Esaretin Bedeli diye 82'de kaleme 94'te filme alınan, Andy'nin hikayesini hepiniz duymuşsunuzdur. Andy Dufresne, çok akıllı ve başarılı bir banka müdürüyken eşi olacak hanımefendinin aldatmasına maruz kalmış, yetmemiş eşi ve sevgilisi ölü bulununca cinayet Andy'nin üstüne yıkılmıştı. Aldatıldığı yetmezmiş gibi bir de başına böyle ilginç bir olay gelmesi olayı duyan bizleri çok yıpratmıştı. Biz hadi neyse asıl Andy çok yıpranmıştı, ömür boyu hapis cezasına çarptırılıp Shawshank Hapishanesine gönderilmişti.
Çok akıllı olduğu için içerde kendi düzenini kurmuş, sevilen bir tip olmuş, hapishanenin kütüphanesine çok emek vermiş, bir sürü arkadaş edinmiş, hatta hesap kitapla arası iyi diye hapishane müdürünün pis işlerini kamufle etmesine bile yardım etmişti. Bankacı olduğu için sistemin bütün açıklarını bildiğinden, müdürün bütün yasa dışı gelirlerini, kurduğu paravan şirket ve yarattığı hayali ortak Randall Stevens'la resmi göstermesini sağlamıştı. Esasen müdür Norton tam bir pislikti ama Andy içeride rahat edebilmesini bu tarz becerilerine borçlu olduğundan, alan memnun satan memnundu.
Hep iyi bir insandı Andy, hatta hatırlayacaksınız, kütüphanede dostu Red'e söylediklerini: "Dışarıda çok dürüst bir adamdım, dolandırıcı olmak için hapishaneye girmem gerekti." Tam 20 yıl kaldı içeride Andy, işlemediği iki cinayet yüzünden tam 20 yıl; sonra onun hapisten kaçtığını biliyorsunuz; o yarattığı hayali ortak Stevens kimliğiyle müdürün bütün parasına çökerek hem de... 20 yıllık esaretin bedeli olarak çökmüştü o paraya.. Hayalini kurduğu gibi sıcak ve hatırası olmayan bir yer olan Meksika'daki Zihuatanejo'ya yerleşmişti. 2000'lerin başıydı, birkaç sene sonra da şartlı tahliyeyle çıkan Red, Andy'nin yanına gelmişti.
Andy'nin Red'e bahsettiği hayali vardı, okyanus kenarında küçük bir otel açmak, tekneler alıp müşterileriyle balık tutmaya açılmak falan.. Yapma abi işte şunu, anlatma her hayalini.. Birine söylediğin zaman olmuyo işte o, hapisten kaçacağını kimse biliyor mudu, yok, bak çalıştı, bunu niye anlatıyosun?!. Ne otel açabildi, ne müşterisi oldu balık tutmaya götüreceği.. Güzel konseptti aslında ama şehrin bütün bankalarını dolaştı kimse kredi vermedi. Andy gibi adamın kredi ayarlayamama gibi bir sebepten hayaline kavuşamaması herkesi üzdü. O da bir süre jeolojiye verdi iyice kendini, deniz kabukları topladı çokca, taş taşıdı oradan oraya, unuttu gitti sonra!..
Red'le beraber ihtiyar iki ev arakadaşı olarak yaşadılar uzun süre, Andy'nin buraya geldiğinde aldığı evinde, müdürün parasının çoğu buna gitmişti, fazladan yatak odası olan ahşap bir kasaba evi.. Kendi başlarına çıktılar balığa, Red fena rakıcı oldu yalnız, tekila diyarında rakıya tutulan tek adamdı. Bir de kırk yıllık Egeli gibi balık rakısız olmaz muhabbeti yapıyordu ama Andy ağzına sürmedi. Asla içmiyor, kitap okuyor bol bol. Evde okuyor, balıkta okuyor, sahilde okuyor; gözlüğünün üstünden baka baka Red'in muhabbetine de eşlik ediyor her seferinde. 10 yıldır da bir kitap yazmaya çalışıyor ama bir türlü konsantre olup tamamlayamıyor, hep bölük pörçük notlar, adalet sistemi üzerine görüşler. Ben yandım eller yanmasın istiyor ama çok da ş'apamıyor. E yaşlandı da, unutuyor, bazen okuduğu kitabı bi daha okuyor, iyi oluyor, hatırlıyor.
Bu iki ihtiyar, verandası okyanus gören bu ahşap kasaba evinde kendi başlarına eğleniyor. Bazen düşünmüyor da değiller, hayatlarının hapishaneden tek farkı okyanus manzarası galiba diye. Ama öyle bir fark ki okyanus; sonsuz bir müzik, sınırsız bir resim, bitmeyecek bir hikaye...
11 Nisan 2020