İtalyan Genteli Bellini'nin 1480 tarihli portresi |
"Kilis'te ilkokuldayım filmi izlediğimde... Hem de iki defa gitmiştim. Öyle güzeldi.. Fatih'i, şimdiki Bora'nın babası Sami Ayanoğlu oynuyordu. Ulubatlı Hasan'ı da Türk sinemasının gelmiş geçmiş en büyük oyuncularından Turhan Seyfioğlu.. Bir sahneyi hiç unutmam. Bizans zindanlarında işkence gören Ulubatlı, gök gibi gürleyen Türk toplarının gümbürtüsü duyulmaya başlayınca, işkenceci Bizans subayına bağırır.. -Dinle kumandan!. Bu Bizans'ı almaya yemin etmiş olanların sesidir.. Ve yine dinle kumandan!. Bu Türk'ün sesidir!.- Sahne, 1951'den beri ezberimde kalmış. 67 yıl.. O zamanın imkanlarıyla hem de nasıl nefes kesen bir film yapmıştı Yeşilçam!."
Oyuncu Muharrem Gürses'in yazıp yönettiği Allah Yolunda üst başlıklı Fatih Sultan Mehmed (1983) filmi ise İslamiyet'in ışığında İstanbul'un fethini anlatıyor. Bu iki filmden sonra Fetih 1453 (2012)'ün zamanı gelmiş de geçiyormuş bile. Tarih kitaplarında heyecanla okunan hikayelerine, efsaneleşen fethine yakışır bir sinema filmi için geç bile kalınmıştı. Film çekilmeye başladı, uzadıkça uzadı.. Çok pahalıydı, güzel olması ve günümüz sinema teknolojisinin nimetlerinden yararlanması istendi.. Emekler boşa gitmesin dendi.. Ve yine çok güzel olmamakla beraber en azından derli toplu, şaşaalı bir film oldu. Ben filmi ilk gününde, ilk seansı olan 14:53'te izlemiştim, hatırlıyorum.. Heyecanla bekliyorduk çünkü.. Faruk Aksoy yönetimindeki filmde, Devrim Evin başroldeydi. Film o kadar uzundu ki, son on dakikasında çişimi tutup tutmama konusunda büyük bir sınav vermiştim. Yanımdaki arkadaşımın "Erol, sakın!" fısıltısı hala kulağımda.. Zor attım kendimi tuvalete.. Sonra yine Hıncal Uluç'ta okumuştum:
"Filmden sonra gazetecilerle konuşmamama tepki göstermişler geçen gün. Neymiş efendim, çok havalıymışım, ukalaymışım.. Onlar da insanmış, işlerini yapıyorlarmış.. Tamam kardeşim, yapsınlar.. Ama yanımda kız arkadaşım var, ben yarım saattir çişimi tutuyorum orada, dayamış mikrofonu ağzıma bir cümle bir şey.. Yahu sana laf mı yetiştireyim, çişimi tuvalete mi?.."
Ahaha diye gülmüştüm köşesinde okuyunca.. Neyse efendim. Fetih 1453 (2012) filminin hatırı sayılır gişe başarısından sonra kollar sıvandı kaymak toplamak için. Aksoy Productions olarak Kanal D ile anlaşıldı ve fakat Fatih (2013) dizisi 5. bölümün sonunda reyting muhasebesinden dolayı final yaptı. Dizide fetihten sonrası anlatılıyordu diye okumuştum, belki de bu sebeple çok ilgi görmedi. Kadrodakiler, Mehmet Akif Alakurt, Gamze Özçelik, Salih Bademci ve Hande Soral gibi isimlerdi. Büyük ümitlerle başlanan dizi hayal kırıklığı yaratmıştı.
Fakat Kanal D akıllanmıyordu. Yıllar sonra yeniden; Kenan İmirzalıoğlu başrolünde, Çetin Tekindor, Gürkan Uygun, Büşra Develi, Funda Eryiğit, Sedef Avcı gibi popüler isimlerle tekrar kadro kurarak anlatmaya başladı taht yolculuğunu.. Mehmed: Bir Cihan Fatihi (2018), altıncı bölümle final yapmak zorunda kaldı. Hıncal Uluç'a kulak verelim tekrar:
"Bitirildi. Çünkü seyredilmiyordu. Niye çöktü bu 'Süper Yapım' peki?. Diyorlar ki, 17 yaşındaki Fatih'i 41 yaşındaki aktör oynadı da ondan.. Diyorlar ki, günü, hatta kanalı yanlıştı.. Daha neler neler.. Her şeyi dediler de bir şeyi demediler.. Bu dizi berbattı, rezildi, felaketti ondan bitti..
Zaman her şeyden kıymetli, deyip, her türlü güvenlik önlemini kenara bırakarak fırlıyor Mehmed.. Ama salonun bir ucundan, kapıya yarım saatte geliyor. Atına biniyor. Ok gibi fırlayan at, beş metreyi beş saatte geçiyor.. Çünkü dizinin nerdeyse yüzde 80'i yavaş çekim.. Dizinin nerdeyse yarısı, hem de diyalogsuz yavaş çekim.. Yavaş çekim yürüyor, yavaş çekim gidiyor ve hiç konuşmuyorlar. Diyalog yok, bütün ormanı yavaş çekim geçiyorlar ki, 10 dakikada bitecek minnacık senaryo, 3, tam 3 saate uzasın.. Gitmiyor yahu!.. Gitmiyor.. Ekran önünde -Yürü be adam- diye bağırasım geldi kaç defa."
Başka söze gerek yok. Görüyorsunuz, mükemmel anlatmış Hıncal Baba.. Yürü be adam diye bağırasım geldi diyor, daha ne desin.. Yani Fatih'in şöyle ağız tadıyla bir dizisi izlenemedi. Yine elimizde, kötü efektli savaş sahneleriyle, kötü klişe Bizans tasviriyle, kala kala Fetih 1453 (2012) kaldı en iyisi diye..
Mehmed'in İstanbul'u fethi Türk Dünyasının hayali olduğu gibi, Haçlıların kabusuydu. Barbar Türklerin başarısı da haliyle üstü kapanmak istenen, çok dillendirilmeyen bir durum oldu. Hollywood'un fetihi anlatması zaten beklenmezken Dracula Untold (2014) ile Mehmed'i ilk kez perdeye taşıdılar.
Fatih tarafından Eflak Prensliği görevi verilen III. Vlad'ın, namıdiğer Kazıklı Voyvoda'nın Dracula'ya dönüşme efsanesini anlatan film, çocukken beraber eğitim alan Mehmed-Vlad ikilisinin nasıl olup da düşmana kestiklerine odaklanıyor. İrlandalı yazar Bram Stoker'in fantastik romanında efsaneleştirip vampir ilan ettiği Vlad'ı, tarihle harmanlanmış halde izliyoruz. Kurgu olduğu göz önüne alınırsa gayet başarılı bir film bile diyebilirim. (Vlad'ın Mehmed'i öldürmesi 'ülkemizde' bazılarınca çok tartışıldı, bu kurgudur tartışan arkadaşlar.. Tıpkı vampirlerin gerçek olmaması gibi..)
Fakat çok büyük bir eksikliği var; gereken yerlerde başrol Luke Evans'ın Türkçe konuşarak filme müthiş bir estetik katkı sunması ancak Mehmed rolündeki Dominic Cooper'ın askerlerine hitap ederken bile -muhtemelen becerememesi yüzünden- tek kelime Türkçe konuşmaması. Luke Evans'ın ve Ferdinand Kingsley'nin tabii ki Türkçeleri şahane değil ama çabaları takdire şayan. Bu arada Türk askerlerin kostümlerindeki süslemeler, şimdiye kadar hiç görmediğimiz şeyler.. Hiç mi Muhteşem Yüzyıl izlemediniz kostümcüler.. Fantastik-Aksiyon kategoride yer alan ve efekt konusunda da biraz sınıfta kalan filmin yönetmeni, Gary Shore..
8 Mayıs 2018
Geçenlerde izlediğim bir film daha bu film setinin içinde anılabilir: Deliler (2018). Osman Kaya yönetimindeki film, Fatih'ten çok azılı düşmanı Vlad sayesinde bu sette aslında. Filmin başında "Eh çok oldu bu Vlad da, Baba Sultan bir el at şu herife!" salığını verip kayboluyor. Ağaç Adam Baba Sultan'ı Yetkin Dikinciler, Kazıklı Voyvoda Vlad Tepeş'i Erkan Petekkaya, Fatih'i Rüzgar Aksoy oynuyor. Emir, dönemin bordo berelileri olan efsane Deliler'e ulaşıyor ve bir grup üst düzey savaşçı, Vlad'ı ve zulmünü yok etmek için yola koyuluyorlar. Yolda Deliler'e bir de kadın karakter eşlik ediyor ki afişe yazacak kız ismi olsun: Nur Fettahoğlu.
Film çok kötü olmamakla beraber iyilikle uzaktan yakından ilişkisi yok. Ayrıca her en kadar başka hikaye anlatırsan anlat o dönem dünya üzerinde Fatih diye bir karakter varsa sadece filmin başında göstermek çok akıllıca değil bence. Ayrıca Erkan Petekkaya ne kadar kötü bir kötü adam öyle; kesinlikle iyi anlamda demiyorum.
18.08.2019