Victoria (2015)


Üç ay önce oynadı galiba ama bi türlü izleyememiştim. Niye gitmek istediğimi de bilmiyorum ha, öyle işaretliyorum ismine afişine bakıp, buna gidiyim buna gidiyim diye.. Ama buna gidemedim işte.. Yaz ayı İstanbul boş diye, Temmuz'da, senenin en beğenilen filmlerini oynatalım, hatta bileti de 10'a çekelim, geliri de ev sahibimiz Beyoğlu Sineması'na bırakalım demiş Başka Sinema.. Ve Temmuz programına bi baktım, Victoria (2015).. 22-28 Temmuz, 14:00 ve 18:30'da olmak üzere bi hafta oynuyo.. Kaç gündür diyorum millete, bi erkek iki kız, ısrarla teklifimi reddediyolar bi bahaneyle.. En son tek gittim artık bugün, gelmeyenler çok şey kaybetti, efsane filmdi..


Dil İngilizce, Berlin'de geçiyo hikaye. Kız İspanyol, bi kafede çalışıyo. Barda tek başına dans ediyo kız, Victoria. Barmen'le muhabbete girmeye çalışmasından anlıyoruz ki çok yalnız bi kız. Bardan çıkıyo ve kapıda dört kişilik bir erkek grubuyla, Harbi Berlinliler'le tanışıyo. Biraz kekolar, belalı tip gibiler ama eğlenceli çocuklar. Hıyarlık etmeden ilgileniyolar kızla, kız da seviyo muhabbetlerini.

Bu dakikalarda durumu anlamaya çalışıyorum, baştan beri plansekans mı gidiyo, yoksa ben mi görmedim kesmeyi.. Galiba plansekans aktı baya hikaye.. Derken muhabbet ilerledi, kız, elemanlarla iyice tanıştı, güzel muhabbet dönüyo. Grupta İngilizcesi en iyi olan elemanla kız arasında elektriklenme var. Ters giden bi durumlar grubu aksiyona çekiyo. Hiç gereği yokken kız da kendini veriyo duruma.. Yalnız film hala plansekans, kafayı yiyecem galiba.. Nasıl içine alıyo var ya, gruptan biri gibi oluveriyo seyirci, onlarla oturup kalkıyosun.. Bambaşka bi kafa..

Ve olaylar gelişiyor. Sakin hatta sıkıcı bir yaşamı olan Victoria sabah işe gitmesi gerekirken, çalıntı bir araçla bankanın önünde soygun yapan arkadaşlarını bekliyor. Film baştan sona gerçek zamanda geçiyor ve tek planda. İki buçuk saate yakın film Victoria'nın sabaha karşı iki buçuk saatini anlatıyor. Bu film nasıl çekilmiş bilmiyorum, düşünemiyorum; hala izlemeyen nasıl izlemez onu da anlamak mümkün değil.


Film bitip ekran kararınca, çat diye "Kamera / Sturla Brandth Grovlen" yazdı. Hakkı verildi sezarın, yönetmen Sebastian Schipper; başrolümüz Victoria ise Laia Costa diye bi güzellik, Björk gibi kız.. Elemanları da Frederick Lau, Franz Rogowski ve Burak Yiğit oynuyor. Filmde genelde -kızla konuşurken- İngilizce, bazen -kendi aralarında- Almanca, çok az da İspanyolca ve Türkçe konuşuluyor. Türkçe konuşan da tabii Burak Yiğit'in canlandırdığı Blinker: "Kusura bakma abi", "Tamam abi" falan diyo barın korumasına.. (Benzer muhabbetler için bkz. Hollywood'daki Türkçe..) Bu arada Burak Yiğit, Mustang (2015)'te de ufak bir rolle belirmişti ekranda, at hırsızı bi tip..

9 verdim filme 9, yok daha ötesi.. Film varmış internette, bakın, bulun, izleyin ve siz de etkilenin bi zahmet.. "Yetenekli insanlar için teçhizat çok da önemli değildir" gibi bi şeyi Woody Allen tam da şu üstteki fotoğraf için söylemiş olabilir..