuçta -çok anlamam ama-, zaten film sevmek/sevişmek üzerine kurulu. Lisan seçimi İspanyolca üstelik, daha n'olsun?
Bundan önce Pirates of the Caribbean: On Stranger Tides (2011)'da deniz kızı Syrena olarak izlediğimiz Astrid Berges-Frisbey, Carla'yı; Bruno'yu Llorenç Gonzalez; Rai'yi Alvaro Cervantes oynuyor. Filmin adındaki 'los angeles' ABD'nin en kalabalık ikinci şehri olan LA ile karıştırılmasın, 'the angels' demek 'melek' anlamında o.