Konuk Yazar // İrem Tamer
Fragmanını izlemeden, tanıdık
oyuncu var mı yok mu, kaç saatmiş, türü neymiş bakmadan, şak diye izlediğim bir
film oldu. Hatta ismi hakkında da hiç düşünmedim.. Sonundaki -eus mitolojik bir
beklenti yaratmıştı o kadar. Filmin ilk sahnesinde bi adam bağırıyor böyle “Mozart’ı
ben öldürdüm! Mozart’ı ben öldürdüm!” diye, orada hemen hııı Wolfgang Amadeus
Mozart hıı filan.. Bu arada adam dediğim de Salieri. Salieri kim peki?!
Salieri, İtalyan, müzik sevdalısı, yetenekli de ama babası çok köstek olmuş,
çok engellemiş.. Daha sonra babasının ölümünü mucize olarak tanımlayacak daha
durun!. Kendi imkanlarıyla adam olan Salieri aynı zamanda Beethoven, Schubert
gibi isimlerin bir zamanlar hocası olmuş, üretken bir saray bestecisiymiş..
İşin en güzel tarafı; Mozart'ın da büyük bi hayranı olması. 35 yıllık hayatına
626 eser sığdırmış bi dahi Mozart: Opera, senfoni, konçerto derken müzikal
yetenek fıskiyesi.. Tabii böyle anlatılınca zihinlerde hemen beliren bir dahi
profili oluyor ama madalyonun diğer yüzü diye bir şey var. Tutarsız, patavatsız,
sorumsuz, her şeye gülen bir de aşırı çirkin gülen bi adam.. İşte diğer Mozart!
Salieri de Mozart'ı pek
tanımadan, sanatına, yeteneğine hayranlık besleyen nicelerden işte. Tesadüfen
tanış oluyorlar ve hayranlık kıskançlığa ve hatta nefrete dönüşürüyor. “Tanrım
bu nasıl bir cezadır ki bu adama böyle bir yetenek, bana ise sadece bu yeteneği
anlayabilecek bilgiyi verdin.”
Salieri saray
bestecisiyken Mozart ağustos böceği. Ancak eğlenmesine baksın, olmayan parayla
lüks yaşasın. Neden mi bir dahi maddi zorluk çeker?! İki sebep akla geliyor
hemen, ya çevresinde yardım edeni yoktur ya da aklı bir karış havadadır ya da
her ikisi birden.. Salieri'nin Mozart'a karşı kıskançlığı, öldürme düşüncesine
evriliyor artık ama böyle kendi elleriyle yapmak ona göre değil işte. Ve bu
hikaye bizim Salieri’yi de Mozart’ı da tanımamızı sağlıyor, tarafımızı
seçmemize yardım ediyor.
3 saatlik filmde müzikler
ve kostümler hakkındaki fikrimi söyleyeyim: Şahane!! Ehehe müziklerini Mozart
yapmış, benimki de laf. Kostüm demişken, Türk modası kıyafet sahnesi de
gözümden kaçmadı. Çünkü her Türk, yabancı bir filmde Türk adı geçince
heyecanlanır, bu da böyle bi gerçek..
Son olarak, bir şey demek
istiyorum. Salieri de haksız değil yani baksanıza tüm filmin merkezi Salieri,
olayları anlatan Salieri, Mozart'ı çekemeyen Salieri ama filmin adı Amadeus..
(One Flew Over the Cuckoo's Nest (1975)'in de yönetmeni geçen sene kaybettiğimiz Milos Forman tarafından çekilen, 8 Oscar'lı Amadeus (1984) hakkında İrem'in açısını okudunuz. Geçen gün bana dedi ki "Yoğunsun galiba bu aralar, işlerinin çok olduğunu blog yazmamandan anlıyorum ekhekekh." Dedim, sen yaz o zaman.. O da film söyle dedi, izlemelik; bunu dedim, yazmalık.. Tamam dedi.. Peter Shaffer'in kendi yazdığı sahne eserinden senaryolaştırdığı filmde Salieri'yi F. Murray Abraham, Mozart'ı Tom Hulce ve sevgili eşini Elizabeth Berridge canlandırıyor. Film senesinde bütün Oscar'ları süpürüyor, aday gösterilip de alamadığı 3 ödül oluyor; iki başrolünü aynı kategoride yarıştırarak kardeşi kardeşe kırdırıyor, Abraham kazanıyor..)
07.01.19